MediaCat

DMexco’nun ardından…

Fake News’dan bot’lara, micro-influencer’lardan eSports’a kadar uzanan geniş bir yelpazede oturumlar yapıldı ve işimizin geleceği hakkında konuşuldu. J&J’dan Visa’ya markalar, Aegis’in efsane ismi Nigel Morris’ten NYTimes’ın CEO’su Mark Thompson’a kadar uzanan fikir liderleri ile dolu sahneler, dinleyenler için dolu dolu iki gün yaşattı.

DMexco’nun ardından…

DMexco (Dijital Pazarlama Fuarı ve Konferansı), 2009’dan beri her sene eylül ayında Köln’deki dev fuar alanında yapılıyor. 2016’da son dakika ıskaladıktan sonra, bu sene heyecanla beklediğim olaylardan biriydi.

Samimi olmak gerekirse, daha “geeky” bir ortam beklentisindeydim. Bol teknoloji, altyapı, yazılımlar ve bir teknoloji tutkununu doyurabilecek dolu dolu iki gün.

Fazlasını buldum. Hem de çok daha fazlasını.

“Geniş bir fuar alanı ve kenarlardaki konferans salonları” dizilimiyle, aslında GSMA’in küçük kardeşi sayılabilir. 50 binden fazla katılımcı, sadece fuar alanında değil, Köln-Düsseldorf-Bonn üçgeninde de hatırı sayılır bir kalabalık yarattı. Renkli fuar alanındaki stantları dolaşmak oldukça keyifli ve doyurucuydu. Yeni teknolojiler ile ilgili bilgilenmek ve networking açısından faydalıydı.

Fuarın manşeti

“30 sene önce kompüterize etmeye çalıştığımız dünyamızı, yapay zeka ile akıllandırmaya çalışıyoruz.” Bu sene DMexco’nun manşeti belki de bu cümleydi.

Kevin Kelly’nin iki sene önce Cannes’daki sözleri kulaklarımızda yankılandı: “Eskiden elektriğin yaptığı gibi, yapay zeka da her şeye eklemlenecek.” Katılımcılar fuar alanında bu konuda çalışan pek çok şirketle tanışma imkânı buldu. IBM Watson ile Mediamath’in sahnede açıkladıkları işbirliği ise bu konuda ana sahneye taşınan en büyük örnekti. AI ve DSP kelimelerini yan yana koyunca, -hele söz konusu olan Watson’sa- kısa/orta vadede şaşırtıcı haberler bekleyebiliriz.

Fuar alanı bir yana, salonlardaki konuşmacılar da izleyenleri doyuran seanslara imza attı. Hatta Cannes Lions’ın bile ders çıkartması gereken netlikte seanslar izledik. Hollywood ünlüleri yoktu belki ama sektörün dev isimleri vardı ve birbirinden güzel seanslara imza attılar.

5 adımda şeffaflık

En iyi isim? Kesinlikle P&G CBO’su Mark Pritchard. Bu sene dinlediğim en iyi konuşmalardan biriydi. Keith Weed’in Cannes’da anlatmaya çalıştıklarını, Pritchard bir “Landmark Speech” ile sahneledi. Net, mesajları hedefine gönderen, kararlı ama bir o kadar da birleştiriciydi.

Pritchard endüstride daha fazla “şeffaflık” adına yapılması gerekenleri beş adımda tanımladı:

  1. Viewability için global bir standard
  2. Bağımsız kaynakların rakamları doğrulaması
  3. Şeffaf ajans kontratları
  4. Fraud’a karşı savaş
  5. Marka güvenliği

Pritchard; Facebook, Google gibi oyuncuların bu konuları hızla çözeceğine inancını belirtirken, diğer bir platformda Sheryl Sandberg “kendilerini sorumlu hissettiklerini ve çalışmalara devam ettiklerini” söylüyordu.

Yüzlerce katılım olmalı

Sir Martin Sorrell – Jack Dorsey seansı, bir diyalogdan çok, babanın eve geç kalan oğlunu azarlamasını andırıyordu. Belli ki geçen sene son dakikada ekilmenin getirdiği bir kızgınlık vardı. Daha açılışta “pijamalarınla gelmişsin” ile başlayan seans, ilerleyen dakikalarda “neden başarılı olamadınız?” tonlamasıyla devam ediyordu. Sorrell’in ana mesajı sohbetin içindeki bir cümlesinde saklıydı. “Daha dengeli bir reklam piyasası için, Facebook ve Google’ın yanına üçüncü bir güçlü oyuncuya ihtiyaç var.”

Teknoloji üzerine değerlendirmeleri ile ünlü WPP CEO’sunun, hesabını açtıktan sekiz sene sonra ilk tweet’ini o gün atması da şaşırtıcı detaylardan biriydi.

Sir John Hegarty her zamanki gibi bilge adam modunda sahneyi doldurdu. “Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, yaratıcılık merkezde olmaya devam edecek. Onun yerini almayacak, fakat daha iyi kreatifler için önümüzü açacak. Teknoloji olmasaydı, bugün duvarlara resimler çiziyor olacaktık” diyordu.

Fake News’dan bot’lara, micro-influencer’lardan eSports’a kadar uzanan geniş bir yelpazede oturumlar yapıldı ve işimizin geleceği hakkında konuşuldu. J&J’dan Visa’ya markalar, Aegis’in efsane ismi Nigel Morris’ten NYTimes’ın CEO’su Mark Thompson’a kadar uzanan fikir liderleri ile dolu sahneler, dinleyenler için dolu dolu iki gün yaşattı.

Ülkemizden dijital oyuncular haricinde katılımın az olması üzücü bir detaydı. Cannes gibi organizasyonlarda 4 bin euro’lara varan katılım rakamları ajansları zorluyor. Üstüne üstlük, Côte d’Azur maliyetli bir destinasyon olabilir. Ancak, 99 euro giriş ücreti olan, Türkiye’den ucuz uçak bulunabilen, Köln’ün biraz dışına çıkınca konaklamanın da problem olmadığı böyle bir organizasyona yüzlerce katılım olması gerekiyor.

Kısaca; aranan yeni Cannes, DMexco olabilir.

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.