MediaCat

Metaverse arsasına imar izni beklerken düşünülecekler

“Ya çok erkeniz ya da çok geç kalıyoruz. Ya çok aceleciyiz ya çok pasif. Ya çok ilerideyiz ya erişemeyecek denli uzakta.”

Metaverse arsasına imar izni beklerken düşünülecekler

Lev Tolstoy iyi bir hikâyenin harcını “Ya bir insan yolculuğa çıkar ya da şehre yeni birisi gelir” şeklinde tanımlar. Okumakta olduğunuz tarzdaki “dönem özetleri” de benzer bir doğaya sahiptir. Ya umutlanmak ya da aksine umutları ertelemek için yazılır.

Bu yazı hangi sonuca hizmet edecek bilemiyorum. Yine de MediaCat okur kümesini düşündüğümde 2022’nin hiçbir alanda kolay geçmeyeceğinden neredeyse eminim.

Pandemi öncesi vs. pandemi sonrası

Daha kolay ilerleme adına yakın geçmişi “Pandemi Öncesi” (P.Ö.) ve “Pandemi Sonrası” (P.S.) şeklinde ikiye ayıralım. Önce ekonomik göstergelerin nispeten kararlı olduğu, öngörülebilir, hayal kurulabilir, hedef konulabilir çeyreklerle bezeli P.Ö. dönemi hatırlamaya çalışalım.

Marka ve pazarlama adına atılan küçük ancak cesur hatta ezberbozan adımlar en umulmadık alanlarda dahi kendini göstermeye başlamıştı. Maliyet düşürme adına ürünleri bölge deposundan kamyona yüklediği paletlerle satma noktasına gelen indirim market zincirleri bile kabuğundan sıyrılmak adına mağaza ve ürünlerini yenilemeye koyulmuştu.

Dijital mecralar yarattığı vakumla reklam ve pazarlama bütçelerindeki paylarını artırmaya davam etmekle birlikte reklamveren sayısı artıyor, sektörel yelpaze genişliyordu. Dijitalleşme çabaları sebebiyle fikri ile zikri arasındaki ahengi tutturmakta bocalayan şirketler langırt masalı, PlayStation’lı, sessiz odalı, rengârenk duvarlı afili ofisler kurmaya devam ediyordu.

P.S. döneminde o ofislerin pek çoğu ya boşaldı ya da küçüldü. Dönüşümlü/hibrit gibi kavramlarla denenen yeni düzenlerde dahi “maske, mesafe ve hijyen” tarzı öncelikler diğer pek çok şeyin önüne geçti.

Biraz küresel, çokça da ulusal etkenler yüzünden altüst olan ekonomi, zar zor inşa edilmiş “çalışan memnuniyeti” endekslerini sonbahar yaprağı gibi önüne katıp savurdu. Şaşırtıcı bir hızla uyum sağlanan uzaktan çalışma düzeni beraberinde şirket kültürü, çalışan sadakati, liderlik ve motivasyon gibi uğruna nice zaman, zihin ve bütçe harcanan değerleri “P.Ö. şımarıklıkları” kapsamına soktu. Oysa hepsi çok zor edinilmiş haklardı.

Şirketin bilgisayar ekranının köşesindeki bir logoya indirgenmesi, mesai arkadaşının bel üstü bir kadrajla sadece Zoom’da var olabilen bir türe dönüşmesi beklenenin aksine kimsenin işini kolaylaştırmadı. Her an her yerden çalışabilme ayrıcalığı kısa sürede her yeri ofise, günün her ânını mesai saatine dönüştürdü.

Aynı gerekçeler uzaktan birkaç farklı şirkette çalışma ihtimalini gerçeğe çevirdi. Kimileri bu kapsama giren pek çok meslek erbabının yakın gelecekte hiçbir şirkette tam zamanlı çalışmak istemeyeceğini söylüyor. Bu dev prekaryen kitlenin yaşayacağı ve yaşatacağı sorunların bu yıl dahi gündeme geleceğini düşünüyorum.

‘Ya çok erkeniz ya çok geç’

Çalışan havuzunun Türkiye’ye bakan yüzü problemi daha da büyütüyor. A musluğundan TL bazında akan su neredeyse boş olan havuzu 30 günde dolduruyorken; dolar, euro ve enflasyon muslukları 15 günde boşaltmakta. Bu sebeple uzaktan çalışma fırsatını döviz bazında maaş alabilecek kadar uzaklara çalışabilmek için kullanmak isteyen haklı bir kitle var.

Yaratıcı meslek ve sektörlerin can suyu olan, yetişmesi hayli zahmetli ve maliyetli bu kısıtlı işgücünün daha lise çağında yurtdışına kapak atmanın derdine düşmeye başlamasından söz etmiyorum bile.

Aynı ekonomik koşulların tüketici tarafında oluşturduğu koşullar sebebiyle marka yönetimi denen meselenin bütçe kısma, maliyet düşürme, personel azaltma, fiyat indirme, ambalaj küçültme, personel zammı erteleme girdabına yeniden yuvarlanma riski de az değil.

Neyse ki “metaverse” geliyor. 2B’den imara açılacak sanal arazimizde, bütün hayallerimize sadece 15 tık uzakta, yepyeni umutlar yeşerecek. NFT olarak elbette.

Durum Sosyolog Ulus Baker’in Fransız Filozof Gilles Deleuze’den aktardığı parçayı anımsatıyor: “Neden her aşk, her yaşantı, her olay bizi yaralıyor; paramparça ediyor? Hiçbir zaman olaya eşitlenemiyoruz, Ya çok erkeniz ya da çok geç kalıyoruz. Ya çok aceleciyiz ya çok pasif. Ya çok ilerideyiz ya erişemeyecek denli uzakta.”

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.