MediaCat

“Kendi aşklarımın seyyahıyım”

Yayın hayatına YouTube’da yeniden başlayan Kısmetse Olur, kısa içerikler çağında her biri yaklaşık üç saat süren bölümleriyle her gün milyonlarca kişi tarafından izleniyor. Programın gördüğü ilgiyi ve aşkın izleyici üzerindeki gücünü Öykü Serter’le mercek altına alıyoruz.

“Kendi aşklarımın seyyahıyım”

Öykü Serter’le insanlığın aşkı gözleme tutkusunu ve “sadece kadın-erkek arasındaki duygusal ilişkilerin değil, arkadaşlık, dostluk gibi insana dair tüm ilişkilerin gözlenip yorumlanabildiği bir reality show” olarak tanımladığı Kısmetse Olur’un başarısının perde arkasını ele alıyoruz.

Edebiyattan sinemaya, müzikten resme, aşk, tüm zamanların en çok rağbet gören temalarından biri. İnsanlık olarak aşkı “gözlemeye” duyduğumuz bu zamansız tutkuyu neye bağlıyorsunuz?

Aşkın tek tanımı yok; neredeyse aşkı yaşayanlar kadar tanımı var ve herkes için o tanım biricik. Aşk denilince ilk aklımıza gelen tutkulu aşk dışında sayılabilecek sonsuz aşk çeşidi de var aslında… Evladına, aileye, güce, paraya, iktidara ve elbette Tanrı’ya duyulan ilahi aşk gibi… Ben de zamanla ve tecrübeyle kendimce çeşitlendirdiğim aşklarımın seyyahıyım. Önceliklerim olan ailem ve patili evlatlarıma sonsuz âşığım mesela…

Kendini bir diğerinde tamamlama umudu ve hevesi peşinde, tutkuyla yoğrulan ötekine duyulan aşka, gerçeklik kaygılarım nedeniyle mesafeliyim diyebilirim. Bu bencesi tabii, yoksa sanatın, estetiğin, duyuların temelini oluşturan bu ruhsal sarsıntıyı seve seve yaşayan ve bunu devamlı kılabilen herkese, eski bir iflah olmaz romantik olarak ancak gıpta edebilirim. Yani ben pes ettim çünkü aşk kaybetmeyi baştan kabullenmek biraz da. Üstelik sadece âşığını değil en kötüsü kendini de kaybediyor insan… Neyse, yine de büyük konuşmamak lazım, biliyorum ki apansız gelip çarpabilir de…

Aşk hikâyelerinde bizi çeken nedir?

Yaşadıklarımızın gerçek olduğuna ve mutlu sona varacağına inanmak ve ikna olmak istiyoruz. Duygularımızın yoğunluğundan ürküyor ve onları tanımlamak istiyoruz. Kaybetme korkumuzu yenmek, varlığımızı hissetmek, ait olmak ve “sonsuza dek mutlu yaşadılar” masalının mümkün olduğu her yolu, öneriyi, örneği, aklı, fikri, desteği bilmek ve bulmak istiyor ve böylesi duygulanımlarla izlediğimiz her şeyde kendimizi arıyoruz. Reality show’lar tam da bu ihtiyacı karşılıyor ve en filtresiz gözlemleme deneyimini sunuyor izleyiciye.

Sosyal medya ile ekran ilişkisinin organik bir bağ kurması, birinin diğerinin tamamlayıcı unsuru olması, izlenen içeriğin yanı sıra izleyen herkesin fikrinin de görünür olması bağımlılığı ve hazzı da ortaya çıkardı. Kısmetse Olur bu açıdan içeride ve dışarıda izleyiciye her anlamda sonsuz seyir zevki ve tatmin sunan bir deneyim sağladı.

Pek çok kavram gibi aşk da zamanın ruhundan bağımsız tanımlanamaz olsa gerek. Aşk dediğimiz duygudurumuna kafamızda atadığımız karşılık, yaşadığımız dönemin normallerine göre değişiyor mu sizce de?

Katılıyorum, zamanın ruhu illaki aşkı da dönüştürüyor. İnsan kendi ömrü süresince bile zamandan bağımsız âşık olamıyor; ne ki, insanlık tarihi bu bağımlılıktan azade olsun. “Aşk… arzunun cehaletini barındıran bir tutkudur.” Lacan’a göre aşkın kimyasını anlatan bu tanım zamansız bir tanım olabilir sanki… Cehalet, gözü karalık ve cesaret, aşka düşüren tutkunun eseri… Aşka düşmek, aşkından ölmek, aşkından yanmak, kara sevda… İyi güzel de, arzu tükenince hoş geldi aşkın ızdırabı… Olgun insan ilk görüşte âşık olmaz diyor Alain de Botton, bu ıstırabı aklı başında kim yaşamak ister Allah aşkına?

Şiirler, şarkılar, mektuplar, filmler, romanlar, tüm bunlarda konu edilen o “büyülü aşk” artık sadece tatlı bir nostalji. Onları da güncelleyip yeniden ve yeniden üreterek tüketiyoruz. Çağımızda normal olan sadece tüketmek; her şeyi ve hatta birbirimizi…Durup hissedecek vakit yok; sosyal medya aracılığıyla erişim ve iletişim belki daha kolay ama hayal kuracak, yarınları sevdiğinle beraber planlayacak bir gerçeklik de yok, duyguları dolu dolu yaşayacak derinlik de… Kendisini zor geçindiren, ertesi gününün bile garantisi olmayan bir genç aşkı ne yapsın? İmkânı olmayanın, hayal bile kuramayanın cesareti de olamıyor haliyle… Ne yazık ki, bu zamanda aşk bile statü peşindeyse, zamanın prangasından nasıl kurtulalım?

