Koltuğunuza yerleşin, derginizi açın ve evde kalın.
Evde kaldığımız bu zor günlerde yapabileceğimiz en güzel şeylerden biri okumak. Ve bu aslında bir seçenek değil, zorunluluk. Zihinlerimizi dinç, taze ve sağlıklı tutmak zorundayız zira. MediaCat Nisan sayısının büyük bölümünü evlerimizden hazırladık. Bizler için de bir ilk olan bu deneyim, başka bir ilki daha doğurdu. Bu kez MediaCat basılı değil yalnızca e-dergi versiyonuyla karşınızda olacak. MediaCat Nisan sayısını Turkcell Dergilik’te ve MediaCat Premium’da bulabilir ve derginizin keyfini çıkarabilirsiniz.
Bu sayının kapağında, gelenekselleşen bir seçki var: En Yaratıcı 50. Bugünlerde, dünyayı güzelleştirmenin ve iyileştirmenin değerini daha iyi anlıyoruz. Dünyayı belki yaratıcılık kurtarmayacak ama bunalan, sıkılan ve arayışa geçen zihinlerimize yol gösterecek. Bu yüzden etkili yaratıcılık çok ama çok önemli. Bu yılın En Yaratıcı 50 listesinde yer alan isimleri de, saçtıkları ilhamla olduğu kadar toplumda yarattıkları ve yaydıkları yaratıcı etkiyle belirledik. Hikâyelerinin sizlere de ışık tutmasını diliyoruz.
Şimdi Nisan sayısındaki diğer başlıklara geçelim…
Yaratıcılığın başrolde olduğu bu sayıda, sektör özelinde onunla bir dargın bir barışık ilişkisi olan etkiyi aldık Neden Önemli’nin gündemine. Stratejiyle yatıp kalkan üç ismi buluşturup sorduk: Yaratıcı etki neden önemli? Konuklarımız BLAB Kurucu Ortağı Viktor Kuzu, Medina Turgul DDB Executive Strategy Director Berkant Avcı ve Happy People Project Kurucu Ortağı Emel Göker.
Orlando Wood, Lemon kitabında, sol beyin odaklı düşünmenin yaratıcılığın içini nasıl oyduğunu ve reklamcılığı nasıl daha etkisiz hale getirdiğini anlatıyor. Wood’a sağ ve sol beyin arasındaki savaşımızı ve sağ beyin odaklı düşünmenin reklamcılığı ve yaratıcılığı nasıl kurtarabileceğini sorduk. Durum biraz zor görünüyor.
Evdeki yeni aktivistler Alfa ve Z Kuşağı’nın çocukları. Cinsiyet stereotiplerinden iklim değişikliğine kadar her şeyi sorgulayan, seslerini yükselten çocukların küresel sorunlara yönelik artan farkındalıkları, son yılların eşi benzeri görülmemiş eylemlerini doğurdu. Konuyu, Türkiye’deki çocuk aktivistlerle birlikte tartıştık.
Bu başlık, içinde bir dolu endişe ve enerji barındırıyor. Genel geçer nesil sınıflandırmalarından bağımsız ve toplumun kültürel kodlarını göz önüne alarak değerlendirmek gerekiyor Türkiye’deki gençleri. Kitlenin yüzde 38’ini oluşturan üniversiteliler alışveriş ve tüketim alışkanlıklarıyla toplumun genelinden ayrı bir profil çiziyor. Sahip oldukları gelecek kaygılarını doğru yorumlama görevinin büyük kısmı ise şirketlere düşüyor. Türkiye’de genç olmanın ne demek olduğunu, araştırma şirketlerinden veriler ışığında ve uzman görüşleriyle birlikte masaya yatırdık.
Flormar değişti, hem de çok. Bunu gerek görsel gerekse de iletişim dilinden anlamak zor değil. Ancak bu değişimi en iyi, markanın pazarlama direktörü ve icra kurulu üyesi Can Dilek özetliyor: “Ojeciden makyaj markası olmaya giden bir evrim bu.” Üstelik Dilek Flormar’ın, makyaj denince akla gelen ilk marka olduğu bilgisini de paylaşıyor.
Geçtiğimiz ay pandemi ilan edilen ve dünyanın dört bir yanında hayatı durma noktasına getiren yeni tip koronavirüs salgınının ekonomik bilançosu da, uzayan süreçle beraber ağırlaşıyor. Bu değişime rakamlar üzerinden baktık.
Güven problemi, inandırıcılık, samimiyet, etki… Influencer marketing’in üzerindeki kara bulutlar uzun süredir dağılmadı. Endişeli ancak influencer’lardan vazgeçmeyen bir markalar evreni var. İşte bu tabloda markalara yol göstermek adına, Artı İletişim Yönetimi ve ThinkNeuro bir influencer araştırması gerçekleştirdi. Sektöre ilk kez ve MediaCat aracılığıyla ulaşan araştırma, hangi influencer’ların hangi sıfatlarla daha iyi özdeşleştiklerini gösteriyor.
Çocuklarda görülen obezite, küresel sağlık sorunlarının başında geliyor. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı Şükrü Hatun, obezitenin giderek yoksulların sorunu haline geldiğini ifade ederken, onu şehirle ilişkilendiriyor ve ekliyor: “İstanbul’da güçlü bir anti-obezite insiyatifi geliştirebileceğimizi düşünüyorum.”
Sürdürülebilir bir gelecek için karbon ayak izimizi azaltmayı ve trafikte geçirdiğimiz zamanı kısaltarak hayat kalitemizi artırmayı vaat eden mikromobilite çözümleri, çeşitli güvenlik endişelerini de beraberinde getiriyor. Çözüme giden yolsa hem kullanıcıların hem de bu araçlara ev sahipliği yapan kentlerdeki yerel yönetimlerin, sorumluluklarının bilincine varmasından geçiyor.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.
