Son günlerde gittikçe daha fazla marka popüler kültürün bir parçası olmak için çabaladığından, Peloton vakası özellikle dikkatleri üzerine çekti. Tüketiciler televizyon karşısından çok sosyal mecralarda vakit geçirmeye devam ettikleri sürece bu gibi aktivasyonlar daha çok karşımıza çıkacak.

2021’de üretilen projelerde çok belirgin bir artış oldu. Örneğin Felis Ödülleri 4 bin 339 projeyle tüm zamanların en yüksek başvurusunu aldı. Kristal Elma 2 bin 414 projeyle kendi rekorunu kırdı.

CMO Perspektifi’nde bu ayki konuğumuz L’Oréal Türkiye Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen.

Bütünlüklü ve çok değişmeyen bir Ben’e sahip olduğumuzu düşünürüz ama aslında çok katmanlı kimliklerimiz tetiklendiğinde tüketici veya seçmen olarak birbirinden çok farklı davranışlar sergilememiz mümkün.

Ödül tek başına bir yeterlilik göstergesi midir? Hayır. Yalnız şunu da unutmamak gerekir ki, tasarımcının aldığı ödülün mükâfatı sektördeki arkadaşlarının alkışları değil, müşterilerinin algısı üzerindeki etkisidir.

İnsanlık yıllardır küresel ısınmanın getireceği felaketleri anlatan bilim insanlarına kulak vermedi, neticesinde pandemi hayatımızı durdurdu. Yaşananların Brand Week’teki yansıması ne olabilir diye baktık ve kendimize şu soruyu sorduk: 21’inci yüzyılda insan olmak ne anlama geliyor?

CMO Perspektifi’nde bu ayki konuğumuz KFC Türkiye CMO’su Özkan Özyavuz.

Bir RPG’de oyuncu ve karakterinin arasındaki bağ, o oyuncu için dünyadaki her şeyden (gerçekten) önemli olabilir. Yarıda kalan oyuna devam etmek için tamamı ödenmiş tatilden erken dönülebilir veya son dakikada gelen bir Football Manager golü komşularınızla ilişkinizi sonsuza dek değiştirebilir.

Bir tasarımcı için dünya standartlarında iş üretmenin veya dev şirketlerin radarına girmenin yolu, var olan eğilimleri doğru kavrayıp uygulayabildiğini kanıtlamak mıdır? Gelin biraz düşünelim.

Pazarlama sektörü son dönemde teknolojiye öncelik verirken, işin duyguları harekete geçirme kısmını ikinci plana atmaya başladı. Oysa sektörün kurtuluşu teknolojiyi tüketici duygularını harekete geçirecek şekilde kullanmakta.

Yüksek teknoloji, yüksek eşitsizlikle beraber devasa gözetleme toplumları, her şeyin bir gösteriye dönüştüğü devasa bir Roma arenası veya çöken uygarlığın ardından vahşi bir karanlık çağ. Peki bizlere umut verecek, inandıracak ve etrafında kenetlendirecek bir ütopya anlatısı var mı?

Pandemi nedeniyle evlerde geçirdiğimiz dönemde “comfort food” dediğimiz lezzetlerle ilişkimizin dönüşümünü incelememizin üzerinden yedi ay geçti. Yazla birlikte sokağa geri dönüşü takiben, sırada özlediklerimizin izini sürmek var.