Keith Ferrazzi, Kian Gohar ve Noel Weyrich’in kaleminden yayımlanan “Uyum Sağla ve Yüksel: Pandemi Sonrası Dünyada Rekabet”in derinlerine iniyoruz.
Dünyayı yaklaşık iki yıl boyunca kasıp kavuran Covid-19 pandemisi büyük sıkıntılar çektiren, acılı ve istenmeyen bir sosyal deney oldu. Öte yandan gerek hayatlarımıza getirdiği zorluklar gerek vermemizi gerektiren tepkilerin biçimi açısından, en azından çalışma hayatımız çerçevesinde, muazzam bir içgörü, yaratıcılık, yenilikçilik kaynağı da oldu.
Pandemi, çalışma dünyasında uzun süredir işe yaramayan –yukarıdan aşağıya, aşırı planlı, yorucu, tepkisel, bürokratik, durağan ve dar görev odaklı– pek çok şeyi ortaya çıkardı.
“Hepimiz, uzun yıllardır gelişmekte olan işbirlikçi ve kapsayıcı, çevik, esnek, öngörülü, yeniden yaratıcı, esnek ve amaç odaklı yeni bir çalışma dünyasına katılmaya davet edildik” diyor yazarlar ve ekliyorlar: “Uyum sağlamak, insanoğlunun gezegendeki diğer tüm hayvanlardan daha iyi yaptığı tek şeydir. En büyük değiliz, en hızlı değiliz, en keskin dişlere ya da en güçlü pençelere sahip değiliz, ancak değişime aşırı ve amansız uyum sağlama becerimiz sayesinde yeryüzündeki baskın türüz.”
Yazarlar pandemi sonrası çalışma hayatında nelerin değiştiğini, yeni şartlara nasıl uyum sağlayıp kendimizi yukarı çekebileceğimizi açıklarken yola bu noktadan çıkıyorlar.
2020 Mart’ından itibaren, işyerinde uyum sağlama becerisine duyulan ihtiyaç, sadece en iyilerin bir özelliği olmaktan çıkıp ciddi ve genel bir gereklilik haline geldi. Yazarlardan, dünyanın en ünlü koçlarından olan Ferrazzi ve Gihar da yıllardır yönetici ekiplere önerdikleri tüm uygulamaların “olursa güzel olur” türü yaklaşımlar olmaktan bir anda çıkıp gerçekten acilen yapılması gereken şeylere dönüştüğünü belirtiyorlar: “Tek bir yıl içinde, yaşanan zorluklar iş yapma yöntemlerinde onyıllardır görmediğimiz kadar çok değişikliğe yol açtı. Bu, yeni ve tuhaf bir çalışma dünyasıydı; pek çok açıdan harika bir laboratuvardı ve hepimize nasıl çalıştığımızı, işyerinde nasıl deneyler yaptığımızı ve sohbetlerimize kimleri dahil ettiğimizi yeniden keşfedebileceğimiz boş bir sayfa sunuyordu.”
Durumun aciliyeti, büyüme ve değişimin önünde engel oluşturan katılaşmış rutinleri ve kemikleşmiş protokolleri eritmeye başlamıştı. Pandeminin yeni dünyasında şirketler, normal koşullar altında asla yapmaya çalışmayacakları şeyleri denediler. Kimsenin üstlenmek istemediği projeler bir anda anlam kazandı. Örneğin, daha önceleri beş yıllık uygulama planlarıyla gerçekleştirilen dijital dönüşüm projeleri kelimenin tam anlamıyla bir gecede hayata geçirildi. Ürün geliştirme döngüleri, öncekilerden çok daha kısa sürelere indirildi. Şirketler işyerlerinin fiziksel ayak izini gözden geçirdi ve ofis binalarını kapattı. Çalışanlar alelacele evlerine gönderildi, çalışma düzenleri esnekleşti.
Ferrazzi ve arkadaşları, pandemiyle birlikte ortaya çıkmaya başlayan bu yeni çalışma dünyasında rekabet edebilmek için radikal şekilde dönüşerek uyum sağlamanın önemini vurguluyorlar ve kitaplarında radikal şekilde uyum sağlayabilen bir ekibin nasıl oluşturulacağını, ardından da bu ekipten radikal şekilde uyum sağlayabilen bir kuruluş geliştirmek için nasıl yararlanılacağını açıklıyorlar.
