Jülide Konukoğlu Gaziantep’in önemli kültürel miraslarından kutnu kumaşının korunması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla bir marka oluşturmaya çalışıyor.
Jülide Konukoğlu Türkiye’nin önemli sanayicilerinden Sanko Holding’in eğitim tarafından geliyor. 17 yıldır Özel Sanko Okulları Danışma Kurulu Başkanı. Konukoğlu, Gaziantep’in önemli kültürel miraslarından kutnu kumaşının korunması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla bir marka oluşturmaya çalışıyor.
Gaziantep’e özgü tarihî ve kültürel bir değer kutnu. 16’ncı yüzyıldan bu yana Gaziantep’te üretilen ipek ve pamuk karışımı bir kumaş. Şam kumaşı, Osmanlı kumaşı, saray kumaşı ya da ışık saçan kumaş olarak da biliniyor. İçindeki ipek, kumaşın parlamasını sağlıyor. Kendine ait çizgisel, özgün bir duruşu var. Bir şehri temsil edebilecek özgünlüğe ve karaktere sahip. Saraylara çıktığı dönemler de olmuş, çok kötü dönemleri de. Kara tezgâhlarda dokunuyor. Tamamen el emeği, göz nuru. Yaşayan üç ustası var. Zor da olsa günümüze ulaşabilmeyi başarmış.
Geçtiğimiz ay Gaziantep’te bir kutnu atölyesini ziyaret ettim. Kutnu kumaşının nasıl üretildiğine tanık oldum. Sonra mağazasına gittim ve bir çanta satın aldım. Çantadan ziyade hikâyesi, kültürel anlamı olan bir ürün benim için. Bu tür örneklerin çoğalmasını dileyerek Jülide Konukoğlu’nun kutnu yolculuğunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yaklaşık beş yıl önce Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin tarafından 26 kadının katıldığı bir toplantıya davet edildim. Başkan toplantıyı “Bugünkü konumuz kutnu kumaşı arkadaşlar. Tezgâhlar azalıyor, ustalar yaşlandı. Bizim kutnu kumaşı dokumasında büyük problemlerimiz var” sözleriyle açtı. Toplantının amacı kutnu kumaşıyla ilgili bir beyin fırtınası yapmaktı.
Hayal dünyamız o kadar sınırsızdı ki toplantı bitmeden New York’a bile kutnu mağazası açmıştık. Hayaller güzeldi ancak ben gerçekleri konuşmak istedim ve arkadaşlara döndüm: “Çok özür dilerim ama şu kutnu kumaşını New Yorklulardan önce bana satsanız keşke. Ben Gaziantep doğumluyum, burada büyüdüm. Ama kutnu kumaşından hiçbir şey kullanmıyorum” dedim.
Ben bir şeyin önce esas sahipleri tarafından doğru şekilde kullanılması ve sevilmesi gerektiğine inanıyorum. Kutnu için de öyle olmalı. Yani Antep kullanacak ki önce İstanbul sonra da New York kullansın. Fatma Hanım benim bu çıkışımdan sonra döndü ve “Kutnu Tanıtım Grubu’nu oluşturuyoruz ve başkanı da sen olacaksın” dedi.
Kutnu Tanıtım Grubu dört yıla yakın çalıştı. Esmer Erdem bu süreçte tasarım danışmanlığımızı yaptı. Amacımız kutnu kumaşıyla yapılabilecek ürünleri belirlemekti. 30 kalemden oluşan 300’e yakın ürün belirledik. Dizüstü bilgisayar kılıfından ev tekstiline, aksesuardan kıyafete kadar pek çok ürün…
Bu süreçte kutnu ile ilgili problemleri de görme fırsatını buldum. Kumaşla ilgili en büyük sorun eninin dar olmasıydı. Ayrıca dikişe uygun bir kumaş olmaması moda ürünlerinde kullanılmasının önündeki engeldi. Türkiye’den örnekler araştırdım. Cem Boyner’in benzer bir çalışmayı Kastamonu bezi için yaptığını gördüm. Bu projeyi yöneten arkadaşı Boyner Holding’te ziyaret ettim. Onun anlattıkları vizyonumu çok açtı. Kastamonu’ya gittiklerini, araştırdıklarını, defileler yaptıklarını, yeni modeller geliştirdiklerini söyledi. Her şeyin çok güzel gittiğini ancak tüm bu yenilikleri oradaki ustalara teslim edip döndükten sonra ustaların eski bildiklerini yapmaya devam ettiklerini belirtti. “Kastamonu’dan rüzgâr gibi geçtik” dedi. Altyapıya dokunmazsak bizim de aynı şeyi yaşayabileceğimizi belirtti.
