MediaCat

Uzay yolculuklarında yeni döneme hazır mısınız?

İnsanlığın uzay macerasında kadınlarla anılacak yeni bir dönem başlıyor.

Uzay yolculuklarında yeni döneme hazır mısınız?

Samsatlı Lukianos’un ikinci yüzyılda yazdığı “Gerçek Bir Hikâye” eserinden bu yana, uzay yolculukları ve Ay seyahatlerinin gerçek bir hikâyeye dönüşmesini sağlayan, kurgu, merak ve imgelemin itici gücü oldu. 1950’lerden itibaren ise bilim, teknoloji, uluslararası işbirliği ve paranın gücü eklendi bu iradeye.

Uzaya dair heyecanın stokları genellikle tükenmiyor. Uzayı seviyoruz, bize uzaydan haberler taşıyan NASA’yı seviyoruz. Amerika metropollerinde başlayan bir trend olsa da İstanbul’un ziyaretçi demografisi genç mahallelerinde 30 dakikalık bir yürüyüş bile karşınıza NASA logolu ürünler kullanan onlarca insan çıkarmaya yetebiliyor. NASA’nın bir devlet ajansı olduğunu hatırlayın; sonra da daha önce şapkalarda, sweatshirt’lerde, sneaker’larda ya da çantalarda herhangi bir devletin elinden çıkan bir “marka”nın bu kadar sevilerek kullanıldığı ikinci bir örnek var mı, bulmaya çalışın.

NASA herhangi bir devlet tarafından geliştirilmiş markalar arasında en sevileni olabilir.

2020 yılında uzaya yönelik yeni bir eşik aşıldı. Tarihte ilk kez hükümetler dışında, özel bir aktör tarafından inşa edilen bir uzay aracı -Elon Musk sahipliğindeki SpaceX roketi- iki astronotu Uluslararası Uzay İstasyonuna taşıdı. Şimdiyse biz dünyalıları, -yakın bir gelecekte olmasa da- günün birinde uzaylılara dönüştürecek yepyeni bir eşikle karşı karşıyayız: Artemis jenerasyonu.

Ay tanrıçası evine dönüyor

Uzay maceraları, felsefeden dine, matematikten astronomiye, edebiyattan coğrafi keşiflere kadar yüzyıllara yayılan bir birikimin ürünü. Binlerce yıllık bu birikime katkı sağlayan kadınları -erkek kahramanları kadar- yakından tanımıyoruz. 2019 yılında ilk kez bir kara deliğin imajı dünyayla paylaşıldığında, bilimsel keşfin kendisi kadar konuşulan bir başka konu da M87’nin fotoğraflanmasında kullanılan teleskopların algoritmasını geliştiren ekibin başındaki genç bilgisayar mühendisi Katie Bouman olmuştu. Dr. Bouman’la birlikte uzay başarılarının ardındaki “unutulmuş kadınlar” gecikmeli de olsa toplumsal takdire kavuştular. 1963 yılında uzaya çıkan ilk kadın olan kozmonot Valentina Tereshkova, Apollo misyonunda Ay’a ayak basılabilmesini sağlayan yazılımı geliştiren Margaret Hamilton ve daha nice kadın bu maceraların başarısında kritik roller oynadı. Artemis jenerasyonuyla birlikteyse bizzat başrolde olacaklar ve ilk kez Ay’a ayak basacaklar.

Artemis, Apollo’nun kız kardeşi. 1950’lerin sonunda NASA’nın uzay uçuş programlarını yöneten Dr. Abe Silverstein’ın Yunan mitolojisinde at arabasını Güneş’e doğru süren tanrının haşmetinden etkilenmesiyle Apollo ismini verdiği Ay misyonlarının milenyum sürümü, Apollo’nun ikiz kız kardeşi Artemis’le anılacak (Mitolojiye atılan tarihsel ayrımcılık kazığı bu olsa gerek zira Artemis, aslında Apollo’dan önce doğuyor).

50 yılın ardından neden geri gidiyoruz?

