MediaCat

Organik Medya

“Televizyonun geleceğinde hologram olacak, 8K olacak, salondaki ekranlar iyice devleşecek, artırılmış gerçeklik, yapay zekâ…” Bu gibi cümlecik ve kelimeler çok havalı ama medyanın yeniliği teknolojiden çok “insan” odaklı. Konu çoğumuza yabancı değil, farkındayım. Biliyoruz ama derinleşmiyoruz, içselleştirmiyoruz. Bilmekle kalıyoruz.

Organik Medya

“Brian Stelter’ın beni yok etmek için tasarlanmış bir robot olduğu fikrini aşamıyorum.”

David Carr, 2011 yılında yayınlanan ünlü belgesel Inside New York Times’da Brian Stelter için bu sözleri kullanıyordu.

Bir “çömez”; New York Times’ın Pulitzer ödüllü bir genel yayın yönetmeni ve köşe yazarlarının arasında, genç nesli temsilen bir android robot muamelesi görüyordu.

Kadroda kimler yoktu ki? Genel Yayın Yönetmeni Bill Keller, Sovyetler Birliği’nin son yıllarında Moskova’dan yaptığı haberlerle ünlenmiş ve Pulitzer Ödülü kazanmış bir gazeteciydi. Hemen yanındaki Jill Abramson 2011’de bayrağı devralacak ve gazetenin 160 yıllık tarihindeki ilk kadın genel yayın yönetmeni olacaktı. David Carr, hiç kaybetmediği enerjisi ve neşesinin yanında açık fikirli ve yer yer eleştirel ve sert tonuyla bambaşka bir profil çiziyordu.

İşte bu ortamda, o android, telefonu kaldırıp karşısındakine hissiz ve direkt bir şekilde sorusunu yöneltiyordu: “Kendinizi bir gazeteci olarak mı görüyorsunuz?”

Yıl 2010’du, bir video YouTube’u kasıp kavuruyordu ve karşıdaki ses, videonun yükleyicisi Wikileaks’ten Jullian Assange’dı.

Brian Stelter 25 yaşındaydı.

İlerleyen yıllarda kariyeri onu oradan alıp CNN’e götürecek, orada yaptığı Reliable Resources programıyla hem TV hem de web üzerinde yeni jenerasyon gazeteciliğin önemli temsilcilerinden biri olacaktı.

Eskinin androidleri, bugün hayatımızın bir parçası

Aradan geçen 10 yılı aşkın sürede dünyada da bizde de çok şey değişti. İçerik açısından, web üzerindeki ilk acemi adımların ardından bugün geldiğimiz nokta göz kamaştırıcı. Küresel medya oyuncularının sosyal medya platformlarında yeşeren Organik Medya dünyası da bu gelişmenin tam merkezinde.

Organik Medya derken kastedilen, kendisi veya küçük bir ekiple periyodik yayıncılık yapan fikir liderleri, uzmanlar, sanatçıların oluşturduğu bir dünya. Sosyal medya tabanlı bir içerik imparatorluğu. Her geçen gün büyümeye devam ediyorlar. Hayatımızda daha çok yer alıyorlar.

Eskiden Android denilenler, bugün hayatımızın doğal bir parçası oldular.

Kendi alanlarının saygın uzmanları ve kurumsal yapı ciddiyetiyle çalışıyorlar. Programlılar. Sürekliler ve uzun yıllar var olma çabasındalar. Üretimdeki iddialarını, prodüksiyon kalitesinden metinlerine kadar hissedebilirsiniz. Prensipleri var ve bunları sonuna kadar savunuyorlar. Kurumsal medya dünyasıyla bağları ya yok ya da dış yapım programcılığıyla sınırlı.

Organik Medya’da ülkemizde en klasik örnek sanırım Cüneyt Özdemir olurdu. Dipnot TV yıllarından gelen bir inatla medyanın yeni damarlarını araştıran öncü isimlerden biri o oldu. ABD yayınları COVID-19 döneminde her akşam 20:00’de kitleleri ekrana topladı. Endişeli kitleler dünyada olup biteni ondan öğrenmeye çalıştı.

Podcast dediğimizde de ilk aklımıza gelen Nilay Örnek. Nasıl Olunur, son bıraktığımda 80 bölüme ulaşmıştı bile. Podcast’i geç keşfettik ama görünen o ki 2020 sonrasında ses, daha da çeşitlenerek hayatımızda büyümeye devam edecek. Bülent Eczacıbaşı, Tuğrul Eryılmaz, Gündüz Vassaf ve nice hit bölümleriyle yeni başlayanlar için şimdiden enfes bir arşiv oluştu bile.

Bunlar aleni örnekler. Okurken aklınıza kendi takip ettiğiniz yerli – yabancı bir sürü kanal geliyordur eminim.

Film ve dizileri seviyorsanız Filme Gitmeden Önce; dekorasyon konusunda Daire; konu prodüksiyon ve kameralar ise Koray Birand; pazarlama dünyasında Taş Kağıt Makas; yurtdışından haberler için BBC News Vox, Vice gibi kanallar; müzikte My Analog Journal; havacılıkta Boarding Info aklıma rastgele ilk gelen örnekler…

Küresel örnekleri de eklemeye başlarsak iş iyice çığırından çıkacak. Zaten YouTube üzerinde 100’den az kanal takip ediyorsanız eğlenceyi kaçırıyorsunuz.

