MediaCat

İhtiyarlara yer yok!

TÜİK’e göre 1,5 milyondan fazla yaşlı tek başına yaşıyor. Marka yöneticileri olarak bu kesime öncelikle kendi hedef kitlemiz içinde yer açarak ilk adımı atmalı, tüm platformlarımızı basit müdahalelerle onlar için kullanılabilir hale getirmeliyiz.

“Oğlum şu benim Feys’e bir bakar mısın? Bir şey oldu, bir türlü çalışmıyor!” Bu ve benzer sahneler hepimiz için tanıdık olsa gerek. Babamız ya da annemiz, utangaç bir yüz ifadesiyle, muhtemelen bizim kendilerine hediye ettiğimiz eski telefonumuzda, o sürekli tekrar eden derdine derman arıyor. Literatürde “yaşlı bağımlılığı” olarak tabir edilen bu durum, onlarda bu yeni dünyada kendilerine yer olmadığı yönünde bir his yaratıyor. Üzücü!

İtirazımız yok mu? Tabii ki var! Buyurun konuşalım.

Dünya nüfusu hızla yaşlanıyor. Genç nüfusuyla övünen ülkemizde dahi 65 ve üstü yaştakilerin toplam nüfus içindeki oranı 2022 sonu itibarıyla yüzde 10’a dayandı ve “nüfus yaşlanması”nın temel gösterge değerine ulaşmış olduk. TÜİK verilerine göre yaklaşık her 4 haneden 1’inde en az bir yaşlı fert bulunmakla birlikte 1,5 milyondan fazla yaşlı tek başına yaşıyor. Yaş ayrımcılığı, sosyal dışlanma ve yoksulluk gibi sorunlarla boğuşan yaşlıların yaşam kalitesini koruyarak onların kendi ev ortamında, “yerinde yaşlanma” sürecine katkı sağlamak büyük önem arz ediyor. BM Yaşlılık İlkeleri’ne göre, yaşlı bireylerin “bağımsız yaşama” haklarının sağlanması için tüm olanakların seferber edilmesi gerek.

Kaçınılmaz dönüşümün ardından

Sözkonusu yaşlı bireylere bağımsız yaşama hakkı sağlamak olduğunda, dijital teknolojiler, özellikle otonomiyi desteklemek adına öne çıkıyor. Nitekim yakın bir zamanda zorlu bir deneyimle bunu açıkça gördük. Pandemi izolasyonunun en büyük mağdurlarından yaşlılar kaçınılmaz bir dijital dönüşümden geçtiler. Uzaktaki çocuklarının yürüttükleri zorunlu eğitim sayesinde yaşlıların dijital okuryazarlığının ve becerilerinin arttığını gözledik. Bu süreçte ilk kez interneti kullanan hatta ilk kez çevrimiçi alışveriş yapan büyük bir yaşlı topluluğu olduğunu biliyoruz. Yaşlılar, özellikle sosyal medya ve anlık mesaj platformlarına büyük ilgi gösteriyorlar. “Feys” ile başlayan yolculuk farklı mecralarda etkileşimle sürüyor. Instagram annelerinin çocuklarının yayın akışını anbean izledikleri, onaylamadıkları bir görüntü paylaştığında WhatsApp üzerinden çocuklarına bizzat müdahale ettikleri örnekler gündelik hayatın olağan birer parçası haline geldi.

Etiketleri olmayan emojilerin ne anlama geldiğini bilmeseler de sorup bizleri yormak yerine kendi dünyalarında yorumlayarak kullanmayı tercih eden anneler etkileşim içinde kalmak için direniyor. Yüzünü kapatan maymun emojisinin “âmin” anlamına geldiğini düşünmelerine şaşmak yerine onlarla bağ kurmak gerek. İçerik üreten anneler, içeriklerine tepki de bekliyor ama çocuklar eşlik etmekte zorlanıyor. Bu kapsamda birçok eğlenceli örneği 2018 Felis Ödülleri Dijital Bölüm’de Teknosa’ya ödül getiren Pişmanım Anne kampanyasında bulabilirsiniz.

Markalara düşen görevler

Bunca ilgiye rağmen, etkileşimin önünde temel bir engel var. Dijital platformlardaki deneyim yaşlı kullanıcıların ihtiyaçları öngörülerek tasarlanmıyor. Yaşı ilerledikçe fiziksel kısıtları doğal olarak artan yaşlı kullanıcılar, ekranlardaki küçük puntolu düşük kontrastlı metinleri okuyamıyor, arama motorlarını kullanamıyor, kısa-uzun süreli hafıza kısıtları yüzünden satın alma gibi çok adımlı çevrimiçi işlemleri gerçekleştirmekte zorlanıyor. Bu yüzden de bunca istek ve heyecana rağmen yaşlılar kendilerini dijital platformlardan “gönüllü olarak dışlıyor”. O çok tanıdık ve hüzünlü “Yok oğlum, bu işler bana göre değil” ifadesi bu durumu açıkça tarif ediyor ve bizi yazının başlığına taşıyor.

Marka yöneticileri olarak ihtiyarlara öncelikle kendi hedef kitlemiz içinde yer açarak ilk adımı atmalı, tüm platformlarımızı basit müdahalelerle onlar için kullanılabilir hale getirmeliyiz. Bu konu aktif yaşlanmayı destekleyen etik bir duruşu sahiplenmenin ötesinde, “gümüş ekonomi” kapsamında sadık müşterilere ulaşmaya imkân tanıyan bir rekabet avantajı yaratmak adına da büyük önem taşıyor. Ne de olsa bilgisayar başında sıkılan, kalabalık ve etkileşime girmeye istekli bir topluluktan bahsediyoruz. Peki yapay zekâ yaşlı hayatına ne katmayı vaat ediyor? Bunu önümüzdeki yazıda konuşacağız.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.