“KSS süreçleri tüm kuruma yayılmalı”

Felis söyleşilerinde bugün Ogilvy & Mather Türkiye Ülke Başkanı Emine Çubukçu’ylayız.

“KSS süreçleri tüm kuruma yayılmalı”

Felis söyleşilerimiz, Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Bölümü’nün jürisini yönetecek Ogilvy & Mather Türkiye Ülke Başkanı Emine Çubukçu ile devam ediyor. Sosyal sorumluluk, kurumsal vatandaşlık ve sürdürülebilirlik kavramları; siyasetten kamuya, özel sektörden sivil topluma dek her alanın “buzzword”lerine dönüşürken, mevzunun anaakım hatları üzerinden bir kez de Çubukçu’yla geçelim dedik.

Bir şirket, sizce sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik gibi bir alanı dikkate almaktan artık neden kaçınamaz?

Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk, şeffaflıkla birlikte günümüzde şirketlerin itibarlarını etkileyen ve tüketicilerin marka seçimlerinde göz önüne aldıkları en önemli unsurlar. Bu nedenle itibar kaygısı olan hiçbir şirket bu alanları göz ardı edemez; aksi durumda algısında ciddi sıkıntılar yaşar. Bu durumu sadece tüketicilerine değil yatırımcıları başta olmak üzere diğer paydaşlarına da açıklayamaz. İyi bir kurumsal vatandaş olmanın ön koşulu, sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik alanlarını içselleştirmekten ve bunları kurumun değerlerine nüfuz ettirmekten geçiyor.

Türkiye’de bu sorumluluğun iş dünyası tarafından iyi kotarıldığını düşünüyor musunuz? Türkiye iş dünyasının karnesini nasıl değerlendirirsiniz?

Türkiye’nin de aslında dünyanın büyük bölümünden çok da büyük bir farkı yok. Son derece başarılı ve iyi örnekler bulunduğu gibi bu alanda gelişmeye açık kurumlarımız da var. Pek çok şirket için bu yeni bir alan ve kat edilecek çok yol var. Konu seçiminden projenin yürütülmesine, iletişiminden ölçümlenmesine kadar tüm süreçlerin kuruma çok önemli katkıları var. Burada en önemli nokta tüm sürecin en üst düzeyde desteklenmesi ve tüm kuruma yayılmasını sağlamak. Esas başarı ve fayda bu noktada elde edilebiliyor.

Türkiye’de hiç el atılmamış ancak muhakkak KSS ve sürdürülebilirliğin alanına girmesi gerektiğini düşündüğünüz bir sorun var mı?

Muhakkak vardır. Ama bunların neler olduğunu kurumlar kendi ekosistemlerine bakarak söyleyebilirler. Bu noktada şunu belirtmek lazım, hepimizin gözünün önünde olan ve büyük kurumların çok daha büyük katkı sağlayabileceği ancak iletişim tarafında risk algısı daha hassas alanlar var. Örneğin yetiştirilme yurtlarındaki çocukların hayata kazandırılmaları, Suriyeli mülteciler konusu, genç suçluların meslek edinmeleri gibi.

Felis hem etkiyi hem de yaratıcılığı ödüllendiriyor. Bu iki mefhumun bileşimi ortaya nasıl bir değer ortaya çıkarıyor dersiniz?

Yaratıcılık ve etki birbirinden ayrı düşünülemez. Zaten geniş etki oluşturabilen bir proje yaratıcılık anlamında çok başarılı bir fikir demektir. Yeterince etki oluşturamamış bir fikir ise zaten yaratıcılık boyutu zayıf bir projedir. Biz Felis Ödülleri’nde her iki unsuru da değerlendiriyoruz ve bunun önemine inanıyoruz.

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.