MediaCat

Yıllanan ama yaşlanmayanlar

Ufak bir yerli üreticinin hayalleriyle başlayıp bazıları 50 bazıları ise 100 yılı deviren marka hikâyeleri büyük dersler barındırıyor.

Yıllanan ama yaşlanmayanlar

Ufak bir yerli üreticinin hayalleriyle başlayıp bazıları 50 bazıları ise 100 yılı deviren marka hikâyeleri büyük dersler barındırıyor. “Neyi doğru yaptılar?” sorusunun cevabı ise birkaç maddede farklılaşıyor. Taşıdığı mirası zamanı doğru okuyarak aktarmak, mirasın bekçisi değil taşıyıcısı olmak, doğru markalama ve ürün geliştirme hamleleriyle büyümek, ekosistemi sahiplenerek ilerlemek, yaratıcı ve modern mecra kullanımı, mirasını koruyarak “trendsetter” olabilmek, karar anlarında dönüşerek ilerlemek bunlardan bazıları. Elbette en az 50 yıllık bu çınarlardan çok sayıda yerli örnek var. Farklı dönüşüm hikâyelerine sahip birkaç başarılı marka hikâyesini bir araya getirdik.

Beyaz Fırın / 1836

Beyaz Fırın’ın 1800’lerin ortasında Balat’ta büyük dede Kozma Stoyanof’un açtığı simitçi dükkânıyla başlayan hikâyesi, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik ve siyasi krizlere büyük tanıklıklar taşıyor. Örneğin un ve şekerin karneyle satıldığı 1940’larda Beyaz Fırın da içinde un olmayan acıbadem kurabiyesi satarak ayakta kalıyor. 80’lerin narh uygulamasına cevaben patatesli sarma yapmaya başlayan fırının bu ürünü imza ürünlerinden birine dönüşüyor. Ailenin beşinci kuşak temsilcisi Nathalie Stoyanof Suda tarafından yönetilen Beyaz Fırın, Türkiye’deki “fırın” konseptinin modern bir yüz kazanmasında da büyük öneme sahip. 11 yıl önce, dışarıda yeme trendinin geleceğine yatırım yaparak brasserie konseptine geçiş yapan Beyaz Fırın’ın, klasikleşmiş lezzetlerine (örneğin 1836’dan beri reçetesi değişmeyen paskalya çöreği) yenilikçi lezzetleri de dahil etmesi bu yüzden.

Kurukahveci Mehmet Efendi / 1871

152 yıllık bir aile şirketi olan Kurukahveci Mehmet Efendi’nin yarattığı ilklerin başında, 1871 yılında çiğ çekirdek olarak satılan kahveyi kavrulmuş, öğütülmüş ve paketlenmiş olarak tüketime sunması yer alıyor. 1930’larda Türkiye’de türlü mecralarda reklam çalışmalarında ilklere imza atan markanın “markalaşma” vizyonu, kökenlerine ve günün getirilerine sadık biçimde şekillenmiş. Mimari ve markalaşmayı birlikte ele alan markanın satış mağazasına kahve kütüphanesi ve kurum sergisi de eşlik ediyor. Bugün üçüncü ve dördüncü kuşaklarca yönetilen marka, filtre kahve ve espresso gibi kategorilerde de varlık gösteriyor artık. Dahası 55 ülkeye ihraç ediliyor.

Komili Zeytinyağı / 1878

Kökenleri 1878 yılında Midilli adasının Komi köyünde mütevazı bir üretimle başlayan Komili Zeytinyağı, nesiller arasında zeytin ve zeytinyağı üzerinden bir köprü kurdu. Markanın 145 yıllık mirası, bulunduğu ekosistemi sahiplenip genişletmek için yaptığı yaratıcı çalışmalarıyla farklılaşıyor. En değerli “ilk”lerinden biri Osmanlı Sarayı’na ilk zeytinyağını göndermesi. Kadın çiftçilerin gelişimine odaklanan Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü, MEB ile işbirliği içinde hazırlanan çocuklara zeytin ve zeytinyağı kültürünü tanıştırma projesi, anıt ağaç türlerinin tespit edildiği Anıt Ağaç Projesi, ekosistem odaklı eğitim ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapan Ayvalık Mutlu Köy Yaşam Merkezi, ekosisteme katkı yaparak büyüme hikâyesinin parçası.