Kısmetse Olur her gün milyonlarca kişi tarafından izleniyor. Programın mazhar olduğu bu büyük ilginin kaynağında ne yatıyor?

Kısmetse Olur’un YouTube’da yayınlanan bu yeni sezonu yayıncılık anlamında yine bir ilk aslında. Büyük prodüksiyonlu işlerin yeni medyada yer alması, mevcut ana akım medyanın temelini daha da sarsacak diye düşünüyorum. Üretimin çeşitliliği ve bağımsızlığı adına takdir edilmesi gereken bir erişime ulaştık. İzleyicimiz elbette Kısmetse Olur markasını oluşturan bir temelin üzerinde inşa edilmiş, tanıdığı bir programı kucakladı. Bu anlamda bu markaya en başından beri emeği geçen herkesin katkısı var mazhar olduğumuz bu ilgide; hepsine sonsuz teşekkürler.

Kısmetse Olur bir izdivaç programı değil, sadece kadın-erkek arasındaki duygusal ilişkilerin değil, arkadaşlık, dostluk gibi insana dair tüm ilişkilerin gözlenip yorumlanabildiği bir reality show… Programın cazibesinin ise herkesin bildiği, hakkında rahatlıkla konuşup fikir yürütebileceği “aşk” ve “insan ilişkileri” konularını bir nevi sosyal deney yaklaşımıyla işlemesi olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle seyirci kendi yaşamından bir kesit gibi görüp, favori yarışmacılarıyla özdeşleşebiliyor. Bizim hedefimiz de, hem aşk hem de insan ilişkileri meselelerini onlar üzerinden yorumlamak, doğru bildiğimiz yanlışları izleyicimizle birlikte bulup hep birlikte düzeltebilmek.

YouTube’da hayatına devam eden programın adı RTÜK ve sansür kelimeleriyle birlikte anılıyor. Bu iddialardaki gerçeklik payı nedir?

İlk özel televizyonların temeli atılırken bu başlangıçta imzası olan, bilinen ve çok izlenen hemen her reality show’un hayata geçirilmesine önayak olan bir yapım şirketi Production House. 20 yılı aşkın bir bağımız var Haluk Şirin ve Caner Erdem’le. Dostlarınızla çalışmak güven veren bir his ve bu anlamda çok da tecrübeli bir ekibiz. Yeni sezonda yeniden birlikte çalışabildiğimiz için de çok mutluyum. Aynı şekilde, dünyadaki en iyi ilk beş monetization şirketinden biri olan yayıncı kuruluşumuz Merzigo ile çalışmaktan da… Bu ölçekte bir işe imza atarken sorgusuz bir güvenle teslim olabilmek işin büyüsünün hammaddesi aslında… Biliyorum ki mutlaka en iyisi için gayret sarf edilecek. Bu emeği ekrana taşıyan yüz olarak, her cümlemi kurarken emek veren yüzlerce kişinin gücünü hissetmek benim için sonsuz bir özgüven kaynağı ve bu sorumluluğu taşımayı seviyorum.

Öncelikle altını çizerek söyleyebiliriz ki, biz kendi güçlü otosansürümüzle zaten RTÜK kurallarına aykırı hiçbir davranışa izin vermiyoruz; hatta bu konuda televizyonlardan çok daha hassas olduğumuzu düşünüyorum. Yarışmamızın da bu hassasiyeti destekleyen, formata özenle işlenmiş direkt diskalifiye sebebi olan üç ana kuralı var. Bunlardan ilki; yarışmacılar hem evin içinde hem de özel hayatlarında Türk örf, adet ve aile yapısına aykırı davranamaz. İkincisi, kadın ve erkek yarışmacılar asla stüdyo dışında görüşemez, tespiti direkt diskalifiye nedenidir. Üçüncü ve son kural da, yarışmacılar birbirlerine hakaret edemez, kötü söz söyleyemez ve asla fiziksel şiddet uygulayamaz. Bunlar da derecesine göre ya direkt kırmızı ya da sarı kart sebebidir.

Zannedersem, yayın mecramız YouTube olunca herkes hemen kuralsız bir program hayal ediyor fakat yayın mecramız gereği RTÜK’e tabi olmasak da yayıncılık etiği gereği zaten RTÜK kurallarına bağlıyız.

Kısmetse Olur yerli bir format ve başarısını farklı ülkelerde de sürdürüyor. Bugün kaç ülkede yayınlanıyor, programa en çok rağbet gösteren ülkeler hangileri ve içerik farklı coğrafyalara göre nasıl farklılaşıyor?

Bugüne kadar 10 Latin Amerika ülkesi, Yunanistan, Romanya ve Polonya’da yayınlandı. Yakında Arap versiyonu için de hazırlanıyoruz. Programın teması aşk ve insan ilişkileri olduğu için hemen hemen yayınlandığımız tüm ülkelerde Türkiye ile aynı başarıyı yakaladık ama bildiğim kadarıyla rekor Romanya’da… Program yaklaşık dört yıldır bir bölüm bile ara vermeden hâlâ yayında… Latinler de programımızı çok sevdi ve geçen sezon Latin Amerika Produ’dan da ödül almayı başardık.

Formatımız aslında her ülke için kurallarıyla temelinde aynı ancak yarışmacı kültürleri değişip, kendi ülkelerinin toplumsal normlarına göre çekildiği için her ülkede farklı yayın dinamikleri çıkıyor elbette.

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.