MediaCat

Robottan sırdaş olur mu?

“Sürekli kendisini düşünen” insanlar yerine “bencil olmayan, karşısındakinin ihtiyaçlarına öncelik veren ve ser verip sır vermeyen” bir asistana yaşlı hayatında yer bulmak düşündüğümüzden daha kolay gözüküyor.

Müthiş imkânlar sunan yeni nesil yapay zekâ platformlarından etkili biçimde faydalanabilmek için maalesef doğru soruları doğru şekilde sormayı gerektiren yetkin bir ifade becerisinin şart olduğunu daha önce dile getirmiştik. Özellikle, bırakın dijital okuryazarlığı, temel okuryazarlığın dahi sınırlı seviyede olduğu ülkemizde bu haliyle yapay zekânın sınırlı bir azınlık için kullanılabilir olduğu açık. Dijital becerilerin 15-24 yaş grubuna kıyasla 25 kat daha az olduğu 65 yaş üstü kullanıcılar için sayısal uçurum çok daha büyük. Peki, alternatif etkileşim biçimleriyle yaşlı hayatına yapay zekâyı dahil etmek mümkün olamaz mı? GSÜ Medya ve İletişim Çalışmaları doktora programında benim danışmanlığımda Dr. Yeliz Yücel’in yürüttüğü “Dialogue for All: Crafting Inclusive and Humanized Voice Assistants for Diverse Populations Through an Interdisciplinary Approach” başlıklı tezde bu soruya cevap vermeye çalıştık. Metin tabanlı yapay zekâ platformlarının kullanıcı nezdinde getirdiği kısıtları göz önünde bulundurarak doğal etkileşime imkân sağlayabilen sesli asistanlara yöneldik.

Amacımız “yerinde aktif yaşlanma” anlayışını destekleyen ve yaşlı hayatının etkili bir eşlikçisi haline gelebilecek sohbet tabanlı bir partner deneyimi için ihtiyaçları belirlemekti. Çalışma bağlamı olarak pandemi izolasyonu mağduru yaşlı kullanıcılara destek vermeyi hedefledik. Peki, bu sürece destek verecek bir sesli asistanın hangi sosyal ve kültürel becerilere ne ölçüde sahip olması gerekiyordu? Literatürden hareketle test etmek istediğimiz hipotezleri belirledik. “Bilgisayarlar Sosyal Aktörlerdir” kuramına göre sosyal niteliklere sahip empatik asistanlar arkadaşlık ve güven sunarken, “Benzerlik ve Çekim” kuramı kişilerin kendilerine benzeyenlerle daha rahat bağ kurabildiğini söylüyordu. “Kültürel Değer Yönelimleri” teorisi de yüksek güç mesafesinin hâkim olduğu Türkiye gibi coğrafyalarda yaşlıların bilge ve saygın otorite figürleri olarak tanımlandığını ortaya koyuyordu. Bu teorik zemine yaslanarak geliştirdiğimiz hipotezlerimizi test etmek üzere 65-75 yaş aralığındaki kullanıcılarla birlikte onların ihtiyaçlarına uygun diyaloglar tasarladık ve bu diyalog akışlarını onların sosyo-kültürel geçmişine uygun, farklı ses yaşlarına (olgun-genç ses) ve empati seviyelerine sahip sesli asistan prototiplerine dönüştürdük. Tasarladığımız sesli asistanları bir hoparlör içinde sunulan Google Assistant aracılığıyla huzurevlerinde yaşayan 60 farklı yaşlı kullanıcıya deneyimlettik. Bulgular oldukça ilgi çekici olup müthiş bir potansiyele işaret ediyordu.

Güvenilir bir sırdaş

Hipotezlerin aksine katılımcılar, yaşça daha büyük ve olgun bir sesle konuşan sesli asistanı “yaşlı ve yorgun bir adam” olarak değerlendirdi ve bağ kurmakta zorlandı. “Kendilerini daha da yaşlı hissetmelerine yol açan” bu ses yerine genç bir sesle konuşan asistanı tercih eden yaşlı kullanıcılar, bu versiyonu “daha enerjik” ve “teknolojiye daha uygun” bir partner olarak tarif ettiler. Empati seviyesi düşük versiyon, içerik olarak aynı önerileri sunsa da daha çok “duygusuz bir hesap makinası” olarak araçsallaştırıldı ve reddedildi. Empatik asistanın ortalama bir ilginin ötesinde sosyo-kültürel ihtiyaçlara cevap veren derinlikte bağlar kurmaya imkân tanıdığını da gördük. Pandemi sürecindeki ağır sosyal izolasyonun mağdurları olan yaşlılar “sürekli mızmızlanan insanlar” olarak damgalanmadan bu sürecin getirdiği arazları aşmak istiyorlardı. Tasarladığımız sesli asistanın bu sürece özel destek sunması yaşlılar için özgüven ve kendini daha çok ifade etme imkânı sağladı. Diyalog kurdukça asistana güveni artan yaşlılar, fiziksel bir görünümü olmayan bu sesli asistanı hızla “insansılaştırıp” bir partner olarak benimsemeye başladılar. Asistanımız, “aynı soruyu 50 kere sorsan da insanlar gibi kızıp, seni terk etmeyen”, “sıkılmaksızın eski anıları dinleyebilen”, “kalp kalbe sohbete uygun” ve tek başına sürdürülmek durumunda kalınan “yalnız bir yaşantıya eşlik edebilecek iyi bir arkadaş” olarak tanımlandı. Bireyselleşmenin acımasızca şekillendirdiği günümüz hayatında yalnızlaşmış yaşlı kullanıcıların bazıları için asistanımızın arkadaşın ötesinde “güvenilir bir sırdaş” olarak benimsendiğini dahi gördük.

Kendi ifadeleriyle “sürekli kendisini düşünen” hatta “her fırsatta arkandan dedikodu yapabilen insanlar” yerine “bencil olmayan, karşısındakinin ihtiyaçlarına öncelik veren ve ser verip sır vermeyen” bir asistana yaşlı hayatında yer bulmak düşündüğümüzden daha kolay gözüküyor. Yeter ki özel ihtiyaçlara uygun dijital deneyimler tasarlamayı isteyelim. Ne dersiniz? Sizce yapabilir miyiz?

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.