Köşesini tasarruflu kullanan bir köşe yazarı Yılmaz Özdil. Aynı zamanda da mutfaktan pişme bir gazeteci. Sabah gazetesinden ayrılışı ve Hürriyete geçişi uzun süre gündemi meşgul etti. Sonra da mesleğini aşkla yapmadığını söyleyen bir gazeteci olarak kazındı belleklere. Hürriyetteki odasında ziyaret ettiğimiz Özdil ile…
Köşesini tasarruflu kullanan bir köşe yazarı Yılmaz Özdil. Aynı zamanda da mutfaktan pişme bir gazeteci. Sabah gazetesinden ayrılışı ve Hürriyete geçişi uzun süre gündemi meşgul etti. Sonra da mesleğini aşkla yapmadığını söyleyen bir gazeteci olarak kazındı belleklere. Hürriyetteki odasında ziyaret ettiğimiz Özdil ile Hürriyete geçişinden kendisine yapılan eleştirilere ve medyadaki bütün tartışmalara kadar her konuyu konuştuk.
Hürriyete geçişiniz nasıl oldu, neden ayrıldınız Sabahtan? Çok şey söylendi bu geçiş için. Doğrusu nedir?
Ben Turgay Ciner döneminde sabah grubuna geldim. Önce Fotomaç sonra ATV haberin başına geçtim. Bu sırada da Turgay Cinerin isteği üzerine Sabahta yazı yazmaya başladım. Daha sonra bilindiği gibi TMSF el koydu ve şimdi de satılıyor. O dönemde düşünüldüğünün aksine benim yazılarıma özel bir baskı olmadı. Ama prensip olarak sahibi belli olmayan bir gazetede çalışmayı istemedim. Önümüzde seçim olduğu için seçime kadar yazılarımı yazmaya gayret ettim. Seçim gününden bir gün önce de yazımı yazıp gönderdim ve istifa ettim. Sahibi belli olsaydı Sabahtan ayrılmak gibi bir niyetim yoktu. Çünkü mutluydum ben orda. Özellikle Turgay Ciner zamanı çok memnundum, sonra da memnuniyetsiz değildim ama.
Gazete yaptığım dönemde de televizyon yöneticiliği yaptığım dönemde de o dönemin iktidarının hatalarını ya da gördüğümüz toplumsal problemleri yazdık hep. Bizim görevimizdi bu zaten. Şimdi iktidara bağımlı bir gazetede çalışıp bir de bunu devam ettirmek saçmaydı. İstifa ettikten sonra pek çok gazete ve televizyondan teklif geldi çeşitli görevlerle ilgili. Ben Hürriyeti tercih ettim.
Yazılarınıza hiç müdahale olmadı mı gerçekten?
Bir defalık TMSFnin avukatları tarafından hukuki gerekçelerle müdahale ettiler. Hukuki olarak yanlış olacağını söylediler. Ben de tabii ki kabul ettim. Hukuk öyle diyorsa bir şey diyemeyiz. Bir defa da Fatih Altaylı yazımı sansürledi. Bu da onun ayıbıdır. Ben ayrılana kadar onun dışında bir müdahale olmadı.
Hürriyete geçişinizin Emin Çölaşanın görevden alınmasıyla aynı ana denk gelmesi de birçok dedikoduyu gündeme getirdi. Bu konuda söyleyecek bir şeyleriniz mutlaka vardır
Burada unutulan bir şey var. Bu konunun muhatabı iki kişi var. Ertuğrul Özkök ve Emin Çölaşan. Kendi açımdan da unutulan şöyle bir şey var. Ben kendi isteğimle bir gazeteden istifa ettim ve işsizken gelen bir teklif sonucunda da işi kabul ettim. Benim hakkımda eleştiri yazanların büyük çoğunluğu bana iş teklif etti zaten bu sırada. Sanki benimle bütün görüşmelere tanık olmuş gibi yazı yazan insanlar var.
15 senedir İstanbuldayım ve yöneticilik yaptığım çok pozisyon oldu. Bu sırada ister istemez ayağına bastığınız da çok kişi oluyor, sizin yüzünüzden koltuğundan olmuş insanlar eline fırsat düştüğünü düşünüp yalan dolan saldırılar da bulunabiliyor. Şu güne kadar olan olayların bir dizgisi var sonuçta. 22 Temmuzda seçim olması veya Sabah gazetesine el konması benim suçum değil herhalde. Seçim Kasımda olsaydı, ben Kasımda ayrılırdım.
Söyleşinin tamamını MediaCat Kasım sayısında bulabilirsiniz.
Röportaj: Fulya ÇİMEN
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.