Sağlık hizmetlerindeki dönüşümü masaya yatırmak üzere bir araya geldiğimiz Philips Orta Doğu ve Türkiye Marka ve İletişim Direktörü Rengin Erdinç’e göre sektörün geleceğine üç faktör yön verecek: dijitalleşme, bilgi paylaşımı ve yapay zekâ.
Philips Orta Doğu ve Türkiye Marka ve İletişim Direktörü Rengin Erdinç’le sağlık hizmetlerinin geleceğini şekillendirecek teknolojileri, Philips’in sektördeki rolünü ve sürdürülebilirliğe ilişkin eylem planlarını konuştuk.
Bugünden geleceğe baktığımızda sağlık sektörünü şekillendirecek üç faktörün “dijitalleşme”, “bilgi paylaşımı” ve “yapay zekâ” olduğunu görüyoruz. Pandeminin etkisiyle dijital sağlık teknolojilerindeki gelişmeler artarken sanal bakım hız kazandı, bu da sağlık profesyonellerine fırsatlar yarattı. Aynı zamanda dijital sağlık teknolojilerinin hastalara daha iyi ve daha hızlı tedavi imkânı sunduğunu gördük. Yapay zekâ ve bağlantılı sağlık teknolojileri bu hedeflere daha çabuk ulaşılmasını sağlıyor ve önemli fırsatlar yaratıyor.
Özellikle biyoteknoloji ve yapay zekâ bir araya geldiğinde birçok hastalığı erken teşhis etmek artık mümkün. Kişiselleştirilmiş tedaviler sağlık hizmetlerinin daha uygun koşullarla yerine getirilmesine, daha hızlı iyileşmeye katkı sağlıyor. Yakın zamanda tüm sağlık verilerinin dijitalleşmesi ve bu verilere bulut veritabanı üzerinden ulaşılabilmesi ile kişiler kendi sağlık durumlarını daha iyi takip edebilecekler. Bunun yanında taşınabilir akıllı cihazlar ve aksesuarlar sayesinde kişisel veriler bağlantılı hâle gelecek. Bizim de stratejimiz yenilikçi çözümlerle sektöre liderlik etmek, müşterilerimizin Dörtlü Hedef’e (daha az maliyet, daha efektif sonuçlar, hasta ve sağlık personeli deneyimini iyileştirmek) ulaşmasına yardımcı olmak ve insanların yaşamlarını iyileştirmek.
Kronik hastalıklarla birlikte 65 yaş üstü nüfusun ve ortalama yaşam süresinin dünya genelindeki artışı, bizi sağlıkta yeni çözümler üretmeye teşvik ediyor. Bu yüzden sağlık alanında teknolojiye duyulan ihtiyaç artarken yapay zekânın daha da geliştirilmesi kaçınılmaz hâle geliyor. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz Türkiye Sağlık Trendleri Araştırması da bu noktaları doğrulayarak pandeminin yıldızının dijital sağlık teknolojileri olduğunu gösterdi.
Araştırmada basit hastalıklarda doktoruyla uzaktan iletişime geçerek muayene olmak isteyenlerin sayısında pandemi dönemiyle birlikte artış yaşandığı karşımıza çıkıyor. 2019 yılında yüzde 38 olan rakam 2021 yılında önemli bir ivmeyle yüzde 61’e yükselmiş gözüküyor. Hekimlere mobil mesajlaşma uygulamaları üzerinden danışma, online konsültasyon ve terapi hizmetlerinin yanı sıra online randevu ve sağlık verisi sistemlerine olan ilgide de artış yaşanıyor. Ayrıca, doktor ile tele-sağlık hizmetleri üzerinde sanal ortamda yapılan görüşmelerin yüz yüze yapılan muayene kadar verimli/kaliteli olacağını düşünen katılımcıların oranı da yüzde 40 civarında.
Değişen ve gelişen dünyada, yeni durumlarla mücadele etmek için sağlık sistemimizde bir reform gerçekleşmesi gerektiğine inanıyorum. Bu doğrultuda bizim de Türkiye’deki önceliğimiz sağlık alanında dönüşüme katkıda bulunarak, inovatif çözümler üretmeye devam etmek.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Bankası verilerine göre 3,5 milyar insan, yani dünya nüfusunun neredeyse yarısının ihtiyaçları olan sağlık hizmetlerine erişimi kısıtlı ya da yok. Sağlık hizmetlerinin dijitalleşmesi, sağlıklı yaşamdan önlem almaya, erken teşhisten tedaviye ve evde bakıma kadar sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesini sağlarken, bir yandan da çevresel ayak izini azaltarak kaliteli bakıma erişimi genişletiyor.
