MediaCat

Kullanıcı dostu platformlarınız erişilebilir mi?

Ülkemizde dijital erişilebilirliğe dair kapsamlı yasal düzenlemeler mevcut değil. Bu durum üzücü olmakla birlikte, markalar nezdinde erişilebilirlik adına atılacak her adımın hem etik hem de ticari katkılar sunacağını ve somut bir rekabet avantajı sağlayacağını gösteriyor. 

Soru beklemediğiniz bir anda, bilmediğiniz bir yerden gelmiş olabilir, yardımcı olalım. Engelli kullanıcılar için dijital platformlarda nitelikli bir kullanıcı deneyimi yaratma sürecine dijital erişilebilirlik diyoruz. Geçmiş yıllarda yapılan farklı araştırmalar gösteriyor ki Türkiye’de yaşayan engelli kişi sayısı toplam nüfusun yüzde 10’undan fazla. Gündelik hayatta karşılaşma fırsatı bulamadığımız için hacminin farkında olmadığımız yaklaşık 9 milyon kişilik büyük bir topluluktan bahsediyoruz. Ve bu büyük topluluk teknolojiyi kullanma konusunda oldukça istekli. Neden mi?

Teknoloji kendileri için otonomi sağlayarak tek başına yaşam kalitesini doğrudan desteklediği gibi sosyal yaşantıya dahil olmalarını da kolaylaştırıyor. Nitekim, bu dostlarımız akıllı telefonlarının yerleşik unsurları olarak hizmete sunulan ekran okuyucu gibi erişilebilirlik araçları vasıtasıyla sözkonusu teknolojileri birçoğumuzdan daha iyi kullanabiliyorlar. Bu bağlamda baktığımızda dijital erişilebilirliği desteklemek etik bir zorunluluk, ancak konu sadece kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin sınırları içine konumlandırılamayacak kadar önemli. Markalar açısından sürdürülebilir değer yaratımı bağlamında erişilebilirlik etrafında oluşan küresel ekonomi oldukça dikkat çekici.

Dünyada yaklaşık 1,85 milyar engelli birey olduğu tahmin ediliyor. Çin nüfusundan daha kalabalık olan bu topluluğa destek veren aile ve arkadaş çevresiyle birlikte sözkonusu kitle 3,4 milyar kişiye ulaşıyor. Bu kitlenin konuyla ilgili yıllık harcama miktarı 13 trilyon dolar olarak tahmin ediliyor. Evet, yanlış duymadınız. Sadece ABD’de 1,5 trilyon dolarlık bir ekonomiyi temsil eden erişilebilirlik başlığı, özel yasalarla düzenlendiği ve denetlendiği halde, oradaki şirketlerin ortaya koyduğu ölçülebilir çaba yüzde 10’u dahi geçmiyor.

Erişilebilirliğin gelişmiş ülkelerde dahi hak ettiği ilgiyi görmediği açık. Uzun yıllardır kamu, sivil toplum ve akademi işbirliğinde çok emek verdiğimiz halde ülkemizde halen dijital erişilebilirliğe dair kapsamlı yasal düzenlemeler mevcut değil. Bu durum, üzücü olmakla birlikte, markalar nezdinde erişilebilirlik adına atılacak öncü nitelikte her adımın hem etik hem de ticari katkılar sunacağını ve somut bir rekabet avantajı sağlayacağını açıkça gösteriyor. Peki ne yapmalıyız?

Müşterek sorunlar

Özellikle mobil telefonlarımızdaki ekran okuyucularla uyumlu içerikler üretmek büyük önem taşıyor ama online içeriklerimiz maalesef erişilebilir değil, bu teknolojiler vasıtasıyla okunamıyor. 2020 WebAIM araştırmasına göre incelenen 1 milyon yüksek trafikli web sitesinin yüzde 98,1’inin anasayfasında en az bir hata mevcut, ortalama hata sayısı 61. Sorunlar ortaklaşıyor. Halen, düşük metin kontrastı, etiketsiz resimler, klavyeyle erişim eksikliği, isimsiz linkler, butonlar, form alanları gibi 101 seviyesindeki temel sorunlara dahi çözüm sunmuyoruz. Alanın itibarlı WCAG standartlarına göre dijital platformlarımızı düzenli erişilebilirlik değerlendirmelerine tabi tutup sorunları hızla tespit etmeli ve çözmeliyiz. Markaların en büyük hatası, yalnızca engelli topluluğundan gelen bir şikâyet üzerine erişilebilirliğe ilgi göstermeleri. Ancak erişilebilirlik sonradan dijital platformumuza takıp ekleyebileceğimiz bir unsur, özellik, eklenti değil. Teknolojileri geliştirirken baştan sahiplenmemiz gereken önemli bir paradigma.

Farkındalık için eğitim şart

Bu kapsamda topluluk içindeki çeşitliliği kavramak ve bu doğrultuda hareket etmek önemli. Kullanıcı deneyimi tasarım süreçlerine “engelli kullanıcı persona’ları”nın da eklemlenmesi gerekiyor. Şu an için hedef kitleniz içinde engelli bireyler olmayabilir ama bu, yarın olmayacağı anlamına gelmiyor. Empati ve farkındalığın artması için eğitim şart gözüküyor.

İğneyi biraz da kendimize batıralım: Üniversitelerdeki erişilebilirliği konu eden derslerin genel müfredat içindeki oranı yüzde 3’ün altında. Konu hakkında uzman profesyonellere çok ihtiyaç var. Bir araştırma, 1 erişilebilirlik uzmanının karşısında 1000 potansiyel iş pozisyonunun var olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda, yaşam boyu eğitim pratiklerini harekete geçirmek, konuyla ilgili uzman personelin lisans ve lisansüstü seviyelerde eğitimine yatırım yapmak ve kurum içi düzenli eğitimleri sürdürmek etkili çözümler olarak öne çıkıyor. Engelli topluluğunu tüm çeşitliliğiyle kucaklayacak adımları atmak, dijital platformlarımız üzerinde sadece bu topluluğun değil, herkesin nitelikli bir kullanıcı deneyimine erişmesini sağlayabilir.

Devam edeceğiz.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.