MediaCat

Oscar’lık tokadın anatomisi

94. Akademi Ödülleri’nde yaşanan ve Oscar tarihinin unutulmazları arasına giren Will Smith & Chris Rock vakasının gerçeklik ve meşruiyet bağlamında analizi için söz, Rafineri Strateji Direktörü Can Çalışkan’da.

Oscar’lık tokadın anatomisi

Yalnızca bu yılın değil tüm zamanların Oscar olayları arasında eşsiz bir yere oturan Will Smith & Chris Rock vakasıyla ilgili en çok tartışılan meselelerden biri de yaşananların kurgu olup olmadığıydı. “Yıllardır reality şovlardan sosyal medya influencer’larına kadar gerçekliğin kurgulandığı birçok formatı yakından takip ediyoruz. Kurgulanmış gerçekliklerle eğlenmek medya tüketimimizin önemli bir parçası” diyor Rafineri Strateji Direktörü Can Çalışkan. Hikâyenin altmetnini Çalışkan ile birlikte keşfe çıkıyoruz.

Oscar’lık tokadın anatomisi

Bu yıl Oscar’lardan çok, ödül töreni esnasında yaşanan bir olay konuşuluyor. Peki dün ne oldu? Gecenin sunucusu komedyen Chris Rock’a, karısı hakkında yaptığı bir espri sonrası canlı yayında tokat atan Will Smith herkese unutulmaz bir gece yaşattı. Ekranlarda nadir rastlanan türden bir olay olduğu için de sosyal medya alev aldı. Olayın sıradışılığı bir kesim insanı “kurgu mu acaba?” şüphesine düşürürken, birçoğumuz için Will Smith’in bu hareketi “Amerikan eğlence dünyasının” son derece gerçek bir performansı gibiydi.

Adını koyalım: Bu bir PR kabusu

94’üncüsü düzenlenen Oscar Ödülleri Amerikan film sektörünün en prestijli tescili olarak pazarlanan köklü bir organizasyon. Her yıl adayları, kazananları ve kaybedenleriyle konuşulan ve tüm dünyanın merakla beklediği kültürel bir an. Bunun önüne geçecek her türlü olay Oscar Ödülleri’nin imajı için sorun teşkil ediyor. Bu yıl neredeyse kimse en iyi filmi kazanan CODA’yı, The Power of The Dog’un yönetmeni Jane Campion’u veya Dune’un aldığı ödülleri konuşmuyor. Will Smith’in tokadı ve sonrasındaki en iyi aktör ödülünde yaptığı “özür dilerim ama…” konuşması tüm gecenin üzerine çökmüş bir kara bulut gibi duruyor.

Descartes görse bizimle gurur duyardı

Yıllardır reality şovlardan sosyal medya influencer’larına kadar gerçekliğin kurgulandığı birçok formatı yakından takip ediyoruz. Kurgulanmış gerçekliklerle eğlenmek medya tüketimimizin önemli bir parçası. Hatta bir seviyede bununla ilgili bir derdimiz bile kalmamaya başladı. Yaratılan “konuşma değeri” eğlencenin bir parçası gibi geliyor artık. Bu bağlamda da eğlenceli bir ödül töreni hayaliyle yola çıkan Oscar’ların böylesine bir “konuşma değeri” yaratmasını olanaklar dahilinde bulabiliyoruz. Biraz aşırıya kaçmış ama muhtemel. Sonuçta yıllar önce o zamanın sunucusu Ellen DeGeneres dünyaca ünlü arkadaşlarıyla beraber, daha sonra “Oscar Selfie’si” olarak anılacak, bir kültürel an yaratabilmişti. O da sıradışı bir olaydı ve oldukça spontan duruyordu. Ta ki öyle olmadığını anlayana kadar. Bu sebepten bu olaya Descartes’ın bile gözlerini yaşartacak bir şüphecilikle yaklaşmamız çok da saçma değil.

Gerçek, detaylarda gizli

Sabah kalktığım andan itibaren bir süre #WillSmith başlığının içinden çıkamadım. Olayın her türlü görüntüsünü izledim. Özellikle yurtdışındaki anaakım medyanın yazdıklarını okudum. Geneli olayın gerçekliği konusunda ikna olmuş durumda. Will Smith’in espriye nezaketen gülerken eşinin yüzünün düştüğünü fark etmesi, Amerika’daki yayının tokattan sonra kesilmesi, Chris Rock’ın toparlamak için konuşurken prodüksiyon ekibiyle göz göze gelmesi, salonda esen soğuk rüzgâr, Will Smith’in savunma içeren konuşması… Sonradan bakıldığında spontan duran bu olayın, planlı bir spontanlık olmadığına büyük bir çoğunluk ikna olmuş durumda.

Kötüleri dövebilir miyiz?

Düşündüğümüzde, yaşanan olay “Amerikan eğlence dünyasının” doğurduğu ahlakın bir ürünü gibi. Bir süredir tartışılan süper kahraman kültürünü düşünelim. Elinde süper güçleri olan bir karakterin, Örümcek Adam veya Batman misal, adalet güçlerine teslim etmeden önce kötüleri bir güzel dövüp izleyenin vicdanını rahatlatması gibi bir şeyden bahsediyorum.

Bir komedyenin medikal bir kondisyondan ötürü saçları dökülmekte olan eşini tiye alması Will Smith için motivasyon oluşturuyor. O da sözlü cevap vermenin yetmeyeceğini düşündüğü için kendi tabiriyle “Tıpkı King Richard gibi” ailesini saldırgan bir tavırla koruyan birine dönüşüyor ve tıpkı süper kahraman filmlerindeki gibi bir kesimin vicdanını rahatlatıp desteğini alıyor.

Tüm bunların ahlaki ikilemini düşününce de yıllar önce aklıma takılan o soruya geliyorum: Spider-man’in meşruiyetini sorgulayan bıyıklı medya patronuna neden kasten düşman ediliyoruz? Nihayetinde Will Smith olayının sorgulanması gereken en önemli yanı yaptığı hareketin meşruiyeti. Yaptığı hareketin adli suç olarak tanımlanması bir yana ortaya koyduğu toksik maskülenlik ve çocuklara kötü örnek olması olayın daha da vahim olan tarafları.

“İşimiz ses getirsin”

Sağlıklı ses getirmenin böyle olmadığı konusunda benimle hemfikir olmayan yoktur herhalde. Büyük hareketler, büyük jestler, büyük laflar varsa büyük gaflar yapma riski de artıyor. Herkesin peşinde olduğu ses getiren işler hem cesaret hem de akıl istiyor. Sadece cesaretle gelen cürret hiç kimseye yaramıyor.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.