Yazarlar bu yeni dünyada ekibinizden üstün bir performans elde etmek için gerekli olan dört yetkinliğin altını çiziyorlar: işbirliği, çeviklik, dayanıklılık ve öngörü.
Tecrübeli koçların liderlere ilk tavsiyesi kapsayıcılıktan yararlanarak işbirliği yapılması. İnovasyonun katlanarak artırılması için sanal, uzaktan ve hibrit ekip çalışmasıyla çeşitliliğin artırılmasının ufuk açıcı olacağını belirtiyorlar.
İkinci olarak yönetimde kurumsal çevikliğin önemine dikkat çekiyorlar. Kriz sırasında şirketinizi yörüngesinde tutmakta kullanılan kısa vadeli hedeflerin kültür ve felsefesinin kurumunuzda yaygınlaştırılmasını, kapsamının genişletilmesini ve bu yolla dalgalı ortamlarda sürdürülebilir bir şekilde gelişmeyi sağlayacak bir işletim sistemine ulaşılmasını tavsiye ediyorlar.
Performans için üçüncü önemli etmen dayanıklılık. Ekip dayanıklılığının aktif olarak desteklenmesi sürekli performans elde edilmesi bakımından büyük önem arz ediyor. Yazarların tavsiyesi başarısızlıklar karşısında hemen harekete geçilerek ekiplerin duygusal ve fiziksel enerjisini korumak, ruh sağlığını desteklemek için çalışmalar yapılması yönünde.
Yüksek performanslı bir kurum için etkin öngörü geliştirilmesi de listede dördüncü sırada. Beklenmedik risklerden kaçınmak ve sistematik olarak yeni olasılıkları keşfetmek için geleceğe dair bir vizyon ve radar geliştirmek her kurum için hayati önemde.
Yazarlar, yüksek performanslı ekipleri harekete geçirerek her türlü koşul karşısında radikal şekilde uyum sağlayabilen bir kuruluş meydana getirmekte kullanılabilecek üç parçalı bir işletim modeli öneriyorlar.
Bu modelin ilk ayağı, iş modelinin gelecek korumalı kılınması. Ferrazzi ve arkadaşları şirketlerin gelecek vizyonunun oluşturulması ve gerçekleştirilmesi için bir sürekli deneme süreci geliştirilmesini öneriyorlar. Deneme ve deneyler yapılması sürekli bir çalışma tarzı olmalıdır ve kriz dönemleriyle sınırlı kalmamalıdır.
İkinci ayak, işgücünün esnek, çevik, uygun maliyetli ve yaratıcı bir geleceği destekleyecek şekilde yeniden tasarlanması. Burada yazarlar “lego blokları”na benzer bir yapıda, çeşitli kombinasyonlarda birleştirilebilecek birimler halinde bir örgütlenmenin, kurumun esnekliğini katlayarak artıracağını belirtiyorlar.
Yazarların önerdiği modelin üçüncü ayağı ise kurumunuzun bir “amaç” edinmesi ve o amacı güçlendirmesi. Özellikle uzun vadeli bir amaç keşfedilmesi ve kurum içine yayılarak benimsetilmesinin radikal bir uyum sağlama becerisi geliştirmek açısından çok kolaylaştırıcı olacağının da altını çiziyorlar.
Yazarlara göre büyük altüst oluşlar aynı zamanda büyük fırsatlara gebedir. Pandemi sonrası bunun için biçilmiş kaftan. Kilit nokta uzun vadeli düşünmek. Düzenli olarak zaman ayırıp geleceğe şöyle bir bakmayı alışkanlık haline getirmek çok faydalı olabilir diyor ve ekliyorlar: “Bundan 10 yıl sonraki kendinize, hazırlanmak için neleri yapsaydınız daha iyi olurdu diye sormak için bir dakikanızı ayırın. Bu 10 yıl içinde, ortaya çıkan yeni çalışma dünyasında rekabetçi kalabilmek için kendiniz, ekipleriniz ve şirketleriniz için hangi seçimleri yaptınız?”
“Dönüştürün ya da dönüştürülün” diyorlar. Yazarlara göre hepimiz bir yol ayrımındayız ve bu ayrımda doğru olan, kararlarımızı içinde yaşadığımız topluma karşı bir sorumluluk hissiyle vermek: “Her toplum radikal şekilde uyum sağlama becerisinden fayda sağlayabilir. Toplumdaki diğer kuruluşların geleceğe doğru hızla ilerlemesine yardımcı olma yönünde kolektif bir sorumluluğumuz var.”
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.
