Dijital yayın platformları arasındaki kızışan rekabet ve pay kapma mücadelesinin OTT pazarında yol açtığı dönüşümü Rafineri Strateji Direktörü Can Çalışkan anlatıyor.
“Bugün evdeki kumanda kavgası dijital içerik platformlarının hayatımıza girmesiyle birlikte dünyanın içeriğini önümüze seren bir kumandadan pay kapma mücadelesine dönüştü. Bu yarış hem kaliteyi yükseltecek hem de halen doygunluğa ulaşmamış pazarın sınırlarını genişletecek” diyen Rafineri Strateji Direktörü Can Çalışkan, kalemini platformlar arasındaki artan rekabetin anlamı ve gidişatı üzerine oynatıyor.
Yıllardır dönüşüm maliyetlerini Netflix’in sırtına bindirmiş devler bu yıl itibarıyla Türkiye’ye birer birer giriş yapıyorlar. Pandemi koşullarının hızlandırdığı bir paradigma yaşanırken yenilikçi Türk platformları da bir yandan nispeten mütevazı bütçeleriyle akıllı işler yapma peşindeler.
Netflix için 2022 yılı zor başladı. Platform, dijital yayıncılık tarihinde ilk defa üye kaybı yaşadığını açıkladı. Hisseleri tabiri yerindeyse serbest düşüş yaşadı. Her şeye rağmen tüm dünyada 220 milyon aboneye ulaşan Netflix, 137 milyonu aşan en yakın rakibi Disney+ karşısında kategorinin kaptanı konumunda.
Netflix DVD işini pivot ettirdikten sonra kendini geleneksel yayıncılık sektörüne karşı tam bir ezberbozan olarak konumlandırdı. İnternet bağlantılı tüm ekranlarda kusursuz bir izleme deneyimi sunmasının yanı sıra reklamlardan arınmış bir platform olarak izleyicilerin dikkatini çekti. Kısa sürede kendi orijinallerini yapmaya başlayarak “istenilen zaman, istenilen yerde” önermesini kitleler için asıl tercih sebebine dönüştürdü. Dizilerin toplu şekilde platforma gelmesi oyunun kurallarını değiştirdi. Dünya genelinde “binge-watching” olarak adlandırılan bir tüketim alışkanlığı icat etmeyi başardı. İlk orijinal şovu House of Cards’ı pilot testi yapmadan hayata geçirmesi ve yaratıcılara tanıdığı kreatif özgürlük prensibi yıllarca baskılanmış sektörün ufkunu açtı.
Türkiye ve Güney Kore gibi kendine has televizyon kültürü olan pazarlardaki lokal içerik stratejisi ise platforma asıl başarısını getirdi. İlk Netflix Türk Orijinali “Hakan: Muhafız” ile Türkiye’de geniş kitlelerin ilgisini çekmeyi başardı. Atiye, Aşk101, Bir Başkadır, Kulüp gibi ses getiren kendi yapımları platformun en güçlü kozu olmaya başladı. Dublaj ve altyazı kalitesine verdiği önem ile lokal içerikleri hızla globalize etmesi yaratıcıların sınırlarını kaldırdı. Diğer yandan Organize İşler 2’nin sinema lansmanından bir hafta sonra platformda yayınlanması Netflix’e ezberbozan tavrını Türkiye’de bir kez daha gösterme şansı tanıdı.
Disney+ geniş telif havuzunun yanında Marvel, Star Wars, Pixar ve National Geographic ile güçlü bir ele sahip. Türkiye, lokal bir içerikle (Engin Akyürek’in bir savaş fotoğrafçısı olarak başrolde yer aldığı Kaçış) lansmana girdikleri ilk ve tek pazar olmuş. Platformun en güçlü kozlarından biri aileye hem bütünsel hem de tekil olarak değer yaratabilmesi. Netflix uzun zamandır bu tehdidin farkında ve çocuk tarafını desteklemek için elinden geleni yapıyor fakat karşısında Disney gibi bu işin kitabını yazmış bir marka var.
