Makale Kıssa kıssa Talep düşmesi diye bir şey artık söz konusu değil. Arada sırada, günün sapa zamanları haricinde genelde kuşaklar hep dolu olacaktır. Reklam kuşak kompozisyonundaki değişim önemli. Yani kanallar pahalı reklamveren yerine ucuz reklamverenle kuşağı doldurursa, doluluk oranı yüksek olsa da gelirler düşecektir.
Makale Yeni TV trenini kaçırıyor muyuz? Bugün 700 – 800 binlik dizi prodüksiyonlarını ancak karşılayabilen kanallar, reklam gelirlerinde düşüşle beraber bu rakamı 400 – 500 bin bandına çekmek zorunda kalır mı? Muhtemelen kalır.
Makale Anlamsız rakamlar Kategorinin, markanın nereye koştuğu, neleri amaçladığı ve buna nasıl katkıda bulunacağımızı düşünmemiz gereken günlerdeyiz. Anlamsız rakamlarla desteklenen güven erozyonundan sağ çıkabilmek mümkün değil.
Makale Goodbye Sir Kim ne derse desin, ister sevin ister sevmeyin, Sir Martin Sorrell reklam dünyasında devrim yaratmış bir isimdi. İş dünyasının keskin kurallarını reklamcılıkla birleştirerek mesleğin Wall Street semalarında daha saygın bir yere gelmesinde büyük rol oynadı.
Makale Amazon Oyunu değiştirenler serisinde Netflix ve arkadaşlarını inceledik bol bol. Sıra biraz da Amazon’dan bahsetmeye geldi.
Makale Medyanın sonu Facebook ve Google ikilisinin dijital reklam pastasındaki payı Amerika’da yüzde 60’ı geçti. Sir Martin’e göre Avrupa’da yüzde 75 (kimi kaynaklara göre yüzde 70). Kaba bir tahminle ülkemizde de yüzde 70’lere yaklaşıyor. Yatırımcı açısından güzel gözükse de markalar ve medya sektörü için endişe verici.
Makale DMexco’nun ardından… Fake News’dan bot’lara, micro-influencer’lardan eSports’a kadar uzanan geniş bir yelpazede oturumlar yapıldı ve işimizin geleceği hakkında konuşuldu. J&J’dan Visa’ya markalar, Aegis’in efsane ismi Nigel Morris’ten NYTimes’ın CEO’su Mark Thompson’a kadar uzanan fikir liderleri ile dolu sahneler, dinleyenler için dolu dolu iki gün yaşattı.
Makale Person of Interest Nolan kardeşlerin Person of Interest’i favori dizilerimizden biriydi. Diziyi seyrederken akla gelen klişe sorulardan biridir: Reklamcılığın geleceği de “Makine”lere mi emanet?