Dijital bataklık

Yaklaşık 2,5 yıldır çok ciddi bir yapay zekâ hype’ı var. Geçen bu zamanda kurumsal şirketler yapay zekâ entegrasyonları konusunda nasıl bir yerdeler? Cevabım: Sıfır noktasına yakınız.

Nereye baksan yapay zekâ, nereye baksan yeni üretilmiş bir “tool”, efendim bir “agent” ya da yeni bir akış. “Akıl almaz gelişme” falan gibi başlıklar atmadan yapay zekâ ile ilgili haber yapılamıyormuş gibi bir dünyadayız.

Konu yapay zekâ da olsa “like almak” bir şekilde en önemli konu haline geliyor ve insanların gerçekten neyin önemli olduğunu görmesini engelliyor. Bu daha önce de değindiğim bambaşka bir makalenin konusu tabi. Ben bugün daha ziyadesinde bu “akıl almaz gelişme”lerin pratikte nasıl karşılık bulduğundan, şirketlerin bu konudaki gelişmelerle neler yaptıklarından bahsedeceğim. Sorulması gereken ilk soruyla başlayalım.

Sıfır noktasına yakınız

Yaklaşık 2,5 yıldır çok ciddi bir yapay zekâ hype’ı var. Geçen bu zamanda kurumsal şirketler yapay zekâ entegrasyonları konusunda nasıl bir yerdeler?

Cevabım: Sıfır noktasına yakınız. Amacım içinizi karartmak değil hatta bu konudaki en optimist insanlardan bir tanesiyim ancak “adoption” noktasında gerçekten iyi bir yerde değiliz. Üstelik bu Türkiye’ye özgü bir durum değil. Hatta ülkemizde bu konuyla daha fazla ilgilenen, iş akışlarına entegre etmek isteyen yöneticiler var bile diyebilirim. Fakat bir şekilde eksik kalıyoruz.

Şu sıra yapay zekâ ile bir şeyler geliştirmek isteyen onlarca kurumla görüşüyoruz. Hepsiyle farklı konularda çalışmalar yapıyoruz. Eğitimler, çalıştaylarla başlayan süreç bazen ürünleşmeye kadar gitse de çoğunlukla “bi’ neler yapabiliriz araştıralım” noktasında kalıyor. Bunun önemli sebepleri var. En büyüğünden başlamak gerekirsek, birinci sırada teknoloji okuryazarlığı geliyor. Çoğu yönetici ile bir araya gelip neler yapacağımıza karar verirken fark ediyoruz ki aslında bir yapay zekâ 101 eğitimi yapıyoruz. İlk birkaç görüşme zaten bu şekilde geçiyor. Şirketin iç işleyişi, hangi departmanda neler yapılabilir bunların sorgulanması, o departmanlardaki yöneticiler falan derken çoğunlukla süreçler fazlasıyla kompleksleşiyor.

Kalite ve altyapı 

Maalesef veri bataklığının üzerine yapay zekâ kalesi inşa edilemiyor. Dijital bataklıkta ikinci önemli konu ise veri kalitesi ve veri altyapısı. Bu, genellikle şirketlerin yapay zekâya geçiş süreçlerindeki en büyük engellerden biri oluyor. Yapay zekâ sistemleri ne kadar gelişmiş olursa olsun, eğitilecek verilerin kalitesi düşükse sonuçların da tatmin edici olması mümkün değil. Dolayısıyla çoğu kurumda öncelikle kapsamlı bir veri temizleme, veri standardizasyonu ve veri altyapısını güçlendirme hatta baştan oluşturma çalışmaları gerekiyor. Bu süreç hem zaman alıcı hem de maliyetli olduğu için birçok kurum henüz bu temel aşamayı geçemiyor.

Diğer bir konu ise kurumsal kültür ve risk algısı. Çoğu şirket yenilikçi projelere heyecanla yaklaşsa da yapay zekâ söz konusu olduğunda belirsizlik yönetimi devreye giriyor ve yönetim kadrolarında ciddi soru işaretleri yaratıyor. Ayrıca, yapay zekânın popülerleşmesiyle birlikte oluşan abartılı beklentiler, gerçekçi hedefler koymayı zorlaştırarak başarısızlık durumlarında kurumları geri adım atmaya itiyor ve pilot projelerin üretim aşamasına geçmesini engelliyor.

Durumlar böyle ve kurumlar için bu engelleri aşacak büyülü, kolay bir yol yok. Doğru yaklaşım özel süreçler üretmek; yani markanın ihtiyaçları neyse ona göre süreç işleten özel yapay zekâ agent’ları oluşturmak ve buna uygun altyapıyı meydana getirmek. Bu yaklaşım, genel çözümlerden ziyade şirketin spesifik iş akışları ve hedeflerine odaklanarak somut ve sürdürülebilir sonuçlar sağlıyor. Örneğin, bir perakende şirketi için satış tahminlemesi ve stok optimizasyonu yapabilen özel bir yapay zekâ agent’ı geliştirirken, bir banka için müşteri risk değerlendirmesi ve fraud detection (dolandırıcılık tespiti) süreçlerini yöneten farklı bir agent geliştirilebilir. Her sektörün ve şirketin kendine özgü veri setleri, veri kalitesi sorunları, departman yapıları ve organizasyonel farklılıkları olduğundan, bu sistemlerin kurumlara özel olarak geliştirilmesi önemli bir nokta. Neyse ki, geliştirme tarafında yapay zekânın gücü ve esnekliği sayesinde, bugün çok hızlı ve etkin çözümler üretebiliyoruz. Bu durum, her kurumun kendi gerçeklerine uygun, ihtiyaç duyulan özelliklere sahip sistemlerin markalara özel şekilde geliştirilmesini mümkün kılıyor ve şirketlerin yapay zekâyı başarıyla benimsemelerinin önünü açıyor.

Yani işin özü şu; sadece bilmek, anlamak yetmiyor. Kapasite, yetki ve sorumluluk da bu projelerin hayata geçmesi için kritik öneme sahip. Teknoloji imkân verse de şu an konunun bu kadar yavaş ilerlemesi acaba teknolojinin yapay zekâ devrimiyle birlikte kurumsalların erişiminden yavaş yavaş çıkmakta olduğunun bir göstergesi mi? Hep birlikte göreceğiz.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.