Bu görüşme bu süreçteki en büyük dersti benim için. Döndükten sonra altyapıyla ilgili neler yapabileceğimizi araştırdık. Ustaların var olan atölyelerinde gerekli düzenlemeler yaptık. Meslek okulunda kutnu ustası yetiştirmek üzere bölüm açılmasını sağladık. Gaziantep Üniversitesi’ndeki moda-takı bölümüne bir kutnu tezgâhı koyduk. Ben kişisel olanaklarımla sadece kutnu kumaşından tasarımların üretileceği bir atölye açarak belediyeye hibe ettim. Kutnu Tanıtım Grubu olarak Dilek Hanif’le Zeugma’da, Bora Aksu ile Londra Moda Haftası’nda defilelere imza attık ve bize verilen görevi tamamladık.
Kutnu Tanıtım Grubu başkanlığını üstlendiğimde kumaşla o kadar özdeşleştim ki insanlar adeta beni elçi gibi benimsediler. Bir marka yaratırsam bu çalışmaları bir basamak daha yukarı taşıyabileceğime karar verdim. Kutnia macerası böyle başladı.
Kumaşın enini genişletmek ve dayanıklılığını artırmak için ilk olarak Ar-Ge çalışmaları başladı. Bir yıl içerisinde hem kumaşın Ar-Ge çalışmaları hem tasarımlar tamamlandı. İlk mağazamızı Gaziantep’te açtık.
Sürdürülebilir bir bütçesi, bir hedefi var mı? Şehrin ikonu olacak şeyin o şehrin kültürü-tarihi gibi bazı değerlerini yansıtması önemli. Şehre ait bir değeri yaşatmak ve yaygınlaştırmak çok önemli bir misyon. 170 ülkeye ihracat yapan bir kentiz. Beşinci Organize Sanayi Bölgesi’nin temelini attık. Pek çok şey ihraç ediyoruz. Tıpkı gıda sektörü gibi tekstil de Gaziantep sanayisinin önemli itici güçlerinden biri. Kutnia bu anlamda yeni bir anlayış ve tarz getirecek. Kutnia markası zaten kendiliğinden Gaziantep’i kucaklayacaktır, tabii ki Gaziantep de Kutnia’yı. Bu şehri temsil edecek bir ikona dönüştürebilirsek ne mutlu bize.
Moda Avrupa’dan dünyaya yayılıyor. İlk etapta Paris, Milano ve Londra’nın dikkatini çekmek istiyoruz. Bunun için çalışmalarımız devam ediyor. Avrupa’da tanıtım ve lansman yapmak istiyoruz. Pinak yapmadan ufak ufak, sağlam, akıllı adımlarla ilerliyoruz.
Yurtiçinde de bazı işbirliklerine gittik. Beymen Home’da ev tekstili bölümünde satılıyor ürünlerimiz. Mobilya ve benzeri endüstrilerle işbirliği yapmak istiyoruz. Ancak en önemli şartımız bu işbirliklerinde Kutnia markasının da kullanılması. Çünkü biz bir kumaş üreticisi değiliz. Bir yerel değeri markalaştırmaya çalışıyoruz. Bunun için markamızın kumaşın kullanıldığı her yerde yer alması önemli.
Meslek okulundaki çocukların yetişmesini dört gözle bekliyoruz. Bakalım mesleğe devam edecekler mi? Kutnu kumaşının sadece üç ustası kalmıştı. Kutnia ile birlikte 12 usta daha sisteme girmiş oldu. Bu süreç diğer ustalarda müthiş bir heyecan yarattı. Onların ürüne bakışı değişti. Bir uyanış oldu. Özellikle mağaza açılışında onların heyecanı beni çok etkiledi.
Çok değerli bir şeyi parlattık, tozunu aldık, gün yüzüne çıkarıyoruz. Anadolu’da çok fazla kültür var. Ama genelde “aman dokunmayalım, kültürü olduğu gibi koruyalım” anlayışı var. Kutnu kumaşı da öyleydi. Orada duruyordu ve o haliyle pek bir işe yaramıyordu. Biz onu çağa, modern hayata uygun hale getirerek hayatın bir parçası yaptık. Ben artık kutnu alabiliyorum, giyebiliyorum, evimde kullanabiliyorum. Dolayısıyla pek çok kültürel değerin de tozlu raflardan indirilerek zamanın ruhuna uygun hale getirilmesi için ilham vermek istiyoruz. Ancak bu şekilde yaşatabiliriz değerlerimizi. Kutnia’nın başarılı olması çok önemli. Kutnia başarılı olursa, Gaziantep başarılı olur, Anadolu başarılı olur, Türkiye başarılı olur.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.