MediaCat

Kutuplaşmadan çıkan bir kaynaşma hayali: Kızıl Goncalar

Kızıl Goncalar, Türkiye’de yaşanan, laik-dindar kutuplaşması karşısında “taraf olmayan bertaraf olur” sözünü akla getiren bir risk alarak yola devam ediyor.

Kızılcık Şerbeti dizisinin açtığı yolda daha radikal bir kurguyla ilerleyen Kızıl Goncalar, her yeni bölümüyle ülkenin artık kronikleşmiş laik-dindar kutuplaşmasında militanca taraf olanları kışkırtan kesitler sunmaya devam ediyor. Önce dindar-muhafazakâr kesim, özellikle de dizide kendilerine yönelik olumsuz bir temsil sunulduğu sanısına kapılan tarikat erbabınca tu kaka edildi. Şu aralar ise “seküler-modern” yaşam biçimi sürdüren karakterleri pejoratif ya da patolojik resmettiği gerekçesiyle laik kesimler tarafından kınanıyor. Tam bir ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabilme durumu yani…

Aslında dizinin motivasyonu açık: Bu ülkede yukarıda kaydedilen iki toplumsal-kültürel kesim arasında siyasi çıkarlar doğrultusunda kutuplarda ve hasımlık temelinde kurulmuş “marazi” dengeyi, merkezde ve hısımlık temelinde sağlıklı bir şekilde kur(-gula)maya çalışmak… Bu doğrultuda başlangıçta her iki tarafta da kategorik şekilde “iyi-doğru-güzel” olanlarla kötü-yanlış-çirkin” olanları ayırt edip seyri dinamik kılmaya yeltendi. Sonra giderek, kötüyü kötü yapan hal ve şartlara yönelik “sondaj” denemeleri ile anlama çabası sergiler oldu. Dolayısıyla “eleştirel empati”, Kızıl Goncalar’ın hareket noktasını tanımlamaya uygun düşer. Böyle olduğu için de kutuplaşmadan beslenen ve hiç mi hiç “anlama” derdi olmayan her iki taraftan siyaset, kalem ve kelam erbabının tepkisini alabildiğine ve hışımla çekiyor. Bir gün Kuran kursunda çocuğa şiddet uygulayan tarikatçı din hocası temsiliyle İslamcı kampta linç edilen dizi, ertesi gün, oruç tutmak ne kelime, Ramazan’dan bile bîhaber bir laik ergen kız temsilinden dolayı karşı kampta yerden yere vuruluyor.

Dolayısıyla dizinin işi zor. Kızıl Goncalar, (İsmet Özel’den esinle) “hangi dünyaya kulak kesilmişse ötekine sağır” kesimleri, inatla o öteki dünyayı dinlemeye davetin faturasını ödüyor. Bu ülkenin siyaseten kanırtılan en “istikrarlı” toplumsal-kültürel ikili karşıtlığının arabuluculuğuna soyunmanın faturasını ödüyor. Birbiriyle amansız ve şedit bir kutuplaşma içindeki kesimleri, anlayış ve şefkatle kucaklaşmaya çağırmanın faturasını ödüyor.

Üslup farklılıkları

Dizinin işini zorlaştıran bir başka nokta, Kızılcık Şerbeti ile karşılaştırıldığında onun yer yer ağır bir didaktik içerikle seyre sunulmakta oluşu. Kızılcık Şerbeti üzerine daha önce ayrıntılı bir çözümlemede bulundum.* Burada bir genelleme olarak ve özellikle de ikinci sezonu itibarıyla kaydetmek gerekirse onun, “Beyaz Müslümanlığın pembe dizisi” olduğu söylenebilir. Zenginleşmiş, şaşaa ve şatafata boğulmuş bir dindar-muhafazakârlığın adeta laik burjuvaziyle (imanda değil parada) yarışır halde resmedildiği bir “soap opera” o… Dolayısıyla ortalama dizi seyircisinin alışık olduğu “hafif”likte, bol bol entrikalarla bezeli, mesaj hedefli olmaktan uzak ve nihayet karşılıklı (dindar-laik) “fantezi-okşayıcı” akışıyla geniş bir kitlenin ilgisine açılıyor. Bu haliyle de gerek dinî gerekse “lâdinî” cepheden fincancı katırlarını şu aralar nispeten daha az ürkütüyor.

