Bugün kapsayıcı olmak masaya başka bir sandalye eklemek demek değil, gerekirse o masayı yeniden tasarlamakla ilgili.*
Dünya genelinde kapsayıcılık ve çeşitlilik konuları farklı yönlerden ele alınıyor. Geçtiğimiz günlerde Dove, saçlarını boyamayı bırakan haber sunucusu Lisa LaFlamme’in işten çıkarılması üzerine #KeepTheGrey kampanyasını başlattı; LC Waikiki, bünyesindeki engelli çalışanlarının fikirleriyle geliştirilen engelli koleksiyonu LCW Limitless’ı satışa sundu; The Body Shop artık “yaşlanma karşıtı” ifadesini kullanmayacağını açıkladı; Mey|Diageo, çalışanlarının geleneksel yemek tariflerinin yer aldığı Şölen Sofrası kitabını çıkararak çeşitlilik ve kapsayıcılık kültürünü farklı bir versiyonla uyguladı; Marvel ise ilk Müslüman süper kahraman karakteri Ms. Marvel’ı yarattı…
Wunderman Thompson’ın araştırmasına göre tüketicilerin yüzde 90’ı eşitliğin artık herkesin “işi” olduğunu ve yüzde 75’i şirketlerin ve markaların eşitlik ve sosyal adalet gibi büyük toplumsal sorunları çözmede rol oynamaları gerektiğini savunuyor. Peki, ne değişti de kapsayıcılık konusundaki beklentiler daha çok artar, şirketler bu konuyu daha çok konuşur oldu?
Geride bıraktığımız pandemi koşulları, mevcut eşitsizlikleri açığa çıkarma ve şiddetlendirmenin yanı sıra daha çok kişiyi bu konuda sesini yükseltme konusunda cesaretlendirdi. Öyle ki Black Lives Matter hareketi, Stop Asian Hate mitingleri gibi küresel protestolar için alan yarattı; hayatımıza daha da nüfuz eden dijitalle birlikte erişilebilir deneyimlerin kapısını araladı; sosyal medya kullanımındaki artışla birlikte baskıların daha da görünür olmasını sağladı. Sonuç olarak uzun süredir seslerinin duyulması için çağrıda bulunan ve ayrımcılığa maruz kalanların öncülüğünde kapsayıcılık, kendine global sahnede güçlü bir yer edindi.
Bugüne kadarki çeşitlilik ve kapsayıcılık odaklı işlere baktığımızda belli tahakkümler üzerinden ilerleyen bir yaklaşımın benimsendiğini görüyoruz. Veriler ise bir yerlerde hata yapıldığına işaret ediyor. Wunderman Thompson’ın Inclusion’s Next Wave raporuna göre “Markalar cinsiyet, ırk, yaş, din veya cinsel yönelim nedeniyle bana kendimi istenmeyen kişi olarak hissettiriyor” cümlesine katılanların oranı yüzde 42 gibi oldukça yükseklerde seyrediyor.
Wunderman Thompson’ın dahiliyet ve kapsayıcılık dalgasının ardındaki itici güçleri özetleyen trend raporu, markalara kapsayıcılık kültürünü daha doğru şekilde nasıl ele almaları gerektiğine dair önemli içgörüler sunmakla birlikte, yeni zorunluluğun “anlamlı eylemlerde bulunmak” olduğunu ortaya koyuyor. Kilit noktalardan bir diğerini ise kapsayıcılığın, hikâye anlatımından tasarıma hatta işyerinde katılıma kadar geniş bir yelpazede kendine yer bulması gerekliliği oluşturuyor. Genç nesil, sosyal adalet ve eşitlik konusunda yüksek beklentilere sahip ve artık çeşitliliğe ve kapsayıcılığa öncelik vermeyen kurumlarla çalışmamaktan yana. Bu da popülasyonu hiç de az olmayan küresel bir kitlenin varlığıyla birlikte tasarım, deneyim, iş dünyası ve pazarlamanın geleceğinin kapsayıcılık yönünde evrileceğinin güçlü bir işaretçisi.
