İşler karışıyor. Geçtiğimiz aya damgasını vuran konu, reklam dünyasının devleri Google ve Facebook’un güvenlik konusundaki duyarsızlıkları oldu. Neden olduğunu hiç düşündünüz mü?
İki yıl boyunca YouTube’a erişemediğimiz günleri hatırlıyor musunuz? DNS ayarlarıyla oynamak da VPN’i öğrenmek de o günlerden bize yadigâr. Türkiye’de YouTube ilk kez engelleneli tam 10 yıl olmuş, sebebi de mânidar: Bir kullanıcının yüklediği Atatürk aleyhtarı videonun YouTube tarafından kaldırılmaması. 10 yıl önce başlayan bu savaş, bugün genişleyerek sürüyor. Vergi cezaları, ofis açma baskıları derken Google da, Facebook da, Twitter da çeşitli tavizler vermek zorunda kaldı.
Bizdeki devlerle savaş son derece ilkel yöntemlerle sürdüğünden kullanıcılara, günlük hayata ve hatta ticarete verilen zararları tarif etmek mümkün değil. İşe tamamen hâkim olmayan, hâkim olması da pek mümkün gözükmeyen “uzmanlar” ile yürüyen takip, akılcı çözümlerden çok Çinvari bir baskıcı geçiştirmeyi getiriyor.
Bunları şimdilik bir kenara bırakalım ve son iki aydır özellikle Avrupa’da konuşulan konulara bakalım. İlk haber mart ayı içerisinde Londra’da ortaya çıktı. The Times’ın YouTube’daki aşırılık içeren videolardaki reklamları mercek altına alması ve bu videoların öncesinde ya da üzerinde rastladığı devlete ve bazı şirkete ait reklamlar gündeme bomba gibi düştü. IŞİD’in propaganda videoları üzerindeki ordu, ulaşım işleri, göçmen bürosu ve BBC’ye ait reklamların ekran görüntülerini merkeze alan haber ayrıca The Guardian, Channel 4, Honda, Argos, Sainsbury’s gibi önemli firmaların da bu reklamlar aracılığıyla terörist ya da suç gruplarına para aktardığını iddia ediyordu.
The Times’ın YouTube’daki aşırılık içeren videolardaki reklamları mercek altına alması ve bu videoların öncesinde ya da üzerinde rastladığı devlete ve bazı şirkete ait reklamlar gündeme bomba gibi düştü.
İşin teknik konusuna bakacak olursak, kullanıcıların videolarını yüklemesine, etiket vermesine ve bunlara reklam almasına izin veren Google, reklamlar üzerinden video sahipleriyle de gelir paylaşımı yapıyor. Eşsiz algoritması sayesinde kullanıcıları hedefleme ve onlara doğru reklamı gösterme konusunda oldukça başarılı olan Google, sizi tanıdıktan sonra izlediğiniz herhangi bir videoda da karşınıza reklam çıkarabiliyor. Yani siz The Guardian’ın hedef kitlesindeyseniz, bir IŞİD videosu izliyorsanız ve o videoya teknik olarak onay verilmişse, reklamı görüyorsunuz. Bunun karşılığında da videoyu yükleyen IŞİD para kazanıyor (1000 izlenme başına yaklaşık 30 TL).
Bu haberin yankılarını yakından takip ettik. İlk olarak Havas, tüm YouTube ve Google Display Network reklamlarını durdurduğunu açıkladı, bunu pek çok marka takip etti. Markaların pazarlama departmanı ve medya satınalma ajansı da temkinli bir moda geçerek Google’ın açıklamasını bekledi. Google hızlı bir geliştirmeyle filtrelemesini artırdı ve sorunu şimdilik bertaraf etti.
The Times’ın ikinci haberi de nisan ayı içerisinde geldi. Bu araştırma için yeni bir Facebook hesabı açan Times muhabirleri, radikal kişilerle arkadaş olup, bu konuları içeren gruplara katıldı. Ortaya çıkarılan haberde ise buralarda tespit edilen ve Birleşik Krallık yasalarına göre suç sayılan terör, pedofili ve taciz videolarının raporlanmasına rağmen Facebook’un videoları silmediği aktarıldı. Hatta Facebook algoritması sayesinde bu tarz videoların bazı kullanıcılar için öne bile çıkarıldığı gösterildi.
Google’la yaşanan krize benzer bir kriz şu aralar Facebook’la yaşanıyor. Belki bu kez doğrudan reklamla ve markalarla ilişkilenmediği için haber manşetlere düşmedi ama Facebook hızlı bir açıklama yaparak topluluk standartlarını tekrar anlatmaya çalıştı. Kullanıcıların raporlamalarına hızlı bir şekilde dönüldüğünün ve müdahalede bulunulduğunun altını çizen Facebook, ayrıca yapay zekâlarla sistemlerinin sürekli takip edildiğini ekledi.
Google’la yaşanan krize benzer bir kriz şu aralar Facebook’la yaşanıyor.
Şimdi toparlama zamanı. Bir ay arayla reklam dünyasının iki büyük devinin hiç görünmeyen tarafı birden dünya gündemine düştü. Yıllardır bu algoritmalarla milyarlarca dolar reklam bütçesi elde eden, reklamverenin en iyi dostları olan bu dev şirketler aniden korkulu rüya haline geldi. Markalar, ajanslar, medya kuruluşları, hükümet yetkilileri hatta ülkelerin güvenlik birimleri devreye girdi. Şirketler reklamlarını durdurdu, ajanslar güvenlik konusunda ültimatom verdi.
Olması gerekenin geç de olsa yapılması tabii ki sevindirici. En azından eşit rekabet şartları yaratmak için bu sorgulamalar ve yaptırımlar oldukça önem taşıyor. Bu büyük markalar da para kaybetmek pahasına gerçekten gerekli önlemleri alabilirlerse konu çözülebilir. Ama soru şu: Konu sadece bu mu, yoksa büyük gerilim mi başlıyor? Göreceğiz.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.