MediaCat

Ne oldu o ‘dijital dönüşüm’ işi?

Teknik ve teknolojiyi bir kaldıraç değil, bir maske hatta daha dürüstçe bir tanımla sorumluluklarımızla aramızda bir “kalkan” olarak kullanıyoruz. Ne kadar işe yaradığı ortada.

Ne oldu o ‘dijital dönüşüm’ işi?

İnsanlığın gelişimini pek çok şeye bağlamak mümkünse de listede “memnuniyetsizlik” kavramının yer almaması imkânsız. Dolayısıyla bin bir emekle oluşturduğumuz bu mevcut düzenden tatmin olamama hâlimizi doğamıza bağlamak olası. Fakat nedense ortaya çıkan şeyin “insani” olmadığı ihtimalini düşünmek bile istemiyoruz. Oysa belki de düğmeleri iliklemeye yanlış başladık. En başa dönüp tekrar başlamak olanaksız görünüyor. Biz de elbisemizin orasını burasını çekiştirerek ona şekil vermeye, onu en azından düzgün göstermeye çalışıyoruz. Hakikati dahi bir kenara bıraktığımız bu devirde “Aslında benim istediğim tam da buydu” deme şansımız bile var üstelik.

Bir de içimizi rahatlatabilse, nefis olurdu.

Filozof Alain de Botton, Cannes Lions Festivali’nde canlı izleme fırsatı bulduğum bir konuşmasında yaratıcılığın en üst formunun sanat olduğuna inandığını söyleyerek “Doğru yapıldığında reklamcılığın da bir sanat olduğuna şüphem yok. Ama bazen ‘Reklama neden gerek var?’ ve ‘Ne yapıyoruz?’ sorularına yanıt bulamıyoruz” diyordu. Ona göre pazarlama ihtiyacı, yeterince iyi yapamadığımız şeyler için gerekliydi.

Pazarlamanın bugün ulaştığı kutsallığa ve kaçınılmazlığa bakınca fazla mı böbürleniyoruz dersiniz?

Aynı mantıkla çeperi biraz daha genişletip, aynı soruyu daha geniş bir satha yaymak istiyorum: “Sadece ürünlerin değil bireylerin, mesleklerin, akımların, değerlerin; kısacası HER şeyin pazarlanmaya ihtiyaç duyması size de tuhaf gelmiyor mu?”

Bize bir ‘kurban’ gerek

Britanyalı (sosyalist) yazar William Morris, 1884 yılında gözlemlemekte olduğu Sanayi Devrimi sürecinde, makinaların (teknolojinin) gelişiminden yola çıkarak geleceğin fabrikalarının sadece dört saat çalışılan ortamlar olacağını yazmıştı. Çağdaşı sayılabilecek ekonomist John Maynard Keynes daha da ileri giderek “Teknolojinin gelişimi ve verimliliğin artmasıyla yakın gelecekte haftada sadece 15 saat çalışmak yeterli olacak” diyordu.

Teknoloji onların hayal dahi edemeyecekleri kadar ilerledi. Haklarını yemeyelim; artık o devirdeki gibi haftada 80 saat çalışmıyoruz (en azından kâğıt üstünde). 1970’lerde haftada 40 saate kadar geriledik. Hatta Danimarka, Japonya ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi birbiriyle hiç ilgisi olmayan kültürler haftada dört gün çalışma üzerine –başarılı sonuçlar veren– denemeler yapıyor.

Hayatımızı beklenmedik “yan etkileriyle” sarsan Covid-19 pandemisi sayesinde bozulmaya teşne ezberlerimizin çoğuyla yüzleştik. Ancak dengesini asla tutturamadığımız ifrat ve tefrit terazisi, tahterevalli misali sallanmaya başladı.

Telaşla –ve yine atlayarak– iliklemeye devam ettiğimiz elbisenin iyice potluk yapan kıvrımlarını teknolojiyle kapatmaya çalışıyoruz. Çünkü bize bir “kurban” gerek.

Nitelikli insan yetiştiremeyen eğitim kurumlarının kabahatini yapay zekâ ve otomasyonun gelişimi yüzünden işlevsizleşmeye bağlıyoruz. Yetenekleri keşfetme konusundaki başarısızlığımızı kariyer sitelerinin yetersiz ve suistimale açık algoritmalarına suç atarak örtüyoruz. Bir arada; ortak değer ve inançlarla çalışan insanları temsil eden şirketlerdeki sosyal kusurlarımızı, insan kaynaklarının performans değerlendirme kriterlerinin, organizasyon şemalarının yetersizliğine çemkirerek örtmeye çalışıyoruz.

Dönüşüm hâlâ mümkün

Özetle teknik ve teknolojiyi bir kaldıraç değil, bir maske hatta daha dürüstçe bir tanımla sorumluluklarımızla aramızda bir “kalkan” olarak kullanıyoruz.

Ne kadar işe yaradığı ortada.

Memnun olmadıklarımızdan oluşan o uzun listede teknoloji pek çok sorunumuzu çözebilirdi. Ancak biz onu kullanmak yerine, onu bir “gizli özne” olarak konumlayarak akışına bıraktık. Oysa üstünü telaşla örttüğümüz o insani arzu ve hedeflerin hizmetine yönelik bir dönüşüm pekâlâ mümkündü. Hâlâ da mümkün.

Mucizeyi yaratan teknoloji değil; onu kullanan insanlar. Sıralamayı karıştırmayın sakın.

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.