Artemis misyonu, uzaya yönelik gündemlerde daha önce benzeri görülmemiş uluslararası bir işbirliğinin ürünü olacak. 21 ülkenin uzay programı ve özel sektörden ticari partnerler yeni teknolojilerin ve iş alanlarının yaratılmasını sağlayacak. Misyonda kadınların ve beyaz olmayan gruplardan bireylerin yer almasının ise Z kuşağına ilham vereceği; nitelikli, meraklı ve bilim aşığı bir işgücünü teşvik edeceği düşünülüyor.

Ay’a insanlı son yolculuk, 1972 yılında Apollo 17 misyonuyla yapılmıştı. İkinci yolculuk döneminin asli amacı ise yalnızca Ay odaklı değil; derin uzaya yönelik daha fazla verinin elde edilmesinin yanı sıra Mars’a yapılacak insanlı yolculukların provasını şimdiden yapmaya başlamak olacak. İnsanlar neredeyse 20 yıldır Uluslararası Uzay İstasyonunda (ISS) konaklıyorlar. Ancak yerkürenin yalnızca 250 mil yukarısında bulunan istasyona kıyasla, 250 bin mil mesafedeki Ay, uzun vadeli insanlı uzay misyonlarına daha iyi hazırlık yapılabilmesini sağlayacak bir lokasyon. Dolayısıyla 140 milyon mil uzaklıktaki Mars’a gerçekleştirilecek yolculuklardan önce, Ay bir test sahası işlevi görecek.

B2A ürünler: Derin uzaydan evlerimize

Bugün gündelik hayatımızın bir parçası olan ve çantada keklik kabul ettiğimiz birçok ürün uzay yolculuklarında astronotlara ideal koşulları sunmak için tasarlandı. Yani, ilk müşterileri astronotlardı (B2A). Su arıtma filtreleri, kablosuz başlıklar, dondurulmuş kuru gıdalar, kameralı telefonlar, bugün anne-bebek kategorisinin vazgeçilmezi olan besleyici değeri yüksek formüller, hava temizleyen sistemler, kas ya da kemik sorunlarını bertaraf etmek için kapsülde yer verilen antrenman ve spor aletleri, portatif bilgisayarlar ve fareler, 3D gıda yazıcıları, atletik ayakkabılar, led teknolojisi, günümüzde itfaiye hizmetinde çalışanların da kullandığı ısıya ya da radyasyona dayanıklı kıyafetler, tomografi ve MRI gibi teknolojilerin erken sürümleri, yangın dedektörleri, insülin pompaları ve çok daha fazlası yüksek radyasyonun, yerçekimsiz ve oksijensiz koşulların hâkim olduğu daracık bir roket içindeki yaşamı sürdürülebilir ve sağlıklı kılabilmek amacıyla hayata geçirildi. Yıllar içinde de kitleselleşerek ticari ürünlere dönüştü.

Bugün Elon Musk’ın SpaceX’le, Richard Branson’ın Virgin Galactic’le ve Jeff Bezos’un Blue Origin’le başı çektiği yıldız savaşları, ilgiyi ve kolektif hayal gücünü meteor madenciliği ya da uzay turizmi gibi çok uzak, fazlasıyla niş ve milyarderlere has “uzay için uzay” ekonomisinde sabitleyebiliyor ancak NASA’nın başını çektiği misyonlar genellikle “dünya için uzay” ekonomisi yaratarak biz geri kalanların yaşamında iyileştirmeler yapmaya devam ediyor. Artemis misyonu da benzer kamu yararını gözetecek ve yeni ürünleri hayatımıza kazandıracak.

Alışılmadık ama işlevsel bir mürettebat

Artemis misyonunun ilk uçuşunu gerçekleştiren ve NASA’nın bugüne dek ürettiği en güçlü uzay roketi olan Orion’da astronotlar yer almıyor. Bununla beraber tamamen yolcusuz da sayılmaz. NASA tarafından izin verilen uçuş kitinde yer alan seyyahlar oldukça alışılmadık türden.