Dijital çözümler; gelişmiş iş akışı, ilk seferde doğru ve erken teşhis gibi olanaklar sunuyor ve verilerin paylaşımı sayesinde sağlık sistemlerinde oluşabilecek israfı engelleyerek kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlıyor. Sistemlerin buluta geçmesi ile yüzde 93 enerji tasarrufu elde ediliyor. Sanal bakımı destekleyen dijital çözümler, kaynakların yoğun olarak kullanıldığı klinik ortamlardan ağ bağlantılı, düşük maliyetli evde bakıma geçilmesini sağlıyor. Dijital çözümler kaynakların verimli kullanılmasına olanak tanırken ekipmanları iyileştiriyor, mekânsız tıbba geçişi tetikliyor ve minimum kaynak ile maksimum değer sağlayarak döngüsel ekonominin temelini oluşturuyor.
Dünyada 130, Türkiye’de 90 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren lider sağlık teknolojileri şirketlerinden biri olarak sürdürülebilirliği tüm iş süreçlerimizin merkezinde konumlandırıyoruz. Gezegenimizin kapasitesi ve insanlığın gelişimi için sürdürülebilirlik en kritik konu. Yeşil ve döngüsel hedeflerimize ulaşmak için sürdürülebilirliği, inovasyon süreçlerimize dahil ediyoruz. Hem kişisel sağlık hem de sağlık sistemleri alanında enerji verimliliği, ambalaj, döngüsel tasarım ve zararlı maddeler konularında çevresel iyileştirme sağlayan ürünler sunuyoruz.
Sürdürülebilir enerji, sağlık sisteminin karbondan arındırılması için en önemli etken. Sürdürülebilir sağlık sistemine erişmek için tüm süreçlerimizi döngüsel model üzerine kurguluyoruz. Döngüsel Ekonomiyi Hızlandırma Platformu’nda (PACE) küresel eylem gündemlerini belirlemede ve döngüsel düşünme ile çalışma biçimlerinde değişimi yönlendirmede öncü rol oynuyoruz.
Philips olarak amacımız dünyayı daha sağlıklı ve sürdürülebilir hâle getirmek. Gezegenimize ve toplumumuza karşı sorumluluklarımızın bilinciyle hayata geçirdiğimiz ‘Sağlıklı İnsan, Sürdürülebilir Gezegen 2016-2020’ programımızı başarıyla tamamlayarak, operasyonlarında karbon nötr hale gelen dünyadaki ilk sağlık teknolojileri şirketlerinden biri olduk.
Çevresel, sosyal ve yönetim taahhütlerimizde önemli başarılar elde etmeye devam ediyoruz. 2025 sürdürülebilirlik hedeflerimizi de Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile uyumlu olarak belirledik:
Çevresel: 2025 yılına kadar ürünlerimizin enerji verimliliğini artırarak CO2 emisyonunu azaltmak, yeni ürünlerin yüzde 100’ünün Philips EcoDesign’a uygun olması (AB Çevreci Tasarım Direktifine istinaden), operasyonel atıklarımızın yüzde 95’ini geridönüştürmek, gelirlerimizin yüzde 25’ini döngüsel ürün ve çözümlerden elde etmek hedeflerimiz arasında yer alıyor. Toprağa sıfır atık gönderme ve operasyonlarımızı yüzde 100 yenilenebilir enerjiden sağlama hedeflerimize 2025 yılından önce ulaşmayı başardık. Küresel boyutta bir etki yaratmak için hem kamu hem de özel sektörde yer alan tüm paydaşlarımızla güçlerimizi birleştirmek istiyoruz.
Sosyal: Sosyal hedeflerimizi hayatı iyileştirme odağımız doğrultusunda belirliyoruz. 2030 yılına kadar her yıl 2,5 milyar kişinin hayatını iyileştirmeyi amaçlıyoruz. Sosyal fayda oluşturmanın yanında iş yerinde adil ve kapsayıcı bir ortam oluşturmak önceliklerimiz arasında yer alıyor. ‘Sağlıklı İnsan, Sürdürülebilir Gezegen’ programımızın hedefleri doğrultusunda, üst düzey liderlik pozisyonlarındaki cinsiyet çeşitliliğinde 2020 sonunda yüzde 27’lik orana ulaşarak, belirlediğimiz hedef olan yüzde 25’i aştık. Bu programın yeni üst düzey pozisyonlarındaki kadın lider oranını 2025 yılı sonuna kadar yüzde 35’e çıkarmayı hedefliyoruz. Philips Türkiye’de yönetim ekibimizin yüzde 88’ini, yöneticilerimizin yüzde 48’ini ve çalışanlarımızın yüzde 43’ünü kadın çalışanlarımız oluşturuyor.
Yönetim: Plan, eylem ve raporları oldukça şeffaf bir şekilde kayıt altında tutan Philips’in tüm çevresel, sosyal ve yönetim verileri üst düzey firmalarca denetleniyor.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.