Bu evrilmede ihtiyaç duyulanın ne olduğunu tespit edebilmek oldukça önemli. Bu anlamda Wunderman Thompson Brazil Communications Director, Inclusion, Equity and Diversity Lead Vivian Zeni da Silva’nın kapsayıcılık tanımı aslında sorunun tam da merkezine işaret ediyor: “Hangi kültürleri ve insanları ötekileştirdiğimizi, kimlerin sesini bastırdığımızı ve neden belirli grupları ve kültürleri ikincil olarak sınıflandırdığımızı düşünmek şu anda ihtiyacımız olan şey. Dünyanın her yerinden insanları işe alabiliriz, ancak ne düşündüğümüze ve neyi marjinalize ettiğimize bakmazsak, aslında kapsayıcılık ve çeşitlilikten bahsetmiyoruz demektir.”
Avustralya Ulusal Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde görev yapan kıdemli öğretim görevlisi Jenny Davis, araştırma verileri her ne kadar cinsiyet, ırk, engellilik, gelir düzeyi gibi boyutlar üzerinden analiz edilse de, bireylerin gerçek hayatta yaşadıkları deneyimlerin daha karmaşık olduğunun altını çizerek “marjinal topluluklar” tanımlamasının aslında ne kadar basite indirgendiğine dikkat çekiyor. Ayrıca sahip olduğumuz kimliklerin, parçalarının toplamından daha büyük bir şeyi ifade ettiğini anlamanın çok önemli olduğuna değinen Davis, “adil ve kapsayıcı alanlar yaratmanın, mevcut sosyal yapının sunduğu fırsatlarla birlikte gündelik yaşam deneyimlerini nasıl organize edebileceğini hesaba katmak anlamına geldiğini” belirtiyor ve kapsayıcılık tartışmalarında yeni bir kavrama göz kırpıyor: Kesişimsellik.
Geena Davis Medyada Toplumsal Cinsiyet Enstitüsü Başkanı ve CEO’su Madeline Di Nonno kesişimselliğin önemini şöyle açıklıyor: “İnsanlar, insan gruplarının çok çeşitli şekillerde marjinalleştirilebileceğinin farkında değiller. Dolayısıyla hepimiz çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık konusunda çok bilinçli olsak bile bazen bir boyuta diğerine kıyasla daha az odaklanabiliyoruz.” Bu da markaların kapsayıcılık kültürüne çalışırken artık cinsiyet, sınıf, ırk, engellilik, yaş veya cinsel yönelim gibi kategorileri birbirinden bağımsız olarak ele almamaları ve farklı boyutların kesişerek yeni ayrımcılıklar doğurabileceğinin bilinciyle hareket etmeleri gerektiğini gösteriyor.
1976’da görülen, beş siyahi kadının General Motors’a açtığı dava, konuyu somut çıktılarıyla görebilmek adına yerinde bir örnek. Delillere göre şirket, 1964’ten önce siyahi kadınları işe almıyordu ve 1964 sonrası işe alınan bütün siyahi kadınlar ise 1970’lerin başındaki ekonomik küçülme sırasında “kıdem sistemi çerçevesinde” işten çıkarıldılar. Kadın işçiler ise bu sistemin siyahi kadınlara yönelik yeni bir ayrımcılık oluşturduğu iddiasıyla dava açtılar. Ancak mahkeme, ırkçılığı ve cinsiyetçiliği bir araya getirmeyi anlamlı bulmayarak davayı sonlandırdı. Sonuç olarak siyahi kadınların iki farklı boyutun kesişmesine dayalı uğradıkları ayrımcılığın üstü örtülmüş oldu. Bu anlamda bu dava, günümüzde gerek sosyal gerekse iş yaşamında kapsayıcılık kültürüne nasıl yaklaşılması gerektiğine dair önemli bir ders niteliğinde.
*Alıntı: Leng Montgomery Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık Kıdemli Danışmanı
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.