MediaCat Magazine’de geçtiğimiz yıl 12 farklı temada, endüstrinin küresel kaynaklarına temas eden onlarca farklı isim fikir üretti ve içgörü paylaştı. Sene boyunca süren tartışmalardan akıllarda kalan üç önemli içgörü öne çıkıyor.
MediaCat Magazine olarak her ay Birleşik Krallık’ın reklam ve pazarlama sektörünü, belirlediğimiz bir temayı tartışmaya davet ediyoruz. Bu sene kreatif direktörlerden stratejik planlama yöneticilerine, yazarlara, iletişim danışmanlarına, araştırmacılara ve müşteri ilişkileri direktörlerine kadar pek çok endüstri profesyoneli aşk, öfke, değişim, kimlik ve başkaldırı gibi konuları MediaCat Magazine’de tartıştı.
Yazarlar arasında senenin en popüler teması “Yaş ve Bilgelik” oldu. Yaş ve bilgelik arasındaki ilişkiyi, deneyimin bu ilişkideki rolünü, reklam endüstrisinin yaşa olan yaklaşımını, teknolojinin bilgeliği nasıl etkilediğini ve bilgiye erişimin hafızamız üzerinde ne gibi izler bıraktığını inceledik.
Bir sene boyunca tartışıp öğrendiğimiz her şeyi özetlemek zor ancak üç tanesini akılda tutmakta fayda var.
2022’nin en çok konuşulan terimleri muhtemelen metaverse, Web3 ve NFT oldu. Bu terimlerin profesyonel dünyaya hızla girdiğine ve hükmettiğine tanık olduk. Markalar stratejilerini değiştirdi, bazıları bu terimlere özel pozisyonlar bile yarattı. Seneye geri baktığımızda bütün bu alanlardaki değişimin beklenen hızda gerçekleşmediğini görüyoruz. Değişim zaman alıyor ve insanlığın duyguları, motivasyonları ve arzuları pek de değişmiyor. Bu, markaların anlamlı yeniliğe, piyasaya sürekli yeni ürün sürmektense, tüketicilerin ihtiyaçlarını daha derinden anlayarak ulaşabileceği anlamına geliyor. Harbour Collective Kurucusu Kev Chesters, bunu vurgulamak için Bill Bernbach’tan birkaç cümle ödünç alıyor: “İnsan doğası 1 milyon yıldır değişmedi. Önümüzdeki 1 milyon yılda bile değişmeyecek. Sadece yüzeysel şeyler değişti. Değişen adam hakkında konuşmak moda. Bir iletişimci, saplantılı hayatta kalma, beğenilme, başarılı olma, sevme ve kendi başının çaresine bakma dürtüsüyle, değişmeyen adamla ilgilenmelidir.”
Teknoloji, iletişimi ve bağ kurmayı hiç olmadığı kadar kolaylaştırıyor fakat buna rağmen Z Kuşağı arasında yalnızlık “epidemi” olarak damgalanabilecek kadar yaygın. Hayat dijitalleştikçe gerçek ve derin bağlar kurma ihtiyacı artıyor. Z Kuşağı bu ihtiyacı giderebilmek için kendi tutkularına hitap eden niş topluluklara yöneliyor. Niş topluluklar, markaların tüketicilerle anlamlı bir ilişki kurmasına fırsat sağlıyor ama bu fırsattan faydalanabilmek için markaların bu niş toplulukların jargonunu iyi öğrenip bu alanlara kusursuzca entegre olması gerekiyor.
Bu senenin Cannes Lions Grand Prix kazananlarının büyük çoğunluğu marka amacına değinen kampanyalardı. Ne yazık ki çoğu zaman bunlar sadece kampanya olarak kalıyor ve gerçek değişimi tetiklemiyor. Glastonbury Müzik Festivali’nden izlenimlerini aktaran Ogilvy UK Marka Strateji Ortağı Matthew Waksman, festivalde tek kullanımlık plastiklerin yasak olduğunu, hiçbir yerde satılmadığını ve katılımcıların buna hızla alışıp davranışlarını değiştirdiğini hatta plastiğin eksikliğinin farkına bile varmadıklarını anlatıyor. Fakat aynı katılımcılar tek kullanımlık elektronik sigaraları ellerinden bırakmıyor: “Bu, sürdürülebilir niyetleri beslemenin iyi olduğunu, ancak nihai olarak tek kullanımlık plastiğin etrafındaki davranışların yalnızca tüketici talebi tarafından yönlendirilemeyeceğini, müşterilerin çok fazla homurdanmadan uyum sağlayacağından emin olarak, sunduklarını değiştiren işletmeler tarafından yönlendirilmesi gerektiğini gösteriyor.”
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.