Beden dili hakkında bildiklerinizi unutun

Herhangi bir kitabevinin kişisel gelişim rafına göz attığımızda beden diliyle ilgili çok sayıda kitap görmek mümkün. Beden dili kavramı Türkiye’de, çeviri eserlerle birlikte 1980’lerde gündeme geldi ve 1990’lı yıllardan itibaren de oldukça popüler oldu.

İletişimci Prof. Dr. Alemdar Yalçın ve Selda Adiller, sözsüz iletişim ve beden diliyle ilgili doğruluğu araştırılmamış kimi bilgilerin akademik alana da nüfuz ettiğini görerek, 2010 yılında konu hakkında çalışmaya başladılar ve beş yıllık kapsamlı bir çalışmanın ardından ortaya Sözsüz İletişim: Şehir Efsanesi Olarak Beden Dili adlı kitap çıktı.

Yazarlar yolculuklarının çıkış noktasını ve böyle bir çalışmaya neden ihtiyaç duyduklarını şöyle ifade ediyorlar:

“…bu kitaplarda bilimsel değeri kuşkulu yargılarla önerilerin yer aldığını görüyorduk. Zaman zaman bilgi birikimlerinin ne düzeyde olduğunu anlamadığımız bazı yazarlar öyle kalıp yargılar oluşturmaya başladılar ki, yalnızca bir beden hareketiyle bütün engellerin aşıldığı, bireyin kendisini bir el hareketiyle karşısındakine kabul ettirdiği yolunda iddialar gün geçtikçe daha çok benimsenmeye ve uygulanmaya başladı. Özellikle ikili ilişkilerde en fazla 50 beden hareketini, söz konusu kitapların önerdiği biçimde yapmanın iletişimin başarısında büyük etkisi olacağı kesin bir dille ifade ediliyordu. Hatta bazı fotoğraflardaki bazı beden hareketlerinin tek bir anlama geldiği söyleniyor ve yorumlanıyordu.”

Bir yandan oluşmuş tüm yanlış yargıları ortaya çıkaran diğer yandan da konuyu tarihsel ve kültürel boyutuyla ele alan Sözsüz İletişim, alanda daha derinlemesine yapılacak bilimsel çalışmalar için bir çerçeve sunmayı hedefliyor. İnsan davranışlarını daha iyi anlamaya çalışan pazarlama profesyonelleri ve konuyla ilgili genel okur için de zengin bir okuma deneyimi vaat ediyor.