Bütün bunların yanında anaakım medya orijinal ve sosyal medyanın ruhuna uygun içerik üretme konusunda pek istekli gözükmüyor. Günlük programları kesip biçip YouTube’a koyarak -ve hatta günde 15 – 20 tane birden yükleyip spam’ciliğe soyunarak- web üzerinde izlenirliklerini ve etkileşimlerini artırmaya çalışıyorlar.

Ne kadar başarılılar, tartışma konusu.

Özetle, istesek de tüketemeyeceğimiz kadar kaliteli, düzenli içerik önümüzde duruyor ve katlanarak büyümeye devam edecek.

Arada klasik soruyu soralım: Yoksa uzun yıllardır söz edilen “artık TV seyredilmeyecek” dünyası bu mu? Geleneksel medya yok olacak ve artık medya dediğimiz dünya Organik Medya mı olacak?

Klasik cevap: Hayır

Sihirli kelime: Co-exist

Medya dünyası zenginleşiyor, içerik çeşitleniyor, deneyim değişiyor. Bireysel olarak “kendi medyamızı” bu zengin denizin içinde dilediğimiz gibi tüketiyoruz.

Seçimlerimiz medya bazında değil mood ve ihtiyaç bazına dönüyor. Medya tüketiminden bahsetmiyoruz artık. “Akşama televizyon izlenir”, “Yolda radyoyu açayım”, “Hafta sonu sinemaya gideyim”, “Sabah işe giderken gazete alayım” devri bitti.

Önceden medya, tüketimi dikte ederken; yeni insan dev bir içerik sepetinden her gün kendine bir sofra hazırlıyor. Her günün sofrası farklı da olabilir. Genellemeleri bırakmakta fayda var.

Akşam iş dönüşü medya tüketimim ulusal TV kanalında en sevdiğim dizi de olabilir, YouTube’da Fatih Altaylı’nın Teke Tek Bilim programı da. Belki Netflix’te bir dizi. Belki başka bir şey.

“Carviser yine Bodrum yollarında galiba”. “Koray Birand yeni kamera mı test etmiş, ya da bir fotoğraf çekimi videosu da koymuş, ona mı baksam?”

Yemek pişirmek bir off-prime time TV programı değil artık. Mutfakta tek elle ileri geri gittiğim bir YouTube videosu çoğu zaman. X Jenerasyonu nostaljisiyle gülümsemek için TRT arşivinden parçalar, trafikte biraz Merdivenaltı Terapi güzel seçimler.

İşte size yeni televizyon. İşte yeni radyo. İşte yeni sinema.

“Televizyonun geleceğinde hologram olacak, 8K olacak, salondaki ekranlar iyice devleşecek, artırılmış gerçeklik, yapay zekâ…” Bu gibi cümlecik ve kelimeler çok havalı ama medyanın yeniliği teknolojiden çok “insan” odaklı.

Konu çoğumuza yabancı değil, farkındayım. Biliyoruz ama derinleşmiyoruz, içselleştirmiyoruz. Bilmekle kalıyoruz.

Bu sene neyi farklı yapabilirim diye düşünüyorsanız…

Kişisel olarak yeni dünyaya ayak uydursak da markalarımızı bu yeni dünyaya entegre etme konusunda dev sıkıntılar var.

Çoğu marka vapur satıcısı gibi “elimde gördüğünüz rimel hayatımda gördüğüm en muhteşem şey” havasındaki influencer marketing çabalarından kurtulamıyor.

Influencer’lar için her şey “muhteşem” ve “hayattaki en güzel şey” zaten. Bugün siz, yarın rakibiniz.

“2 post, 1 story kaç para?” bir markanın yeni dünyası olmaktan çok uzak. Ama en büyüğünden en küçüğüne hepsi bu işin kıskacında.

Organik Medya dünyasıyla “1 post” değil, yıllık ya da altı aylık anlaşmalar yapılması, hedeflerin üzerinde çalışılarak marka için ideal içerik planlamasının beraber işlenmesi gibi daha planlı yaklaşımlar gerekiyor.

Bütçe kaynağı olarak, son 3 – 4 senede gazeteden kesilen bütçelerin küçük bir kısmı bile yeterli olacaktır.

Tavsiyem, özellikle YouTube üzerinde -sevdiğiniz ve sevmediğiniz- onlarca kanala abone olun. Bir pazarlama profesyoneli gözüyle izleyin. Buna vakit ayırın.

Organik Medya’nın önde gelen oyuncularının performans rakamlarını ve yorumlarını ajansınızdan isteyin. Yeni yılda marka önceliklerinizle nasıl örtüştürebileceğinizi, nasıl işbirlikleri yapabileceğinizi düşünün. Onlarla masaya oturun. Uzun dönemli işbirliklerinin yollarını araştırın.

Corona günlerinde 2021 iletişim stratejilerinizi şekillendirirken eminim “bu sene neyi farklı yapabilirim” sorusu çoğu pazarlama profesyonelinin aklını kurcalıyor.

Çözümün bir kısmı bu sularda.

Alıcı gözle bakmakta fayda var.

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.