“Yoksulluk bir kimlik gibi”

Yoksulluğu gelir değil, bir insan hakları ve özgürlük meselesi olarak tanımlayan Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo’yla yoksulluğun boyutları üzerine konuştuk.

“Yoksulluk bir kimlik gibi”

Yoksulluk gelir yetersizliği kadar malum olmayan birçok gizli boyuta sahip. Derin Yoksulluk Ağı’nın kurucusu Hacer Foggo, hayatta kalma stratejilerinin kişiselleştiği bir öteki Türkiye manzarası sunuyor.

Yoksulluk sonunda hepimizin gündemine girdi…

Pandemi ve kriz aslında farkındalıkları artıran da bir durum oldu. O dipteki yoksulluğu, eşitsizliği gün yüzüne çıkardı. Birleşmiş Milletler durumu İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük insanlık krizi olarak tanımlıyor. Bizse son bir senedir konuşmaya başladık. Neden? Çünkü bu kez hepimiz yoksullaştık. TÜİK’in en son yayınladığı 2022 Gelir ve Yaşam Koşulları araştırmasından bahsedeyim. Beni dehşete düşüren durum, sürekli yoksulluğun yüzde 13,8’e ulaşmasıydı. Bunun anlamı şu: Yoksulluk kalıcı hâle geliyor. Yoksulluk durumu beş yılı aşınca “sürekli yoksulluk” ifadesini kullanıyoruz ve bu durum üç kuşak boyunca devam ediyor. Kim bu sürekli yoksullar? Bu insanlar temel ihtiyaçlara kilitlenmiş; artık yoksullukla değil, açlıkla mücadele edenler. Yalnızca onlar değil, plazada çalışan ya da holding patronu olan insanlar da korku hâlinde. Çünkü yoksulluk arttıkça onlar için de yaşam alanları daralıyor. O öfkenin nereye, nasıl savrulacağını bilmiyorlar. O öfke yarın sokakta da karşılarına çıkabilir, fabrikada da.

Sokaklarda nelere tanık oluyorsunuz?

Suç oranlarının arttığını düşünüyorum. Uyuşturucu ve antidepresan kullanımı artıyor, özellikle yoksul mahallelerde. İstatistiklerde mutsuzluk oranlarının arttığını görüyoruz. Özellikle gençlerde bir hayal kuramama hâlinin ve gelecek kaygısının ne kadar fazla olduğunu görüyoruz. Yaşlı yoksulluğu bizde çok konuşulan bir şey değil. Ama yaşlılardaki umutsuzluk, çaresizlik bir başka. Ömrünü çalışarak geçirmiş, emekli olmuş bir insanın, seçtiği huzurlu bir hayat yerine evinin kirasını ödemek ya da torununa para göndermek için zorunlu olarak çalışmaya başladığını hatta inşaatlar gibi bilmediği işlerde olduğunu görüyoruz. İŞKUR’a 2022 Şubat ayı içerisinde 50 yaş üzeri 204 bin 473 kişi iş başvurusu yaptı.

Nasıl hayata tutunuyor peki insanlar?

Kendi kişisel stratejilerini üreterek… Evi idare eden, yoktan var eden kadınlar bebek bezi yerine poşet bağlıyorlar çocuklarına, mama alamadıkları zaman şekerli su veriyorlar. Bunlar bir strateji. Ev sahibinin sürekli kapıya dayandığı evdeki çocuğun kendini yük olarak görmesi, acaba okulu bıraksam mı diye sorgulaması ve sonunda kaportacıda çalışmaya başlaması da bir strateji. Dayanışmaya gelince, dayanışma her zaman yoksul mahallelerde vardır. Bende yoksa komşuda vardır, malzemeler bir araya getirilir ve kimse de açlıktan ölmez. Ama şu anda komşuda da yok. Olmadığı zaman o dayanışma da kendiliğinden ortadan kalkıyor, mücadele kişiselleşiyor ve herkes kendini kurtarmaya çalışıyor. Bir taraftan da evsizlik sorunu yükseliyor. İnsanlar birbirlerinin yanına taşınmaya başlıyorlar ki bu da dayanışma değil, çatışmayı getiren bir şey. Dayanışmayı örgütleyen insanlar da yoksullaştılar. Öğrenciler mesela, okulu bırakıyor, donduruyor, işe başlıyorlar.

Sorun yalnızca ekonomik mi?

Yoksulluğa sadece gelir üzerinden değil, çok boyutlu yaklaşmalıyız. Açlığın getirdiği, yetersiz beslenmenin getirdiği öğrenme güçlüğü, gelişim bozukluğu, obezite, bodurluk, ruhsal travmalar, öfke, stres… Yoksulluk bir kimlik gibi. Yazılı bir kural olmasa da hepimizin zihninde yoksulların girebildikleri yerler, yoksulların giremedikleri yerler var. Yoksulluk aynı zamanda bir sosyal dışlanma. Dünya yoksulluğun bu öteki boyutlarını konuşmaya; utanç, aşağılanma, damgalanma, etiketlenme gibi gizli boyutlar dediğimiz yönleri ölçümlemeye başladı. Sosyal yardıma başvuran bir kadının kaymakamlık kapısından kovulması, orada gördüğü kötü muamele ya da beslenmesi olmadığı için ders sırasından ayrılmayan çocuğun arkadaşlarına sunduğu mazeretler… Bunların ürettiği travmayı da konuşmamız gerekiyor. O yüzden yoksulluk bir gelir meselesi değil, bir insan hakları ve özgürlük meselesi.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.