Ogilvy İstanbul CEO’su Emine Çubukçu, Ogilvy Consulting’in hazırladığı sosyal medya trend raporundan öne çıkan başlıkları MediaCat için kaleme aldı.
Ogilvy İstanbul CEO’su Emine Çubukçu, Ogilvy Consulting’in hazırladığı, marka iletişimi ve pazarlama profesyonellerine strateji belirleme ve proje geliştirme süreçlerinde destek olacak önemli ipuçları barındıran sosyal medya trend raporundan öne çıkan başlıkları MediaCat için kaleme aldı.
Herkesin her şey için telaş içinde olduğu bir dünyada 2020 yılına da baş döndürücü bir hızla girdik ve ilk ayı şimdiden geride bıraktık. Önümüzde koskoca 11 ay varken, hayatımızın merkezine oturan sosyal medyada bu yıl bizi hangi trendlerin beklediğini konuşmak için yine de geç değil.
Ogilvy Consulting’in hazırladığı sosyal medya trend raporu, sosyal medyanın kullanım amacındaki dönüşüm, tüketici beklentilerindeki yeni yönelimler, teknolojinin farklı kullanım alanları konularındaki öngörüleriyle marka iletişimi ve pazarlama profesyonellerine strateji belirleme ve proje geliştirme süreçlerinde destek olacak önemli ipuçları içeriyor.
Markalara tüketicileriyle karşılıklı bir etkileşime geçme fırsatı sunarak iletişimde muazzam bir dönüşüm yaratan sosyal medya, bu etkileşimi ticarete dönüştürme yolunda önemli mesafe kat ediyor. Şimdiden, alışveriş yaparken dijital içerikten etkilenenlerin oranı Deloitte verilerine yüzde 60’a, satış için sosyal medyayı kullanan satıcıların oranı ise Big Commerce verilerine göre yüzde 40’a ulaşmış durumda. Aradaki 20 puanlık fark tüketicilerin markaları sosyal ticarette yer edinmeye zorladığının bir göstergesi olarak okunabilir belki ama teknolojinin sağladığı imkânlar da bu alandaki büyümenin gerçekleşmesi için çok önemli. Önümüzdeki dönemde ilham ve satınalma arasındaki mesafenin kısalması artırılmış gerçeklik ve kamera tespit teknolojilerindeki gelişmelerle mümkün olacak. Influencer’larla satış odaklı işbirliklerindeki artışa, sosyal medya platformlarından toplanan verilerle daha isabetli hale gelen kişiselleştirilmiş pazarlamanın daha da kişiselleşmesi eşlik edecek.
Influencer işbirliklerine değinmişken, artık influence (etki) konusunun olgunluğa eriştiğini söylemek gerek. Markalarımıza en önemli şeyin samimiyet olduğunu söylüyoruz. Influencer tarafında da bu samimiyet ihtiyacı ve talebi hızla yükseliyor. Tüketiciler özgün ve anlamlı içerikler arıyor. Consultancy’ye göre, 2020 yılında influencer işbirliklerinin 10 milyar dolara ulaşması beklentisi çok ciddi bir pazarla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. 18 – 24 yaş grubundaki tüketicilerin yüzde 61’inin kararlarını dijital influencer’lar yüzünden değiştirmesi ise bunun hak edilmiş bir pazar büyüklüğü olduğunun işareti. Bizi bekleyen yeni dünyada özgünlük ve yaratıcılık arayışı mikro influencer’lara yönelimi hatta markaların AI ve CGI teknolojileriyle sanal influencer’larını yaratma çabalarını artırırken, mecra bazında Instagram’ın yanına TikTok gibi platformların ekleneceğini; video bazlı içeriklerdeki artışla birlikte podcast gibi ses bazlı içeriklerin pazarlama profesyonelleri için yeni araçlar olacağını göreceğiz.
Hızla yükselen sosyal medya eleştirilerden muaf değil elbette. Veri güvenliği kaygıları, dezenformasyonla mücadele ve ruhsal sağlığa etkileri nedeniyle kullanıcılar kontrolü yeniden ele alma yönünde adımlar atıyor. Hesaplarını gizli moda geçirmek ve kapalı gruplarda daha aktif olmak bu adımlardan bazıları. Kapalı ağlardaki yükselişin etkileşim oranlarını düşürmesi başarı kriterlerini yeniden tanımlamayı zorunlu kılarken, markalı içerikte şeffaflık ve doğruluk temel unsurlar olarak öne çıkacak.
Cazibesi yüksek teknolojiler arasında yer alan yapay zekâ, chatbot’lar aracılığıyla müşteri deneyiminde şimdiden önemli yere sahip. Oracle’a göre, 2020 sonuna kadar müşterileriyle iletişimde chatbot kullanması beklenen markaların oranı yüzde 80. Önümüzdeki dönem yol haritasında ise video ve metin yaratma gibi daha yaratıcı alanlardaki kullanımının yaygınlaşması var. Büyük veri kullanımı sayesinde daha önce fark edilemeyen içgörülerin açığa çıkması, tüketicilerin aklındakini daha iyi anlayabilmek açısından önemli katkı sağlayacak. Burada markaların dikkat etmesi gereken, yapay zekâ kullanımını markanın samimiyetini sorgulatacak bir noktaya getirmemek. Bunun için yapay zekâ ve gerçek insanların birlikte daha iyi çalışmasını sağlayacak yöntemler üzerine eğilmek gerekiyor.
Gün içinde ortalama 142 dakikayı sosyal medyada geçirdiğimiz düşünülürse içerik tüketiminin muazzam artışı sürpriz değil. Tüketim artışına ise format çeşitlenmesi eşlik ediyor. Örneğin Spotify for Brand araştırmasına göre, geçen seneye göre Spotify’ın aylık podcast kullanıcı sayısındaki artış yüzde 175. Comscore ise 2020’de sesle aramaların online aramalardaki oranının yüzde 50’ye ulaşacağını öngörüyor. Dolayısıyla görüntü ve sesin pazarlama karmasındaki yeri artarken, etkileşimli hikâye anlatımı kişiselleştirme imkânlarını artıracak ve bunun baştan onay gerektirmesi markalı kişiselleştirmenin kabul edilebilirliğine katkı sağlayacak.
Gördüğümüz gibi, bir yandan tüketici markanın kendisini tanımasını, özel deneyimler yaşatmasını isterken diğer yandan mahremiyet kaygısıyla kontrolü yeniden ele almak için kapalı gruplara yöneliyor. Bir yandan en önemli kriterlerden biri olarak “samimiyet”in yıldızı yükselirken diğer yandan çok sayıda tüketiciyi gerçekten tanımak ve hızlı etkileşime geçmek için yapay zekânın hâkimiyeti artıyor. Dolayısıyla biz pazarlama ve iletişim profesyonellerinin üzerinde yürüdüğü hat daha da incelmiş durumda. Ortaya çıkan fırsatlardan yararlanırken çok ince ayrımlara dikkat etmek, tüketiciyle kurulan bağın zedelenmesini önlemek açısından çok önemli.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.
