MediaCat

Kendini sevme bilimi

Herhangi bir sevgi türü gerçekten bilimsel olabilir mi? Evet, kesinlikle olabilir. Pozitif psikoloji, insan karakter özelliklerini ve erdemlerini bilimsel bir şekilde inceleyen bir çalışma alanı. Aynı zamanda “mutluluk bilimi” olarak da biliniyor.

Kendini sevmenin zihinsel sağlık, stresin azaltılması ve genel yaşam memnuniyeti üzerinde derin etkileri olduğu bilimsel olarak ispatlanmış durumda. Biz de kendini sevme bilimini, psikolojik ve fizyolojik mekanizmalarını, bu bilimsel bulguların marka kampanyalarında nasıl yansıtıldığını ve bu prensiplerin gerçek hayatta nasıl uygulanabileceğini irdeleyelim.

Nörobilim ve kendini sevmek

“Beynimizin Parmak İzleri” (How Emotions Are Made) kitabının yazarı Lisa Feldman Barrett gibi önde gelen bilim insanları tarafından yürütülen nörobilim araştırmaları, kendini sevmenin serotonin ve dopamin gibi iyi hissettiren nörotransmitterlerin salımını tetiklediğini göstermiştir. Bu nörotransmitterler, ruh halini düzeltme, stresi azaltma ve genel olarak iyi olma halini teşvik etmede önemli bir rol oynar.

Headspace ve Calm gibi meditasyon uygulamaları, mindfulness egzersizlerinin zihinsel olarak iyi olma haline olumlu etkilerini vurgulayarak, daha sağlıklı bir zihin ve ruh haline sahip olmak isteyen kullanıcılarla iletişim bağlantıları kurar.

Hormonal uyum

Hormon üretimi ve düzenlemesiyle ilgili olan endokrin sistemi, duygusal durumunuzdan derinden etkilenir. Robert Sapolsky’nin “Zebralar Neden Ülser Olmaz?” (Why Zebras Don’t Get Ulcers) kitabında paylaştığı araştırmalar, kendini sevmenin kortizol gibi stres hormonlarında azalmaya yol açabileceğini gösteriyor.

Bugün kimi sağlıklı yaşam ve beslenme markaları ürün veya hizmetlerinin stres azaltıcı faydalarını vurguluyorlar. Örneğin çay markası Pukka, medya platformu Thrive Global ve sağlıklı yaşam teknolojileri sunan FitBit ürünlerinin rahatlama, stres azaltma, hormon dengeleme ve uykunun önemine destek veren özelliklerini iletişim kampanyalarında ön plana çıkarıyor.

Psikolojik dayanıklılık

Kendini sevmek, psikolojik dayanıklılıkla ve zorluklar karşısında hızla toparlanma becerisi ile doğrudan ilişkili. Kendine olan sevgiyi benimsemek, bireylerin sağlam bir özsaygı ve özgüven temeli oluşturmalarına yardımcı olur. Pozitif psikolojinin kurucusu ve babası olarak bilinen ve benim de bu bilimi kendisinden öğrenme şansı yakaladığım Dr. Martin Seligman’ın araştırmalarına ve “Learned Optimism” (Öğrenilmiş İyimserlik) kitabında belirttiğine göre, kendine karşı yüksek derecede sevgi ve saygısı olan bireyler, yaşamlarındaki iniş ve çıkışları daha iyi yönetebiliyor ve sorunlarla başa çıkabiliyor.

Bu konuda önde gelen markalardan biri Dove. Markanın temel değerleri olan “Kendine Sevgi, Özgüven ve Otantik Güzellik” konuları 2004 yılında başlayan “Gerçek Güzellik” (Real Beauty) kampanyası ile hayata geçirilmişti. Bu kampanya 20 yıl sonra bile güçlü bir etkileşim sağlamaya devam ediyor.

Gelişmiş ve güçlü sosyal bağlar

Kendine olan sevginin bencil ve egoist olduğu yanlış bir algı. Kendine olan sevgi, kendini üstün görmek değildir. Kendini sevebilmek sosyal farkındalık yaratır, başkalarına karşı fedakârlık ve özveri sağlar. Değerli hocam Dr. Tal Ben-Shahar’ın da belirttiği gibi, “Sağlıklı ve tatmin edici ilişkiler kurmanın temeli, kişinin kendisi ile olan sağlıklı ilişkisindedir.”

Genelde özgünlüğü ve kendini keşfetmeyi teşvik eden markalar, bireyin kendisi ile pozitif bir ilişki kurmasının sosyal bağlantıları geliştirdiği fikrini kampanyalarında kullanıyorlar. Örneğin Nike ve NTC (Nike Training Club), kampanyalarında bireysel ve takım olarak en üst düzeyde performans göstermeyi vurguluyor ve tüketicilerini motive ediyor.

Zihin ve beden bağlantısı

Kendine olan sevginin temel öğelerinden biri de zihin ve bedenin birbiriyle olan bağlantısıdır. Zihin-beden biliminin öncülerinden “The Relaxation Response” kitabının yazarı Dr. Herbert Benson, meditasyon ve derin nefes egzersizleri gibi kendini sevmeyi teşvik eden teknikleri incelemiş, bu tekniklerin iltihabı ve şişkinliği azaltma, kan basıncını düşürme ve kardiyovasküler sağlığı artırma konularında olumlu etkilerini anlatmıştır.

1998’te kurulan Lululemon, bu konuda önde gelen markalardan biri olarak kişisel gelişimi; bireysel güçlenme, dirençli ve otantik olma konularında motivasyon veren sloganları ile fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlıklı ve aktif yaşamı teşvik ediyor.

Bilim dünyasında “kendini sevme” kavramının önemi kanıtlandıkça, birçok marka da ürünlerini “self-love” ile ilişkilendirmeye başlıyor. Biz de yazıyı Shakespeare’in Kral V. Henry oyununda ustaca ifade ettiği sözleriyle bitirelim: “Self-love, my liege, is not so vile a sin, as self-neglecting.” (Efendim, kendini sevmek, kendini ihmal etmekten daha kötü bir günah değildir.)

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.