MediaCat

Kaotik zamanlarda başarılı olma sanatı

Dünya dün ne kadar kaotikse bugün de o kadar kaotik. Gelecek, beş yıl önce ne kadar öngörülemez ise bugün de o kadar öngörülemez. Yıkılan bizim kontrol illüzyonumuz ve iyimserlik eğilimimiz.

Kaotik zamanlarda başarılı olma sanatı

Tarihin akışının hızlandığı, geleceği görmenin, orta vadeli tahminlerde, planlamalarda bulunmamın zorlaştığı kaotik zamanlardan geçiyoruz. Öngörülebilir bir geleceğe, kontrol edilebilir bir geleceğe inancımız son dönemde epey azaldı. 2019 yılından bugüne bir bakın, kişisel veya iş hayatınızdaki öngörülerinizde epey sapmalar vardır muhtemelen. Ne pandemiyi hayal ettik ne de yıllardır yüzde 10’larda giden enflasyonun bir sene içinde hesaplanamaz hâle geleceğini… Yarın da kendimizi bir savaşın içinde bulmamız işten bile değil. Ne yapmalı? Bu kaotik zamanlarda iş ve kişisel hayatımızı doğru yönetmek için nasıl bir pusula edinmeli?

Tutmayan bir gelecek tasviri

Öncelikle içinizi şöyle rahatlatayım, Dünya dün ne kadar kaotikse bugün de o kadar kaotik. Gelecek, beş yıl önce ne kadar öngörülemez ise bugün de o kadar öngörülemez. Yıkılan bizim kontrol illüzyonumuz ve iyimserlik eğilimimiz. Evrimsel açıdan baktığımızda sağkalımımıza büyük faydası olan bu iki bilişsel hata bugün gökyüzünü pembeye boyamakta zorlanıyor sadece. Doğası itibarıyla kompleks bir evrende yaşıyoruz ve bu kaotik dünyada yol almak için modern dönemden kalan yöntemlerimizi güncellemekte fayda var.

Ben küçükken internet yoktu ama çok güzel ansiklopedilerimiz vardı. Çok sevdiğim tematik ansiklopedilerden birinde geleceğin nasıl olacağı tasvir ediliyordu. Artık yemek yapmakla uğraşmayacak hapla beslenecektik; evlerdeki konsollar sayesinde doğrudan demokrasiye geçecek, yozlaşmış siyasi sistemi alaşağı edecektik ve en güzeli hava üzerinde mutlak kontrolümüz olacaktı. Geleceğe Dönüş filmindeki gibi yağmurun ne zaman başlayıp ne zaman biteceğini yönetebilecektik.

Ama öyle olmadı. Konuyla ilgisi olanlar kaos teorisinin çıkışının meteoroloji bilimi olduğunu hatırlayacaktır. Birçok büyük buluş ve keşif gibi o da arandığı yerde değil dolaylı olarak keşfedilmiştir. Amerika kıtası, barut, penisilin, plastik, Viagra… dolaylı yoldan keşfedildiler.

Ne yapmalı?

Saygıdeğer ekonomist John Kay “Dolaylı Yol” adlı kitabında kompleks sistemler içerisinde hedefe ulaşmanın yolunun paradoksal bir şekilde hedefe direkt değil dolaylı yoldan ulaşmak olduğunu etraflıca anlatır. Öncelikle karmaşık bir evrende her şeyi planlayamazsınız, kontrol edemezsiniz. Daha da önemlisi bu kontrol edebilme çabası sizi kırılgan yapar ve sonunuzu getirebilir. Borges’in çok sevdiğim “Bilimin Kusursuzluğu Üzerine” adlı hikâyesinde çok güçlü bir imparatorluğun, gücünün simgesi olarak, ülkenin birebir ölçekte bir haritasını yapmaya çalışması anlatılır. Bu çaba imparatorluğun çöküşüyle sona erer. “Batı çöllerinde haritanın yırtılmış parçaları bugün bile bir hayvana ya da bir dilenciye barınak olabiliyor; coğrafya biliminden tüm ulusa kalan yalnızca budur”.

İkinci olarak varmak istediğiniz nokta çoğunlukla sizi doğru eylemlere yönlendirmez. Kârlılık hedefi sizi kârlılığa, mutluluk hedefi sizi mutluluğa götürmekten uzaktır. Sonuçlar ile hedefler arasında zannettiğimiz direkt ilişki maalesef yok. Oradaki dolaylı ilişkiyi de siz keşfetmek durumundasınız.

Peki ne yapmalı? Planlamayı, geleceği öngörmeyi boşverip gelişine mi yaşayalım, çalışalım? Hayır. General Eisenhower’ın ünlü sözündeki gibi “Planlama hayatidir ama planlar yararsızdır”. Büyük master planlar yerine küçük denemelerle bıkmadan ufak değişikliklerle deneyerek ilerlemek, sonuçlara göre düzenli strateji güncellemeleri yapmak bu dönemde hayati.

Zor zamanlar

İşte bu noktada önemli bir uyarı yapmak gerekiyor. Küçük A-B testleriyle daha iyiyi bulmak ve onu iyileştirerek, onun varyasyonlarını yaratarak daha iyiye ulaşabilmek güzel. Ama sıkça atlanan bir unsur var. Daha iyiyi bulmak için arada bir kaybeden taraftan ilerlemek daha doğru! Şöyle örneklendirmeye çalışayım: Dünyadaki en yüksek noktaya ulaşmaya çalışırken hep daha yukarıya gitmeye çalışan bir algoritma kurgularsanız Everest’e varamazsınız. Orta ölçekli bir dağda tıkanıp kalırsınız. Dolayısıyla ilerlemenin yolu maksimum verimlilik ve optimizasyona odaklanmış günümüzde bazen daha az tercih edilen yola girmek ya da rastlantısal adımlar atmak, mükemmel yolculuklarımıza gürültü eklemekten geçiyor.

“Süpertahmin” kitabının yazarı Philip Tetlock geleceği öngörmek, doğru tahminlerde bulunabilmek için kurulacak doğru stratejiyi filozof Isaiah Berlin’in “Kirpiler ve Tilkiler” adlı eserinden ilhamla tanımlamaya çalışmıştır: Kirpiler büyük hedefleri olan ve hayatlarını bu yönde şekillendiren insan tipleridir. Tilkiler ise bir problem üzerine giderken, büyük bir tezi savunmak yerine çok sayıda fikri eleştirel gözle izleyerek, toleranslı, kararsız, odaksız, pragmatik bir şekilde ilerlerler. Pragmatiktirler, kolay adapte olurlar, teoriden çok gözleme önem verirler.

Zor zamanlar. Bu zamanları geçmenin yolu paradoksal olarak daha az kararlı, daha az odaklı, daha az planlı ve daha deneysel olmaktan geçiyor gibi görünüyor. Galiba. Bilmiyorum. Yarın fikrim değişebilir.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.