Eyüp Sabri Tuncer / 1923

Ve Cumhuriyet yılları… Eyüp Sabri Tuncer Cumhuriyet’in ilanıyla yaşıt, 100 yıllık bir marka hikâyesine sahip. Ankara Samanpazarı’nda açılan ilk dükkân, başka bir deyişle “perakende satış mağazası” ilklere ev sahipliği yaptı. 30’lu yıllarda fiyat broşürleri hazırlayan Eyüp Sabri Tuncer, “kolonya konusunda müşteri kazanmak ve ürünü bir tüketim malzemesi olarak benimsetmek amacıyla posta kutularına, kapılara bırakarak bu broşürlerin dağıtımını sağladı”. Türkiye’de ilk kez kolonya tüketiminin bir alışkanlığa dönüşmesine vesile olan o günlerin ardından, 60’lı yıllarda marka “ilk defa kendi formülünü üreten kolonyacı” oldu. 2000’lerde üçüncü kuşak temsilcisine geçişle ilk reklamlarını yapmaya başlayan Eyüp Sabri Tuncer, zamanın ihtiyaçlarını doğru okuyarak geniş bir ürün yelpazesiyle çıktı tüketicinin karşısına. Buna markanın 2016’da Türkiye’nin Vegan Sertifikalı ilk kozmetik markası olması ve özellikle pandemi döneminde patlayan kolonya talebiyle “hayatımıza yeniden dahil olması” da dahil.

Kiğılı / 1938

Yıl 1938. Kiğılı, erkekler için kumaş satışı yaparak çıkıyor yola. 1965’te ise ilk gömlek imalatını gerçekleştirerek satışa sunuyor. Dört yıl sonra ise Beyoğlu’ndaki ilk mağazasına “Kiğılı” tabelasını konduruyor. 90’ların ortasında, doların bir günde 14 liradan 42 liraya fırlamasının ardından kritik bir karar alarak “mağazacılık” dönemini başlatıyor. 85 yıllık bu hikâye, trendleri, özellikle de marka iletişimi alanındaki yenilikleri takip etme noktasında emsaller teşkil ediyor. Son birkaç yılda moda perakendesinde canlı yayında online satış yapma, meta defile gerçekleştirme, holografik NFT defilesi düzenleme gibi yenilikçi adımlardan geri durmuyor.

Penti / 1950

Penti’den önce Öğretmen Çorap vardı. Mois ve Yasef Kariyo kardeşler tarafından çorap üretimi üzerine kurulan iki ayrı şirketin tek çatı altında birleştirilmesiyle güçlenen marka, 1984’e gelindiğinde “Penti” adını aldı. 95’e gelindiğinde “daha ince gösteren ilk fonksiyonel çorabı” üretmişlerdi. 99’da ilk mağazasını açan Penti’nin yalnızca bir “çorap markası” olmama kararının ardından büyük bir dönüşüm yaşandı. İç giyim, ev giyim, plaj giyim… Pek çok kategoride varlık göstermeye başlayan Penti’nin bu sağlam dönüşümünün tabanında dijitalleşmenin olduğunu da söylemek mümkün. Marka iletişimi tarafında ise “tabulara” yönelik başarılı iletişimleri herkesin malumu.

Otacı / 1955

Reklamlarını pek görmediğimiz bir isim Otacı. İsminin anlamında da “şifalı bitkilerle tedavi eden bilge” iddiasını taşıyan 68 yıllık Otacı’nın yaklaşımını farklı kılanın bitkilerin dilini ve modern reçeteleri birleştirebilmesi olarak ifade etmek mümkün. Eczacı Niyazi Kurtsan’ın kurduğu Otacı’nın kökenlerinde Güneş Eczanesi var. Burada eşi Meral Kurtsan’la beraber dut şurupları, pilüller ve oksijenler hazırlayarak, ilaç sektörüne ilk adımlarını atıyor marka. 80’lere gelindiğinde ise markalaşma yolculuğuna başlıyor. Bugün markanın internet sitesinde ürün araması bile “bitki” bazlı olarak yapılıyor. Ar-Ge yatırımlarıyla agresif bir büyüme yolculuğuna başlayan Otacı’nın hedefinde vegan kozmetiği büyütmek var.

FLO / 1960

1960 yılında Ahmet Ziylan’ın temellerini attığı küçük bir atölyedeyiz. İlk yıllara yayılan Kinetix ve Polaris lansmanlarının ardından, Türkiye’deki mağazacılık furyasına 2001 yılında katıldı FLO. Bundan yaklaşık 10 yıl önce IN STREET mağaza konseptini tanıtan FLO’nun büyüme ve güncel kalma hikâyesine doğru satın almalar eşlik etti: Dockers (2013), U.S. Polo Assn. (2014), Butigo (2015), Nine West (2019), Lotto (2022), Reebok (2022). Süreçte birkaç tane kritik dönüşüm ve değişim anı var. Ancak en önemlilerinden birkaçı Türkiye’deki ithal ayakkabı talebine karşılık vermek, Uzakdoğu’ya gidip piyasayı tanımak, ekonomik krizlerden çıkan bir ders olarak ithalat/ihracat dengesini bulmak. Bugün FLO’nun Türkiye’de 700’e yakın, yurtdışında ise 29 ülkede 100’den fazla mağazası var.

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.