MediaCat

Kadınlar markadan ne bekler?

Pandemiyle girdiği sarmaldan iyice bunalan kadının markalardan beklentisini dört ana başlıkta toparlayabiliriz: Kadın, kendisiyle empati kurulmasını, bu dönemde markaların esnek davranmasını, endişelerini gidermesini ve iletişimin tonunu iyi ayarlamasını istiyor.

Kadınlar markadan ne bekler?

Mart ayında Clubhouse buluşmalarının birinde “teşekkür kültürü” üzerine konuşurken, antropolojik araştırmalar yapan Habitus’un kurucu ortağı Dr. Aybil Göker, Türkiye dahil 10 ülkede yaptıkları bir araştırmadan söz etti. Pandeminin kadın üzerindeki etkisini ölçen bir araştırma bu. Raporun kadınların markalardan beklentileriyle ilgili küçük bir bölümünü sizlerle paylaşmak istedim.

Dr. Aybil Göker bu dönemde kadının değiştiğine, bu değişimin bir kısmının kalıcı olacağına inanıyor.

Pandemiyle girdiği sarmaldan iyice bunalan kadının markalardan beklentisini dört ana başlıkta toparlayabiliriz: Kadın, kendisiyle empati kurulmasını, bu dönemde markaların esnek davranmasını, endişelerini gidermesini ve iletişimin tonunu iyi ayarlamasını istiyor.

Benimle empati yap

Kadın, son bir yıldır sadece evde ya da işte değil, her yerde. Evde, okulda, işte, mutfakta… Aynı anda çalışan, öğretmen, temizlikçi, eş, anne. Duygularını, evini, hayallerini, ekonomisini yönetiyor. Kısaca bir yıldır tüm cephelerde savaşıyor. Üstelik savaş alanı metrekarelerle sınırlı. Hayatındaki tüm ara duraklar, Göker’in deyimiyle “eşik”ler yok olmuş durumda. Kendini cephede yalnız hissediyor, markalarını yanında istiyor ve markalardan ona güç vermelerini bekliyor. Empati yaparak yolunu aydınlatmasını, rehberlik etmesini diliyor. Hem de sadece kullandığı, sevdiği markalardan değil, hayatında olan ya da olmayan tümünden bekliyor.

Esnek ol, kurallarını gevşet

İçinde bulunduğu sarmaldan kurtulmak için markanın kendisiyle duygusal bağ kurmasını, hayatındaki “karmaşıklığı” çözmeye yardımcı olmasını bekleyen kadın bunu mümkün kılabilmenin ipuçlarını da vermiş:

  1. Kriz dönemlerinde markalar, gerekirse kendi çalışma prensiplerinin dışına çıksın.
  2. Markalar topluma manevi borcunu ödesin, özellikle de ihtiyacı olanlara destek olsun.
  3. Markalar kadına finansal rahatlama sağlasın, hayatlarını kolaylaştırmak için çabalasın.

Endişelerimi azalt

Yorgun düştüğünü belirten kadın toplumdaki başka sorunları da dert etmek istemiyor. Endişelerini azaltmak için çabalayan daha fazla marka görmek istiyor çevresinde. Onlara diyor ki:

  1. Savunmasız grupları (hamileler, düşük gelirliler, engelliler vs.) sahiplen.
  2. Umudun yitirildiği zamanlarda yardım programları başlat.
  3. Daha empatik, daha yardımsever ve daha müşteri ihtiyacına uygun davran.

İletişimin tonunu iyi ayarla

Pandeminin hayatını kararttığını düşünen kadın her şeye rağmen umudunu yitirmek istemiyor. Bu durumun geçici olduğunu her an hissetmeyi diliyor. İletişimle ilgili beklentileri burada devreye giriyor. İletişimin alçakgönüllü ve bilgilendirici olmasını aynı zamanda da olumlu ve pozitif bir tonla tasarlanmasını istiyor. Ayrıca bu dönemde kişiye özel mesajları daha fazla görmeliyim diyor.

Tarihe bir not

Sadece bugün değil her zaman insanların marka beklentilerinin başında sahicilik ve samimiyet var. Bu samimiyet sınavını geçemediğimiz bir ayı geride bıraktık. Tarihe not düşmek adına da yazmak istedim.

Her yıl olduğu gibi 8 Mart 2021 Dünya Kadınlar Günü’nde markalardan gelen yüzlerce kutlama mesajına maruz kaldık. Sadece mediacatonline.com sitesinde yüzden fazla reklama yer verdik. Çok değil, iki hafta sonra bir gelişme oldu.

20 Mart 2021 Cuma gecesi bir kararnameyle, Türkiye tüm kadınları ilgilendiren, onları şiddete karşı koruyan, kadının yaşam hakkını güvence altına alan uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. Bunun üzerine hemen tüm illerde kadınlar sokaklara döküldü. Anlaşmanın kadına getirdiği güvencenin farkında olan herkes konuştu. Ancak 8 Mart’ta yüksek sesle kadınlar gününü kutlayan markaların hiçbirinin sesini duyamadık. Bir elin parmaklarını geçmeyen birkaç cılız ses dışında.

Geçtiğimiz yıllarda Amerika’da siyahlara karşı uygulanan ayrımcılığa yüksek sesle karşı çıkan, Dream Crazy kampanyalarını yapan, Trump’ın hedef göstermesine karşın geri adım atmayan Nike kadar cesur, aktivist markalar çıksaydı acaba ne olurdu? Kadınlar, toplum buna nasıl tepki verirdi? Bu markaları bağırlarına basar mıydı? Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz.

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.