MediaCat

Geleceğin konserleri nasıl olacak?

20’nci yüzyıl insanlık tarihine özellikle müzik alanında büyük ikonlar armağan etti. Beatles, ABBA, Queen ve daha niceleri… Sanatçılar yaşlandı, bazıları öldü ama müzikleri 21’inci yüzyıla taştı. Teknolojinin baş döndürücü gelişimiyle görüyoruz ki iyi müzikler artık insanlık yaşadıkça var olabilecek.

Hayatımda ilk kez bir ABBA konserini canlı izledim. Kızım telefonda “Sana bir sürprizim var, ABBA’ya bilet aldım” dediğinde basından izlediğim kadarıyla bir hologram gösterisiyle karşılaşacağımı düşünmüştüm ama bu kadar gerçek bir şeyi deneyimleyeceğim aklımın ucundan bile geçmemişti.

ABBA Voyage projesinin hazırlıkları 2016’da başladı. İlk aşamada Benny Andersson, Agnetha Fältskog, Anni-Frid Lyngstad ve Björn Ulvaeus’tan oluşan grup üyeleri 40 yıl sonra bir araya gelerek 10 şarkıdan oluşan Voyage isimli yeni bir albüm yaptılar. Albüm tanıtımları devam ederken bir yandan da Londra’da Queen Elizabeth Olympic Park’ta bu projeye özel 3 bin kişilik ABBA Arena inşaatı sürüyordu. Albüm tamamlandıktan sonra dörtlü harekete duyarlı kıyafetlerle beş hafta boyunca süren çekimlerde yeni albümdeki iki şarkıyı seslendirdiler. 160 kamera 70’li yaşlarını süren müzisyenlerin vücut ve yüz ifadelerini kaydetti.

Grup üyelerinden Benny Andersson’un oğlu Ludvig Andersson ABBA Voyage yapımcılarından biri. Andersson, bunun en büyük hayallerinden biri olduğunu söylüyor. Onun bu hayalini gerçeğe dönüştüren ise George Lucas’ın özel efekt şirketi Industrial Light & Magic olmuş. 1000 civarında görsel efekt sanatçısının çalışması sonucunda ortaya çıkan şeye kesinlikle hologram demek yeterli değil. Belki de bu yüzden onlara “ABBAtars” ismini vermişler.

ABBA Voyage, 2022 Mayıs ayında ilk kez seyircisiyle buluştu. Başlangıçtaki öngörülerde maksimum bir yıl sonra Las Vegas, New York, Singapur ve Sidney gibi şehirlere turneye çıkacaktı ABBAtar’lar. Ancak İngilizler çok büyük bir ilgi göstermiş olmalılar ki bugünlerde performansın 2026 sonuna kadar Londra’da devam edeceği dillendiriliyor.

Ve ABBAtar’lar sahnede…

ABBAtar’lar Dolce & Gabbana’nın tasarladığı kostümler içerisinde 25-28 yaşlarındaki halleriyle arz-ı endam ediyorlar. Sahnede kendilerine 10 kişilik bir canlı orkestra eşlik ediyor. 120 projeksiyon ve binlerce ışık salonda öyle bir alan derinliği ve illüzyon yaratıyor ki gördüklerinin gerçek mi sanal mı olduğu muhakemesine giremiyorsun bile. Çünkü 22 şarkılık, 90 dakika süren performans başladığı andan itibaren insanın yaşayabileceği tüm duygu halleri seni en az bir kez yokluyor.

Chiquitita, Dancing Queen, Voulez-Vous, Take A Chance On Me, The Winner Takes It All… (Bir tek Mamma Mia’yı söylemiyorlar) Tam şarkıya kendini kaptırmış 70’lerin hüznüne sürüklenip burnundaki sızıyı hissettiğinde birden Waterloo başlıyor. Birden İspanyol paça pantolonları, grotesk yaka gömlekleri ve ABBA’nın Eurovision’da giydiği kıyafetlerle sağdan soldan, öndeki sıralardan 80’li yaşlarında kadın ve erkekler ayağa fırlayıp dans etmeye başlıyorlar. Sahneden dikkatimi alıp dans eden bu kostümlü seyircileri izlerken gösteriyi üçüncü kez izleyen kızım eğilip kulağıma “Biliyor musun anne ilk izlediğimde çok ağladım” diyor. Şaşırıp kalıyorum. “Sana ne oluyor ki? Bu bizim çocukluğumuzun grubu” dediğimde şaşırma sırası ona geliyor. İnsanın sevdiği müziklerin yaşla ne ilgisi var dercesine bakıyor suratıma. “Unuttun mu benim en sevdiğim grup Beatles, bunlardan bile eski” diyor. Kimbilir, benim çocukluğumun hüznü ve coşkusu iç içe geçmişken o da salondaki diğer gençler gibi keşke 70’lerde yaşasaydık diye düşünerek kayıp bir cennetin izini sürmeye çalışıyordu.

Sony 2000’lerin başında ABBA grubuna 100 konser için 1 milyar dolar teklif ettiğinde sahneye çıkmayı kabul etmemişlerdi. Grup sözcüsü Björn o dönem basına yaptığı açıklamada “Bizi sevenler o yıllardaki halimizle ve enerjimizle seviyorlar, bunu zedelemek istemedik” demişti. Haklılardı da. Hem mesela bugün sahneye çıksalar en küçüğü 70’lerinin başında olan dörtlü haftada yedi performansa dayanabilir miydi? Bu sorunu teknolojinin yardımıyla çözüp grubu yaşamlarındaki en güzel halleriyle sahneye çıkarmak fikri tek kelimeyle muhteşem.

Deneyimlediğimiz şeyin sadece sanal gerçeklik ya da dijital sahne tasarımından ibaret olmadığından eminim. Evet, zamanda yolculuk yapıyorsun ancak 70’ler, 80’lerden çok geleceğe gidiyorsun. Geleceğin eğlence deneyiminin mükemmel bir öngösterimini izliyorsun diyebilirim.

İsveç’in en büyük markası artık ölümsüzleşti. Hem de 1974’te Eurovision’da kendilerine sıfır puan veren ama daha sonra İsveçlilerden bile daha çok sahiplenen İngiltere’de. Darısı diğerlerinin başına.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.