MediaCat

Universal McCann’den Türkiye’nin Korona Günleri araştırması

Tüketicinin yeni rutinini mercek altına alan araştırmanın sonuçları paylaşıldı.

Universal McCann’den Türkiye’nin Korona Günleri araştırması

Universal McCann, tüketicinin yeni rutinini mercek altına almak amacıyla nisan ayının ilk günlerinde bin 223 örneklemle gerçekleştirdiği Türkiye’nin Korona Günleri araştırmasının sonuçlarını paylaştı.

Ülkemizde yaşayan 60 milyon yetişkini temsil edecek biçimde gerçekleştirilen araştırmada salgının resmî ağızlardan açıklandığı 11 Mart tarihinden bu yana toplumun içinde bulunduğu duygu durumu, tüketicinin ruh hali, davranış ve tercihlerindeki değişiklikler, hayatlarında önem kazanan anlar ve yeni yaşamlarındaki medya ve alışveriş tercihleri soruldu ve krizde oluşan ihtiyaç alanları belirlendi.

Coronavirus salgınının yarattığı ruh hali

Araştırmanın bulgularına göre, 11 Mart tarihinden itibaren toplumda en çok hissedilenler arasında korku, kaygı, tedirginlik ve üzüntü öne çıkıyor. Süreçte öne çıkan duyguların, toplumun sosyo-ekonomik ve kültürel anlamda farklı katmanlarına farklı düzeylerde yansıdığı görülüyor.

Araştırmada paylaşılan bin 223 öyküden yola çıkılarak; tepki, ihtiyaç ve çözüm üretme kapasitesine göre oluşturulan gruplar arasında en büyük iki grubun kontrollü gerginler (yüzde 21) ve endişeliler  (yüzde 20) grupları olduğu görülüyor. Kontrollü gerginlerin baskın duygusu korku ve tedirginlik, endişelilerde ise öne çıkan duygu üzüntü.

Söz konusu gruplar arasında üçüncü sırada ise tedbirini alıp gündelik hayatın ritmini neredeyse bozmadan yaşayan, alınan önlemlere güvenen tedbirli sakinler (yüzde 16) yer alıyor. Bir diğer grup ise toplumun yüzde 15’ine denk gelen çaresizler. Bu grubu, kriz öncesinde de işsizlikle boğuşan ve krizden en çok zararı görenler oluşturuyor.

Kadınların biraz daha ağırlıkta olduğu kırılgan ruhsal dengeliler (yüzde 12) krize az ya da çok kaygı bozukluğu şeklinde tepki verenlerden oluşuyor. Bu grupta tıbbi destek alan ve almaya ihtiyacı olanlar ile endişesini ortalamanın üstünde yaşayanlar yer alıyor.

Hatırı sayılır kısmı kamu çalışanlarından oluşan sonradan fark eden tedirginler (yüzde 9) grubunda yer alanlar, krizi geç fark etmiş olmanın ve dolayısıyla da yeterince tedbir almamanın tedirginliğini yaşıyor. Karadeniz Bölgesi ve İzmir’de ortalamanın üzerinde bulunan bu grubun 22 – 44 yaş aralığında olduğu gözlemleniyor.

Krize yaklaşımlarıyla diğerlerinden radikal biçimde ayrışan iki grup ise dindar/kaderci ve ilgisiz/uzaklar. İki grup, konuyu tamamen Allah’ın takdiri olarak değerlendiriyor.

Hayatımızda değişenler

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Ocak 2020’de paylaşılan raporda iş gücüne katılım oranı yüzde 51 iken, McCann Universal’ın araştırmasında bu oranın yüzde 44 olduğu görülüyor. Oranlarda gözlemlenen farkın kaynağı; TÜİK’in araştırmasının 15 yaş üstü bireyleri, Türkiye’nin Korona Günleri araştırmasının ise 19 yaş üstü bireyleri kapsamasından kaynaklı olabilir.

Türkiye’nin Korona Günleri araştırmasında, coronavirus salgınının hayatımızda aile/ev, temizlik/hijyen ve sosyal mesafe kavramlarını yükselttiği görülüyor. Katılımcıların yüzde 7’si daha fazla televizyon izlediğini, yüzde 6’sı daha fazla kitap/gazete/dergi okuduğunu, yüzde 2’si daha fazla sosyal medya tükettiğini, yüzde 3’ten fazlası ise maneviyata yöneldiğini belirtiyor.

Kime güveniyoruz?

Toplumun yüzde 75’i virüsle ilgili Sağlık Bakanı’ndan gelen bilgilere güveniyor. Sağlık Bakanı’na güven konusunda gruplar arasında fark olmazken, hükümetten gelen bilgilere dindar/kadercilerin ortalamanın üstünde güvendiği gözlemleniyor. Sağlık Bakanı’nı sağlık çalışanlarının bireysel açıklamalarıyla hükümet açıklamaları takip ediyor. Bilgi kaynağı olarak televizyon haberlerine sosyal medyada yer alan haberlerden daha fazla güvenildiği anlaşılıyor.

Kurallara uyuyor muyuz?

Türkiye’de coronavirus salgınına karşı alınan önlemler arasında yer alan el yıkama kuralına herkesin uyduğu gözlemleniyor. Kolonya yüzde 85, dezenfektan ise yüzde 61 oranında kullanılıyor. Sosyal mesafenin uygulanması zor bir kural olarak öne çıktığı grup ise dindar/kaderciler.

Neyi özlüyoruz?