Mürettebat arasında peluş Snoopy oyuncağı da bulunuyor. Snoopy, dünyadaki gözlemciler için yerçekimsiz ortamın görsel kaydının alınmasını sağlayacak.

Ticari partnerlere, uluslararası organizasyonlara ve NASA çalışanlarına ilerleyen dönemlerde ödül olarak ya da sergi amaçlı dağıtılacak nesneler arasında bir Snoopy oyuncağı (Snoopy’nin havada asılı kalışı, mikro yerçekimine ulaşıldığının görsel kanıtını oluşturacak), Yunanistan’daki Akropolis Müzesinde yıllar sonra sergilenecek olan 3D baskılı bir Artemis heykeli, derin uzayın bitkiler üzerindeki etkisini belgelemek üzere üç tohum, Lego mini figürleri ve Campos, Helga ve Zohar isimli üç manken bulunuyor. Alman ve İsrail Uzay Ajanslarının işbirliğiyle geliştirilen Helga ve Zohar kız kardeşler, binlerce sensörden veri toplayan bir radyasyon deneyinin parçası olacak. Zohar koruyucu yelek giyerken, Helga giymeyecek; böylelikle uzay radyasyonunun kadınlar için meme ve yumurtalık kanseri riskini artırıp artırmadığı araştırılacak. Apollo döneminden bir elektrik mühendisinin ismini alan Campos ise pilot koltuğunda oturacak ve Orion mürettebatı için geliştirilen hayatta kalma sistemi uçuş kıyafetini giyecek. Üzerindeki sensörler, yüksek hız ve sarsılma anlarındaki etkiyi ölçümleyecek.

Markalar yeni uzay çağının neresinde?

Markalar uzaya ya da uzay pazarlamasına yabancı değil. 1986 yılında Pepsi, Rus Uzay İstasyonu’nun dışına büyük boy bir Pepsi kutusu asılması için 5 milyon dolar ödemişti. 2001 yılında Pizza Hut, gıda bilimcilerinin rehberliğinde ve Rusya’nın uzay programı kapsamında Uluslararası Uzay İstasyonuna taze, fırınlanmaya hazır ve vakumlanmış yiyecek teslimatı yapan ilk şirket olmuştu. Felix Baumgartner’ın stratosferden yerküreye 2012 tarihli serbest düşüşü ise Red Bull sponsorluğunda gerçekleşmişti.

Under Armour Virgin Galactic için teknik uzay kıyafetleri tasarlıyor.

Popüler kültüre mal olan ve eğlence bileşeni öne çıkan bu girişimlerin ötesinde Virgin Galactic için teknik uzay kıyafetleri geliştiren Under Armour, kişisel bakım ürünlerini yerçekimsiz uzay koşullarına uyarlayan Estée Lauder, astronotların taze gıda yetiştirmeleri için NASA ile işbirliği yapan Tupperware gibi markaların bilim ve teknoloji bileşeni öne çıkan yatırımları bulunuyor. Çıktılarıyla sağlıktan barınmaya, sürdürülebilirlikten afet yönetimine kadar dünya üzerindeki hayatımıza katkı sağlayacak bu projelerin Ar-Ge değeri ve ürettiği bilginin kıymeti paha biçilemez. Bir marka içinse -bu dünyaya ya da ötesine özgü- inovasyonla ve insanlığa katkıyla anılmak üst düzey itibar alanlarından olsa gerek. Artemis misyonu da kadın astronot istihdamını tetiklemenin yanı sıra meme kanseriyle mücadelede etkili ürünlerin yaratılmasını beraberinde getirebilir.

Artemis misyonunun ilk uçuşunun 29 Ağustos’ta gerçekleşmesi planlanıyordu. Yakıt tankında fark edilen sorunlar ya da tropik fırtınalar nedeniyle şimdiden üç kez ertelenen uçuşu izlemek için Kennedy Space Center’ın da yer aldığı Cape Canaveral bölgesi her defasında yüz binlerce insan tarafından dolduruldu. Gözlerimiz göklerde, bu uçuşun başlatacağı yeni dönemi bekliyoruz.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.