Kreatifin Masası’nda Tasarımcı Handan Tepe’nin evinde ve çok uzaklardayız, Toronto’dayız.
MediaCat’in uzun yıllar devam eden söyleşi serilerinden Kreatifin Masası’nı karantina günlerine özel olarak geri getirdik. Bu kez dünyanın farklı şehirlerindeki kreatiflerin home office çalışma masalarına konuk olduğumuz seride İstanbul’da Rafineri Creative Group Head Gizem Şengüler, Hamburg’da Scholz&Friends Hamburg Senior Art Direktörü Yiğit Karagöz, New York’ta SHVO Senior Art Direktörü ve Grafik Tasarımcı Aksel Ceylan, Amsterdam’da Wieden+Kennedy Amsterdam Senior Art Direktörü Zeynep Orbay, İstanbul’da Rafineri Creative Group Head Uğur Matban, Berlin’de Heimat Berlin Head of Design Esra Gülmen ve İstinye’de VMLY&R Kreatif Direktörü Erkan Kaya‘nın ardından yine ülke sınırlarının dışındayız.
Dünya kazan, biz kepçe… Bu kez, bambaşka mevsimler yaşasa da bugünlerde aynı rutinleri paylaştığımız Kanada’nın en büyük şehri Toronto’ya geldik. Indigo’da tasarımcı olarak çalışan, Hello From Toronto markasının kurucusu Handan Tepe’nin masasındayız.
Bu hafta karantinada yedinci haftayı geride bıraktık. İki nedenden ötürü karantinaya uyum sıkıntısı yaşamadım. Birincisi İstanbul’dan ayrılıp Indigo’da tasarımcı olana kadarki 1,5 senelik arada okul, freelance ve Hello From Toronto için bir şeyler yaparken zaten bu düzendeydim. İkincisi tüm sosyal çevreyi geride bırakıp taaa Kanada’ya gelince başta zaten bi’ izolasyon yaşıyorsun, hazırlıklıydık.
Salonda balkon manzaralı çalışma masam mevcuttu, yemek masası beyim Meriç Karabulut’a tahsis oldu. 9-5 arası düzeyli bir ilişkimiz var, öğle yemeği/kahvaltısı dışında akşama kadar görüşmüyoruz.
Masayı üç amaçla kullanıyorum. Sabah 9:30 ekip toplantısıyla güne başlıyorum. Tasarımcısı olduğum Indigo Paper markası için fikirler, taslaklar, tasarımlar 9-5 mesaim içinde.
Arada boşluk yakaladığımda, Hello From Toronto için gelen kart siparişlerini paketliyorum, gerekirse öğle arasında bisiklete atlayıp lokal dükkânlara kartlarını teslim ediyorum. Bir süredir toplu taşımanın yerini bisiklet aldı.
Tüm gün “ne yiyelim”in yanına akşama doğru “ne pişireceğiz” telaşı başlıyor. Kitaplar, YouTube’dan videolar havada uçuyor, sonra üşenip salçalı makarna yiyoruz.
Arada masamdan manzaraya bakıyorum. Şu soldaki dev ağaç tamamen yeşerirse yaz geldi demek. Kendisi bahara pek yüz vermiyor.
Akıl sağlığımı çiçeklerimle konuşarak koruyorum, şükür henüz onlar bana cevap vermiyor.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.