MediaCat

Üç cisim problemi ve biz

Türkiye’yi birbirinden farklı yaşam tarzı kümelerine bölebilir, büyüklüklerine ve aralarındaki geçişliliğe bakarak ülkede pek bir şeyin değişmediğini söyleyebilirsiniz. Ama bence çok yanılırsınız. Çünkü değişimi getiren kümeler arasındaki geçişkenlik değil, bu kümelerin birbirleriyle bağlantısı.

Yakın dönemde üzerinde çok konuşulan bir bilimkurgu dizisi 3 Cisim Problemi. Son 10 yılın önemli bilimkurgu serilerinden birinin uyarlaması aslında. Seriye ismini veren ise gerçek bir fizik problemi. Dizi sayesinde problem de popüler bir tartışma konusu oldu. Hikâyedeki Trisolaris üç Güneşli sisteminde birbirine yakın büyüklükteki Güneşlerin kütle çekim yasası çerçevesinde birbirlerine etkileri, hareketlerinin uzun vadeli hesaplanmasını imkânsız hale getiriyor, bu sebeple de bu sistemdeki uygarlık mevsimleri öngörülemez bir dünyada yaşamak zorunda kalıyor.

Cemalettin Taşcı, seçimleri değerlendirdiği yayınında yıllar önce Ankara Fen mezunlarının forumunda, eğitimli binlerce insanı elimizdeki matematiğin üç cisim problemini çözemediği konusunda ikna etmekte çok zorlandığını anlatıyor. Newton’cu bir anlam dünyasından bakarak kaotik sistemlerin ürettiği öngörülemezliği anlamlandırmakta zorlanıyoruz.

Beklenmedik bir denklem

Türkiye’yi birbirinden farklı 3-5-7 ve daha fazla yaşam tarzı kümesine bölebilirsiniz. Bu kümeleri ayrı ayrı analiz ederek daha iyi tanıyabilirsiniz. Bu kümelerin büyüklüklerine ve kümeler arasındaki geçişliliğe bakarak ülkede herkesin yerinde saydığını ve pek bir şeyin değişmediğini de söyleyebilirsiniz. Ama bence çok yanılırsınız. Çünkü değişimi getiren kümeler arasındaki geçişkenlik değil, bu kümelerin birbirleriyle bağlantısı. Aynı üç cisim probleminde olduğu gibi hiç beklemediğiniz, parçaları analiz ederek çözemeyeceğiniz bir denklem.

Tekrar ve tekrar bahsetmekte fayda var. Daha önce Brand Week Istanbul’a da konuk olan Prof. Dr. Türker Kılıç zihni anlamak için nöronları anlamaya çalıştıklarını, sonra asıl modellemeleri gerekenin nöronlardan ziyade onların birbiriyle oluşturduğu bağlantısallık ağı olduğunu söylüyor. İnsan zihni gibi toplumlar da bilgi işleyen sistemler ve tüm bilgi işleyen sistemler gibi bir zekâ üretiyorlar. Bu zekâ organizmadan bağımsız, parçaları üzerinden de analiz edilemez. Beynin ürettiği zekâ zihin, toplumların ürettiği zekâ ise kültür; “swarm intelligence” diyorlar, sürü zekâsı diye çevirmek doğru gelmiyor, kolektif zekâ demek daha doğru sanırım.

“Toplum bizden akıllıdır”

Bireyleri inceleyerek içinde bulundukları segmentleri, yaşam tarzı kümelerini tam anlayamayacağımız gibi, bu kümelere bakarak toplumu da tam anlayamayız. Kümelerin birbirleriyle etkileşimi, bu etkileşimi kolaylaştıran veya zorlaştıran aracılar, katalizörler, toplumun karşısına çıkarılan seçim mimarileri… Toplumun devinimini üç cisim problemindeki gibi hesaplanması zor ve heyecan verici hale getiriyor. İstediğimiz sonuçları göremediğimizde hor gördüğümüz bu kolektif zekâyı bugünlerde anlamaya, yorumlamaya çalışırsak, toplumun hak ettiği bu üst yapısal organizasyonları yapabiliriz gibi geliyor.

Orgel’in ünlü kuralı “Evrim sizden akıllıdır”dan ilhamla toplum üzerine akıl yürüten kendim dahil herkese hatırlatmak istiyorum: “Toplum bizden akıllıdır.”

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.