MediaCat

Cevher sıradanda gizlidir

“İki şey bir araya gelir ve bir üçüncüsünü meydana getirir. Çünkü yeni fikirler aslında mevcut şeylerin kesişmesine verilen tepkidir.” Dave Trott son kitabı Yaratıcılığını Ateşle’de farklı olanların kesişiminden nasıl yaratıcı fikirler doğabileceğini inceliyor.

“Kesişen kümelerden oluşan bir Venn şeması düşünün – tek başlarına her ucu da sıkıcı, sıradan ve öngörülebilir. Peki, iki ucu bir araya getirsek, buluştukları noktada kesişmelerini sağlasak? Bu kesişim, yaratıcı kısımdır. Bu iki alakasız şey bir araya gelene dek bu kesişim ortada bile yoktu. Yeni, daha önce kimsenin görmediği bir şey ortaya çıktı. İşte kesişim noktasındaki yaratıcılık budur.”

Kreatif direktör, metin yazarı ve çok satan kitapların yazarı Dave Trott son kitabı Yaratıcılığını Ateşle’de farklı olanların kesişiminden nasıl yaratıcı fikirler doğabileceğini böyle anlatıyor.

Trott son kitabında pek çok olağanüstü fikrin çıkış hikâyesini anlatıyor. Bunların hepsi de bir hit müzik stüdyosuyla otomobil montaj hattını kesiştirmekten telefon görüşmesi yapmak için dikenli telleri kullanmaya, askerleri çizgi romanlarla eğitmekten tadı daha güzel olsun diye bir balığın adını değiştirmeye uzanan çok sıradışı kesişimler.

“Hit” montaj hattı

Efsane prodüktör Berry Gordy, Motown yapım şirketini kurmadan önce yıllarca Detroit’te Ford otomobil fabrikasında çalışır. Montaj hattının nasıl işlediğini yakından inceleme fırsatı bulur.

Trott, Gordy’nin müzik dünyasına getirdiği yeniliklerin kaynağında buradaki deneyimlerinin olduğunu söylüyor.

Bu montaj hattında sanatçıları sofistike hale getirmesi ve kalite kazandırması amacıyla yapımcı Maurice King’i işe alır önce. Ardından sanatçılara sahne performansını öğretmek üzere ünlü dansçı Cholly Atkins’i kadroya katar. Bu sayede şarkılarını sadece dikilip ya da oturarak kuru kuruya söylemeyip her şarkıda koreografi eşliğinde eksiksiz bir performans sergilemeleri hedeflenir.

Bunlardan sonra montaj hattında sıra bu şarkıcıların parlatılmasına gelir. Hayat tarzı üstadı Maxine Powell da kadroya katılarak müzisyenlere giyinmeyi, tarz sahibi olmayı, görgü kurallarını öğretmeye başlar.

Bu montaj hattı 1960-1970 arasında Top 10 listesine giren 110 şarkı üretir.

“Bütün bunlar müzik sektörünün kurallarını bir yana bırakarak kendi kurallarını uygulaması sayesinde olmuştu. Tamamen farklı bir sektörden, Ford’un montaj hattından öğrendiklerini, müzik sektörüne uyarlaması sayesinde” diye özetliyor Trott bu başarıyı.

Bölmeyip birleştiren dikenli teller

Trott başka bir örneği de ABD’nin “Batı”sından veriyor. İnsanların buralara göç edip hayvancılığa başlamalarından sonra dikenli teller arazileri kuşatmaya başlar. Yerleşimler arası mesafeler çok uzakmış ve kimsenin birbirinden haberi yoktur. Telefonun icadı da bunu değiştirmemiş zira telefon şirketleri açısından birkaç kullanıcı için boş arazilere hat çekmek mantıklı değildir.

İşte çiftçilerin ihtiyaçtan doğan yaratıcı dehası burada devreye girer. Arazileri çevreleyen milyonlarca kilometre uzunluğundaki dikenli telleri kullanmak gelir akıllarına. Eski ahşap kutulu telefonları dikenli tellere bağlarlar ve telleri telefon hattı olarak kullanmaya başlarlar. Bu da 1950’lere kadar böyle devam eder.

Şöyle diyor Trott: “İnsanlar konuşmak istiyordu ve bunu gerçekleştirmenin bir yolunu bulmuşlardı. Bir ofiste oturan bir grup uzmanın ‘Bir fikrim var, dikenli telleri telefon hattı olarak da kullanalım’ demesine gerek kalmamıştı. Bu sistem uzmanların iletişim konusunda sunduğu olanakları hayal etmesi sayesinde üretilmemişti. Sıradan insanlar konuşmak istiyordu ve bunu gerçekleştirmenin bir yolunu bulmuşlardı.”

Olmayan balığı icat etmek

Trott’un aktardığı, belki markalama uzmanlarını da alakadar edebilecek en değişik vakalardan biri de çok aklımıza gelmeyecek bir alandan, balık toptancılığından geliyor.

1977 yılında ABD’li balık toptancısı Lee Lantz ithal edip restoranlara satabileceği yeni balık türleri arayışındadır. Şili’ye yaptığı bir iş gezisi sırasında “Patagonya dişbalığı” adında bir tür keşfeder.

Yerel balıkçılar bu aşırı çirkin görünüşlü balığı çöp olarak gördükleri için gerisingeri denize geri atmaktadırlar. Öte yandan balığın eti aşırı yumuşak ve lezzetlidir.

Lantz bu noktada yaratıcılığını kullanarak balığı daha cazip hale getirmenin bir yolunu bulur: Balığın adını “Şili deniz levreği” olarak değiştirir ki aslında böyle bir tür yoktur. Böylece balık birden kıymete binmeye ve rağbet görmeye başlar.

“Lanz bütün şeflerin iyi bildiği bir şeyin, yani sunumun öneminin farkındaydı” diyor Trott. “Balığı ağzınızla yemeden önce gözünüzle yersiniz. Gerçi bu durumda gözünüzle değil, kulağınızla yiyordunuz. İsim imajı, imaj da tadı yaratıyordu.”

Kesişim noktası

Böyle pek çok örnekle dolu kitabında Trott yaratıcılık hakkında şunları söylüyor: “Bütün bu örneklerde fikirlerin bir anda ortaya çıkıvermediğini görürüz. İki şey bir araya gelir ve bir üçüncüsünü meydana getirir. Çünkü yeni fikirler aslında mevcut şeylerin kesişmesine verilen tepkidir. (…) Yapmamız gereken tek şey, farklı, alakasız şeyleri toplayarak bir araya getirmektir. Kesişim noktasındaki yaratıcılık işte budur.”

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.