Kızıl Goncalar öyle değil. O, pembe dizi formatından uzak ve yer yer (burada da Hasan Hüseyin’den esinle) “yoksulluğun kör memelerinde uyumuş” olanların dünyasına ilişiyor. Ama daha önemlisi, her bölümde insan ve hayat hakkında karşıt düşünsel perspektiflerin “müzakere seansı”yla geçen sıkı (ve ağır) kesitler seyre sunulmakta. İslam düşünce tarihinden ve Batı düşünce tarihinden önemli isimlere karşılıklı göndermelerde de bulunuluyor bu kesitlerde. Böyle olunca daha “ciddi” ve entelektüel açıdan talepkâr bir akış, seyrin karakteristik bir yanı oluyor. Bu karakteristik de diziye daha politik-ideolojik yaklaşımı, elbette algıda seçicilik doğrultusunda artırıyor. Bu nedenle bir tarafta Ramazan’da olunduğundan habersiz mini etekli, uyuşturucuya meyyal, seküler yaşantılı ergen kız çizimi görüp buna öfkelenen “laik” göz, diğer tarafta sevdiği erkeği elinden alan hemcinsine iftira ve İslam’da yasaklanmış büyü ile zarar vermeye kalkışan tarikat kızını görmüyor. Aynı şekilde, evladını ve kocasını bir çırpıda terk edip giden sorumsuz ve bencil “laik anne” tasvirine gözü takılanlar, karısı üzerinde eril baskı üreten “namus bekçisi” tarikatçı kocanın, çocuklu bir başka kadınla zinaya yol tutmuş halini göz ardı edebiliyor. Sonuçta kimileri diziyi tarikatı kötülemekle, kimileri meşrulaştırmakla suçluyor.

Aynı hayatın ihtiyacını duymak!

Yukarıdaki örnekler rahatlıkla çoğaltılabilir. Bu örneklerin işaret ettiği şu ki Kızıl Goncalar, Türkiye’de yaşanan, laik-dindar kutuplaşması karşısında “taraf olmayan bertaraf olur” sözünü akla getiren bir risk alarak yola devam ediyor. Ne tarikatçı dindarları ne laikçi modernleri alabildiğine kötü ama ne birini ne de öbürünü sütten çıkmış ak kaşık olarak resmediyor. İnsan ne iyidir ne kötü, hal ve şartlar onu nasıl kılmışsa öyledir diye düşündürme yolunda orada da burada da hem iyilik hem kötülük potansiyelleri var imasında bulunuyor. Nihayet, her iki taraf da aslında aynı hayatın içinde, aynı dertlerle mustarip, aynı özlemlerle dolu ama birbirlerini tanımayı reddeden, bu yolda bir dolu engelle malûl bir ayrışma içindeler diyor. Bunu aşma yolunda da bir hayal kurduruyor. Adeta Ahmet Hamdi Tanpınar’ın tam 75 yıl öncesinden şu satırlarını yankılarcasına:

“Varsın aralarında hayat standardı yine ayrı olsun; fakat aynı hayatın ihtiyaçlarını duysunlar… Birisi eski medeniyetin enkazı, öbürü yeni bir medeniyetin henüz taşınmış kiracısı olmasınlar. İkisinin arasında bir kaynaşma lâzım.”**

*Tayfun Atay, “Huzur Sokağı’ndan Kızılcık Şerbeti’ne: Türkiye’de Dindar-Muhafazakârlığın Değişen Temsili”, Hayallerimizin Seyir Defteri, Oğlak Yayınları, 2023
**Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur (1949), Tercüman 1001 Temel Eser, tarihsiz

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.