Diğer rakiplere baktığımızda HBO Max’in Türkiye lansmanından hâlâ bir ses yok. Amazon Prime ve Apple+’ı değerlendirdiğimizde ise şampiyonluğa oynama gibi bir motivasyonlarının olmadığını söylemek pek de yanlış olmaz. Her ne kadar bu yıl tüm dünya Amazon Prime’ın Lord of the Rings dizisini beklese de, Apple+ herhangi bir dijital platformdan daha fazla Oscar adaylığı ve Ted Lasso ile bir sürü Emmy kazansa da bu platformların görevinin ana markanın ekosistemini desteklemek olduğunu söyleyebiliriz.
Türk platformları cephesinde ise BluTV, Gain ve Exxen global devlere karşı zorlu bir mücadele içerisindeler. Rakiplerine göre mütevazı kalan bütçeleri ve güçsüz bırakılan içerik çeşitliliğiyle rekabetçi olmaları epey zor gibi gözüküyor. Her şeye rağmen oyun kitabının dışına çıkmayı başaran tek adımın Exxen’den geldiğini söyleyebilirim. Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi yayın hakkını alarak futbolun tamamen dijtal bir platformda yayınlanabileceğini göstermesi oldukça yenilikçi.
Disney+ 20th Century’den Pixar’a bünyesindeki birçok stüdyonun en iyi işlerinin yanı sıra Marvel ve Star Wars evrenlerindeki yeni yapımlara da ev sahipliği yapıyor. Netflix ise geriye kalan dünyanın en iyi çizgi romanlarının haklarını üstüne zimmetlemeye çalışıyor. The Umbrella Academy’e ek olarak merakla beklenen The Sandman uyarlaması buna güzel iki örnek. Disney+ sabırsızlıkla beklenen Obi-Wan dizisinin ilk iki bölümünü Netflix’in en güçlü serisi Stranger Things’in dördüncü sezonunun lansmanına denk getirdi. Demet Özdemir’in filmi Netflix’te yayınlandıktan sonra oyuncu Disney+ tarafından birçok ünlüyle beraber marka elçisi ilan edildi. Biri Cem Yılmaz ile bir süredir üretken bir işbirliğinde, diğeri Şahan Gökbakar’ın seyirci mıknatısı film serisi Recep İvedik’i sinemeya uğratmadan direkt “sadece bende” olarak yayınlayacak. Disney+ haftalık izlenme alışkanlığını yeniden inşa etmeye çalışırken Netflix yakın zamanda özellikle komedi ve senaryosuz programlarda canlı yayınlar yapacağını duyurdu. Netflix Türkiye’ye girip adım adım saygı ve sevgi kazanmayı tercih etti. Disney+ ise çok sayıda ünlünün oynadığı “Herkes Yerini Aldı, Hazırsanız Başlıyoruz” reklam kampanyası ve Tarkan’ın sahne aldığı görkemli lansman partisi ile açık açık “mekânın sahibi geldi” mesajı veriyor.
Platformların fiyatları yarattığı değere nazaran hâlâ erişilebilir noktalarda. Hatta Netflix yeminini bozup daha uygun ama reklamlı bir abonelik yayınlayacağını bile duyurdu. Durum böyle olunca dünyada olduğu gibi Türk izleyicisi de halen 2-3 platformu aynı anda karşılayabilir veya ilgisini çeken yapımların dönemlerine göre indi-bindi taktiğiyle oradan oraya sekebilir.
Diğer yandan artık boş atıp dolu çekme dönemi bitti. Her lansman platformların form grafiğini belirleyecek. Abonelik aldıracak değil de platformda olduğu için öylesine izlenecek işlere yapılan yatırımlar kullanıcı kazanımı açısından patinaj çektirecek. Global prodüksiyon becerisini lokalde değer yaratmak için kullananlar izleyici ve yaratıcı gözünde prestij kazanacaklar.
Platformların iletişim ekiplerine bu yolculukta çok görev düşecek. Kültürel pazarlamada daha marifetli olan avantajı eline geçirecek. Bunun için doğru içerik kadar kültürü de iyi okuyacak yaratıcı stratejilere ihtiyaç duyulacak. Sadece güzel günlerde değil, krizlerde de nokta atışı stratejiler geliştirme becerisi gerekecek. Kısacası her şey herkes için çok daha heyecanlı olacak. İyi seyirler.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.