MediaCat

Tek ‘purpose’ etrafında birleşme zamanı

Markaların kendi faaliyet alanları doğrultusunda yardım etmek ve bilimsel çalışmaları desteklemek kadar, toplumun deprem hafızasını taze tutmak gibi önemli bir görevi de olmalı.

Tek ‘purpose’ etrafında birleşme zamanı

Bu deprem özel sayısına katkıda bulunmak elimden gelen sayılı şeylerden biri olmasına rağmen, iki lafı bir araya getirmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Yazıp yazıp siliyorum. İçimden geçenleri bu sayfaya dökmenin faydadan çok zararı olacağını düşünüyorum. Ben de tanıdığım çoğu insan gibi öfkemi dindiremiyorum. Göz göre göre bu kadar insanı kaybetmeyi kabullenemiyorum. Ancak bu enerjiyi yapıcı çözümlere kanalize etmenin bir yolunu bulmak zorundayız. Bu yüzden, ben de markaların bu deprem faciası sonrası ve gelecek depremler öncesi bu dertlere nasıl derman olacağına dair öneriler getirmeye çalıştım. Sürç-i lisan ettiysem affola.

Ülkemizin yaşadığı deprem felaketinin yıkıcı boyutu bugüne kadar yaşadıklarımızın çok üzerinde. İşte bu yüzden afetten etkilenen bölgelerin yeniden inşası çok uzun sürecek. Üstelik diğer fay hatlarının tetiklenmesi sonucu deprem riski artan, başta İstanbul gibi, diğer şehirlerde alınması gereken önlemler de çok ciddi ve uzun soluklu bir dönüşüm gerektiriyor. Elbette normal şartlarda böyle bir projenin sorumluluğunu devletin üstlenmesi beklenir ancak olası faciaların eli kulağındayken, Türkiye’de faaliyet gösteren markalar da dahil olmak üzere ülkedeki tüm paydaşların el ele verip zamana karşı yarışması gerekiyor.

Son dönemlerde tüm markaların daha ulvi bir amaç (purpose) sahiplenip, hayata geçirmek için birbiriyle yarıştığını göz önünde bulundurursak, faaliyet gösterdikleri ülkenin insanlarının hayatlarını kurtarmaktan daha ulvi bir amaç aramaya ihtiyaç duyacaklarını sanmıyorum. Ancak bu yeniden inşa ve dönüşüm projesi çok büyük ve uzun soluklu olacağından, markaların kendi faaliyet alanları doğrultusunda yardım etmek ve bilimsel çalışmaları desteklemek kadar, toplumun deprem hafızasını taze tutmak gibi önemli bir görevi de olmalı.

Her kategoriden ürün ve hizmete ihtiyaç

Önceki doğal afetlerde olduğu gibi, Kahramanmaraş depreminden sonra da birlik ve beraberlik duygusuyla yardım seferberliği başladı ve halen sürüyor. Ancak bu kadar geniş bir bölgenin yaralarının sarılması ve yeniden inşası çok daha uzun sürecek. Ayrıca bu bölgeye müdahale ederken diğer deprem bölgelerini de olası depremlere karşı hazırlamak zorundayız. İşte bu yüzden, ancak tüm ürün ve hizmet kategorilerinin seferberlik hâline geçip ortak hareket etmesiyle zamana karşı yarışılabilir.

Bilimsel araştırmalara destek olma zamanı

Son yaşadığımız facia, bizlere bilimsel çalışmalara sıkı sıkıya sarılmamız gerektiğini tekrar hatırlattı. Jeofizik alanındaki bilimsel çalışmalara maddi destek sağlamanın yanında, bu çalışmalarla ilgili farkındalığın sağlanması ve gündemde tutulması konusunda markalar farklı projelere imza atabilir. Teorik olarak tüm markaların benzer alandaki sosyal sorumluluk faaliyetlerine yatırım yapması, belirli bir projeyi sahiplenip farklılaşma peşinde koşan marka yöneticilerinin tercih edeceği bir yaklaşım olmaz. Ancak geldiğimiz noktada ticari kaygıların çok ötesindeki önceliklere odaklanmamız gerektiğini göz ardı edemeyiz.

Unutturmamak en önemli görevimiz

Türkiye’nin farklı bölgelerinde, bu kadar kısa aralıklarla, bu kadar şiddetli depremler olmasına rağmen, neredeyse her depreme bu kadar hazırlıksız yakalanılmasına inanmak güç. Elbette her vatandaşın güne depremi düşünerek başlamasını sağlamak gibi bir hedefimiz olmamalı. Ancak ekonomik gündem, sınır komşularımızla yaşanan krizler ve terör gibi, Türkiye’de toplumsal hayatı tehdit eden unsurlar listesinde depremin her zaman ilk 3’te olması gerekiyor. Aslında markalar, yukarıda bahsedilen iki aksiyonu başarılı bir şekilde iletişime taşırlarsa deprem konusunda toplumsal hafızayı tazelemek de çok güç olmaz.

İnsan hayatını her şeyin önüne koyma zamanı

Yukarıda bahsettiğim şeylerin normal şartlardaki bir serbest piyasa ekonomisinde ve rekabetçi pazarlarda hayata geçmesi pek gerçekçi olmayabilir. Ancak topraklarımızdaki 42 binin üzerinde (bu yazıyı yazdığım an itibarıyla 42 bin 310) insanın hayatını kaybetmesi bu sistemi bize sorgulatmalı. Ülkemizde faaliyet gösteren yerli ve yabancı markalar, insan hayatını ticari kaygıların üzerinde tuttuklarını gözler önüne serdikleri sürece, tüketicileri tarafından da elbet ödüllendirileceklerdir.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.