Ozan Özüm Özbey’den Super Bowl reklamları hakkında bir yazı

Super Bowl reklamları hakkında bir yazı

Arzu mesaj attı.
“Super Bowl reklamları hakkında yazar mısın?” dedi.
“Super Bowl reklamları hakkında yazmak mühim değil Arzu, önemli olan Super Bowl’a reklam yazmak…” demedim tabii, “Yazarım” dedim.
İnşallah Super Bowl’da yayınlanan bir reklam da yazarız birgün.
Evet evet.
“İnşallah Super Bowl’da yayınlanan bir reklam da yazarız birgün.”

Bizim sektörde ne kadar az temenni cümlesi var farkındasınız değil mi?
Çünkü temenni cümleleri henüz yapmadıklarımızı, yapamadıklarımızı barındırır.
Oysa biz yaptıklarımızı anlatmayı severiz…
Ama böyle bire bin katarak anlatmayı…
Ya da başka ajansların yapamadıklarını anlatmayı severiz.
Ama böyle yedi kat alta sokup çıkararak.
Yani temenni cümleleri pek bize göre değil.
Karizma çizerler.
Biz kim miyiz?
Ee burayı hâlâ okuduğuna göre büyük ihtimalle senle ikimiz biz oluyoruz işte.
Bu arada sen dedim kusura bakmayın.
Cümlenin gelişi onu gerektiriyordu.
O kadar samimi olmayalım.
Zira sektörümüze yakışmaz.

Super Bowl diyorduk…
İşimiz gitgide zorlaşıyor, hadi onu da itiraf edelim.
Bakın işte dünyanın en çok reklamı yapılan mecrası.
Reklamı mecranın kendisinden büyük.
İçgüdüsel olarak beğenmeye endeksli izliyoruz.
Ama orda bile gitgide “game changer” dediğimiz reklamların sayısı azalıyor.
“Yaaa şu reklamı gördün mü yine yapmış adamlar” diye kaç reklam geldi önünüze bu sene? (Adamlar dedim, seksist olduğumdan değil. Reklamcılar desem olmaz, reklam insanları desem olmaz. Yaratıcılar desem haşa. Oraya takılmayalım.)

Tüm Super Bowl reklamlarını izledim. Acaba ben mi atladım diye yorumların çoğunu da okudum.
Bu sene otomobilciler, biracılar yine önde.
Audi güzel, Stella Artois ilginç -ki e-postayla gelen tek reklam bu sene.
Ben kişisel olarak en çok Microsoft reklamını sevdim.
İzlerken gözlerim doldu. Kapitalizm olacaksa da böyle olsun değil mi?

Ama işte o kadar.
Bir yumurta kadar olamadılar.
Super Bowl önemli oysa.
Para olsa yapardıkların, zaman olsa yapardıkların, müşteri anlasa yapardıkların karşılığı orası.
Ama gitgide zemin altımızdan kayıyor işte.
1,2 saniyede “scroll” eden, artık ne görse şaşırmayan, beğenmeyen parmaklar; burnundan kıl aldırmayan sektörümüzün ayaklarını kaydırmak üzere.
Çünkü başka yere gidiyor iş.

Bu noktada bir temennim daha var. Romantik bir temenni.
Belki bir gün bizim de bir patlamış mısır krizimiz olur.
Sektör olarak aynı masa etrafında toplanıp en azından gidişatla ilgili birbirimizi besleriz.
Bak çözeriz demiyorum.
En azından iki laflarız ya.
Altı üstü “Skip Ad” işindeyiz.
Bu neyin havasıdır?

Dipnot: Burada normalde beğendiğim üç iş falan olacaktı. Ama nedense böyle sektörel bir siteme dönüştü. Duygusal anıma mı denk geldi nedir… Ben mi kurtaracağım sektörü :)