En çok özlenenler arasında yüzde 59’la dışarıda vakit geçirmek ilk sırada geliyor. Arkadaş, aile ve sevdikleriyle sosyalleşmeyi özleyenlerin oranı yüzde 65. İşe gitmeyi en fazla özleyenler, işini kaybeden grup olan çaresizler (yüzde 31), en az özleyenler ise kontrollü gerginler (yüzde 9).

Coronavirus salgınında ev yaşamı

Çaresizler dışında kalan gruplardaki bireylerin evde olmaktan sıkılmadığı görülüyor. 10’lu ölçekte en az sekiz düzeyinde keyif alanlar, toplumun yüzde 36’sını oluştururken, evde kalmaktan sıkılanların oranı yüzde 18. Evde kalmaktan en çok mutlu olanlar dindar/kaderci ve endişeliler.

Araştırmanın bulgularına göre katılımcılar sosyal izolasyon sürecinde 2,7 kg aldı. Kadınlarda alınan kilo ortalaması 2,5 kg, erkeklerde ise 3 kg.

Televizyonda yer alan haber tartışma programlarının toplumun yüzde 84’üne ulaştığı görülürken, bu programları en çok izleyenler emekliler, 55 yaş üzeri bireyler, çoğunlukla erkekler ve lise altı eğitime sahip olanlar.

Katılımcıların yüzde 80’i düzenli olarak internet kullandığını belirtirken, interneti en çok kullanan gruplar ise sonradan fark eden tedirginler, 18 – 44 yaş arası bireyler ve X Kuşağı.

PC ve konsol oyunlarını erkekler daha çok tercih ediyor. Oyun oynayanlar arasında 18 – 34 yaş arası bireyler, Z Kuşağı, özel sektör çalışanları ve öğrenciler.

İnternette ne yapıyoruz?

İnternet kullanan hanelerin yüzde 19’unda online platform üyeliği bulunuyor. Sonradan fark eden tedirginler Spotify ve puhu TV en fazla kullanan grup olurken, ülkemizdeki en popüler iletişim platformunun ise WhatsApp olduğu görülüyor.

Çaresizler grubu en çok TikTok’ta zaman geçiriyor. Tedirginler WhatsApp ve YouTube’u tercih ederken, dindar/kadercilerin Twitter’dan uzak olduğu anlaşılıyor.

Coronavirus salgını döneminde en fazla kullanılan iletişim şeklinin internet kullanımıyla gerçekleşen yüz yüze görüşmeler olduğu görülüyor. Bu hizmeti sağlayan servislerden faydalanan katılımcı oranı yüzde 59. Katılımcıların yüzde 54’ü hobilere yönelik araştırma yapıyor. Söz konusu araştırmaların önemli bir kısmı yemek yapımıyla ilgili ve bu alanda ev kadınlarının ağırlığı göze çarpıyor.

Sonradan fark eden tedirginler ve çaresizler grupları ile 25 – 34 yaş aralığındakiler içerik üretimi gerçekleştirirken, şarkıcıların ya da fenomenlerin gösterileri en çok çaresizler, tedbirli sakinler, 18 – 24 yaş aralığındakiler ve Z Kuşağı tarafından ilgi görüyor. Konser, müze, belgesel gibi sanatsal aktiviteleri takip edenlerde lise üstü eğitim almışlar, tedbirli sakinler ve kontrollü gerginler öne çıkıyor. Lise üstü eğitim alanlar ve Y Kuşağı online eğitimlere katılırken; Y Kuşağı, özel sektör çalışanları ve lise üstü eğitim alanların online radyo yayınlarıyla ilgilendiği görülüyor.

Universal McCann Türkiye CEO’su Mehmet Koyuncuoğlu araştırmayı şu sözlerle değerlendirdi: “Kriz dönemlerinde bildiğimiz, alıştığımız rutinde muhakkak çatlaklar oluşur. Bu çatlakları önceden anlamak, normale dönüş sürecinde doğru aksiyonlar almak bizim gibi, markalara pazarlama iletişimi alanında danışmanlık veren firmalar için de son derece önemlidir. Biz bu çalışma ile sadece iş alanımızdaki medya ve ilgi alanlarına değil, toplumun genel moduna, ruh haline, bu dönemi nasıl geçirdiklerine, özlem duyduğu anlara ve deneyimlere odaklanarak hangi çatlaktan ışık sızdığını bulmaya çalıştık. Böylece yeni dünyanın yeni tüketicisine ve olası davranış biçimlerine dair öngörüler geliştirmeyi hedefledik.”

MBI Genel Müdürü Melis Tufur ise, “Türkiye’nin Korona Günleri araştırması, pandemi gibi ülkemizin modern tarihinde olmayan bir krizin vatandaşlar üzerindeki etkisini anlamak üzere tasarlandı. Yaşanan sürecin duygu haritasında korku, kaygı, tedirginlik ve üzüntü hakim olmakla birlikte toplumun sosyo-ekonomik ve kültürel anlamda farklı katmanlarına farklı biçimlerde yansıdığı gözlemlendi. Zira biyolojik serüveninde olduğu gibi coronavirus her sosyolojik katmanda aynı etkiyi yapmıyor, aynı pratiklere ve ihtiyaçlara yol açmıyor. İnsanların ne hissettiğini, ne durumda ne yaptığını, krizle baş edebilme kapasitesini anladığımız yerlerde sözümüzün bir kıymeti var. Şimdi sözün ne olduğundan önce o bağlamı bulmanın zamanı” yorumunda bulundu.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.