Elon Musk’ın tartışmaları beraberinde getiren Twitter’ı satın alma hamlesini, 4129Grey Kreatif Direktörü Ahmet Terzioğlu’nun analiziyle anlamlandırmaya çalışıyoruz.
Tesla CEO’su Elon Musk’ın “İnsanlığın geleceği için hayati önemdeki konuların tartışıldığı dijital bir şehir meydanı” olarak tanımladığı Twitter’ı satın alması, bu hamlenin ardındaki motivasyona ve platformun akıbeti açısından anlamına dair çeşitli tartışmaları da beraberinde getirdi.
4129Grey Kreatif Direktörü Ahmet Terzioğlu, sıradan bir iş insanından oldukça uzak bir profil olan Elon Musk’ı itiraza pay bırakmayan bir tanıma sığdırıyor: “Ödeme, taşıma ve iletişim alışkanlıklarını zıpır bir enerji ve kural tanımadan değiştirme isteğiyle; şahsi PR ile girişimciliğin, nerd’lükle CEO’luğun, trollükle ifade özgürlüğünün renkli bir kokteyli…”
Musk’ın takip ettiği davranış modeline ilişkin analizi için söz kendisinde.
Elon Musk Twitter’ı satın alıyor. Günlerdir dünya gündemi bu konuyla çalkalanıyor. Bu gelişmeye ve sonuçlarına geri döneceğim ancak önce Elon Musk’ı tanımlayan anahtar kelime ve kurumlara bir göz atalım istiyorum.
Sırasıyla PayPal, Tesla, SpaceX, Starlink, -satınalmadan bile önceleri ve şimdi- Twitter, araya saçılabilecek yeraltı tünelleri, alev makineleri… İlk bakışta dahi Jules Verne tarafından yazılan eksantrik milyoner/milyarder mucit tanımlamasına uyan bir profil bu. Hatta bana göre ruhdaşı Howard Hughes ile stratejik benzerlikleri olan da bir profil. Nedir bu benzerlik?
Howard Hughes da mühendisti. Dönemin iletişim ve ulaşım sistemleri üzerinde düşünen, çalışan ve girişimde bulunan biriydi. Tabii o dönemin imkânları dahilinde… Ayrıca senarist ve yönetmendi. Dönemin gişe filmlerini yazıp yönetiyordu. Sinema üzerinde kurduğu hâkimiyetle kendi pazarlama süreçlerini yönetiyordu. Sinema bir PR aracıydı onun için. Uçaklı macera filmleri havacılık takıntısının uzantısıydı. Dünyanın en büyük havayolları şirketlerine kafa tutmaktan dünyanın en büyük uçağını üretmeye kadar uzanan çılgın projeleri vardı. Pentagon için savaş uçağı üretim süreçlerine bile girmişti… Yolunda giden ve gitmeyen bir sürü şey yaptı…
Elon da benzer bir davranış modelini takip ediyor. Ödeme, taşıma ve iletişim alışkanlıklarını zıpır bir enerji ve kural tanımadan değiştirme isteğiyle şahsi PR ile girişimciliğin, nerd’lükle CEO’luğun, trollükle ifade özgürlüğünün renkli bir kokteyli… Hughes için kara hız rekoru, dünyanın en büyük uçağı ve havayolu şirketi neyse Musk için de Tesla ve SpaceX o… Aynı şekilde Hughes için sinema neyse Twitter da Musk için iletişim anlamında benzer bir anlam taşıyor. Musk, Hughes gibi yazıyor ve yönetiyor. Anlattıklarıyla filmlerden fazla gişe yapıyor; milyonlarca etkileşim alan hesabıyla Hughes’un sinemayı kendi PR’ı için aygıtlaştırması gibi Twitter’ı aygıtlaştırıyor… Buraya kadar geçmiş. Şu an itibarıyla ise bireysel bir trollük performansının ötesinde, platformun her köşesinde söz sahibi olmaya doğru ilerliyor.
Basına sızan bilgiler arasında kendisi hakkında Twitter’da yapılan yorumlara inanılmaz derecede sinirlendiği, bunları kişiselleştirdiği, günlük plan ve rutinlerini Twitter atmosferinde kendisi adına cereyan eden muhabbetler ekseninde kurguladığı biliniyor. Hatta satınalma sürecinin en büyük sebeplerinden birinin, “Twitter’daki kontrolsüz ortam ve botlar” olduğu, Elon’un Twitter’ı “özgür bir ortam haline getirmek için bu girişimde bulunduğu” söyleniyor.
87 milyondan fazla takipçisiyle bir mega-influencer olan ve bir troll gibi tweet’ler atan Musk, reklamlara inanmıyor. 217 milyondan fazla aktif kullanıcıya sahip sosyal medya platformlarından birini müthiş bir meblağ ödeyerek satın almaya karar veriyor… Hughes’un çılgın uçaklı filmleri ne kadar yerçekimine karşı yazılmış şiirler olmayı hedefliyorsa, Twitter’a yapılan bu yatırım da o kadar “özgürlük”le ilişkili.
Dodgecoin sürecindeki “trollemelerini” göz önünde bulunduracak olursak, Twitter’ın blockchain ve NFT dünyası için ne kadar kritik bir platform olduğunun farkında olan Musk, muhtemelen yakın vadede özgürleştirme başlığı altında Twitter’ın vahşi doğasını kendine has bir kontrole almaya, buna göre ya platformu “reklam sevmese de” ticarileştirmeye ya da blockchain ve NFT dünyasına kendine has GM’ler atmaya devam edecektir.
Sosyal medyanın karanlık yüzünde çok iyi bilinen bir gerçek vardır: Trolleri beslememelisiniz. Yani, onların paylaşımlarıyla ortaya çıkan manipülasyonları görmezden gelmeniz, yanıt vermemeniz, mümkünse hiç yaşanmamış gibi davranmanız gerekir. Troller etkileşimden beslenir, saçtıkları huzursuzluk tohumlarıyla kendi gündemlerini yaratırlar; Musk boyutlarına ulaştıklarında ise tarihlerini yazmaya başlarlar. Timeline’lara boşu boşuna feed demiyoruz…
Peş peşe gelen Twitter hesabı kapatma hareketleri ve Twitter çalışanlarının istifaları bir grup insanın Musk’ın bir Jules Verne karakterinden fazlası olduğunu görebildiğini, Hughes’un stratejilerinin çok ama çok ötesine geçtiğini anladığını ve bu “tarih yazma girişimi”nin farkında olduğunu gösteriyor.
Dijital dünyada olan bitenlere dair fikirlerine her zaman önem verdiğim, 4129Grey Strateji Grup Lideri Zeynep Özdoğan’nın sözleriyle bitirecek olursam: “Elon Musk, Twitter’ın halkın güvenini hak etmesi gerektiğini öne sürüyor. Bunu, en az sansür politikasına sahip olduğu için, toplumsal olayların en rahat konuşulabildiği ve insan akınına uğrayıp dünya tarihini değiştiren bir mecra için söylüyor. Çarpıttığı ‘halkın güveni’ denen gerçeklik, hakikat sonrası siyasetin en somut örneklerinden. Musk, 44 milyar dolara dünya devi bir şirketi değil, gerçekliği satın almaya çalışıyor.”
Trolleri beslememeliyiz tabii ama ya karşımızdaki troll kendisini besleyebiliyorsa? O zaman işler değişiyor. Şu an tam olarak Twitter için işlerin değiştiği noktadayız.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.