Analog ve sentetik insanların bir arada yaşadıkları distopik bir dünyaya hazır mısınız?
Her yıl Mart ayında Teksas Austin’de gerçekleşen South by Southwest, web’in şekillendiği 1987’de medya ve eğlencenin geleceğini tartışmak amacıyla başlayan bir festival. Bugün film, müzik, komedi festivalinin yanı sıra konferanslar, yarışmalar ve sergileriyle tüm şehre yayılmış durumda.
Bir müzik festivali olarak başlayan SXSW, müzik ve filmin yanı sıra trendlerin belirlendiği, yeni teknolojilerin tanıtıldığı bir büyük yaratıcılık buluşmasına dönüştü. Pek çok sanatçının ve bilim insanının kendilerini dünyaya
tanıttıkları bir platform aynı zamanda.
Festivalin yaratıcılarından Louis Black, North by Northwest filminden esinlenerek South by Southwest ismine karar vermiş. Fiziksel pusulada güney-güneybatı yönünü işaret eden SXbS’ten ilhamla SXSW kısaltmasıyla anılıyor festival.
Bu sene festivaldeki konferansların odağında çoğunlukla Web 3.0, metaverse, NFT ve yapay zekâ gibi konular vardı.
Festivalde trendler için gözler önemli bir konuşmacıda oluyor her yıl: Amy Webb. Âdeta SXSW ile bütünleşmiş biri Webb. Her yıl sunduğu “Teknoloji ve Bilim Trendleri Raporu” festivalin en ilgi gören içeriği.
Bu sene, “Reperception (Yeniden Algılama)” temasıyla hazırladığı sunumunda Amy Webb, trendlerin yanı sıra gelişen teknolojilerin ne tür tehdit ve fırsatlara gebe olduğuna da değindi. Webb’in sunumunun detaylarını mediacat.com adresinde “Geleceğe yön verecek teknoloji trendleri” başlığında bulabilirsiniz.
Sentetik biyoloji, Amy Webb’in sunumundaki en dikkat çeken bölümdü. Biyolojik organizmaları tasarlamak ve inşa etmek için yeni teknolojilere odaklanan bir bilim dalı sentetik biyoloji. Ana odağı, DNA dizilimlerini manipüle ederek yeni genomların oluşturulmasını sağlamak. Webb, bu alanda geliştirilen teknolojilerin çok yol aldığını söylüyor. Uzak olmayan bir gelecekte DNA’lar özel yazılımlarla amaca uygun olarak düzenlenebilecek. Aslında bu alandaki gelişmeler iyi amaçla kullanıldığında insan ve dünya için çok faydalı olabilir. Sürdürülebilir enerji, biyolojik yenilenme, moleküler ilaçlar gibi…
İnsan nüfusu arttıkça gıda sorunu da büyüyecek. Amy Webb, kökhücrelerden moleküler olarak gerçeğinden ayırt edilmesi mümkün olmayan sağlıklı etler üretilebileceğine ve bunun anaakım beslenme alışkanlığına dönüşmesinin bozulan dengeleri iyileştirebileceğine dikkat çekiyor -ki sentetik etler bugün bile var.
Laboratuvarda üretilmiş et örneklerini tüketicilere sunan ilk ülke Singapur. Geçtiğimiz yıl Digital Age Tech Summit konuşmacılarından Shiok Meats Kurucu Ortağı ve CEO’su Dr. Sandhya Sriram, 2018’de faaliyete başladıklarını, ilk ürünlerini 2019’da ürettiklerini ve birkaç ay içerisinde piyasaya sunacaklarını anlatmıştı. Sriram, kökhücreyi canlı bir hayvandan alarak, kontrollü bir ısıda ve uygun ortamda, 4-8 gün içerisinde karides ve ıstakozu aynı tat ve kokuyla üretebildiklerini belirtirken, Singapur hükümetinden çok destek gördüklerini söylemişti.
Sentetik biyoloji çok değil, 10 yıl sonra en çok konuşulacak konuların başında gelecek. Amy Webb’e göre 2032’de tıpkı bugün bilgisayarlarımızın içerisindekileri yedeklediğimiz gibi biyolojik sistemlerimizi de kopyalayabileceğiz.
İnsanoğlu geliştirdiği teknolojilerle artık laboratuvar ortamında insan yaratmaya doğru gidiyor. İnsanların üremesiyle ilgili yeni bir yöntem üzerinde çalışıldığını belirten Amy Webb, IVG, yani “in vitro gametogenez” adı verilen bu yöntemle doku ve organlardan alınan kökhücrelerden bebekler üretilebileceğini söylüyor.
Fareler üzerinde başarıyla uygulanan bu yöntemin etik ve yasal sorunlar nedeniyle insanlar üzerinde henüz denenmediğini belirten Webb, ileride bu yöntemin denenmesi için pek çok neden olabileceğine de kesin gözüyle bakıyor. Kısırlık, kanser gibi hastalıklara çözüm olabilir bu yöntem. Bu yöntemle birden fazla embriyo yaratmak mümkün olabilecek ve içlerinden en sağlıklısı tercih edilebilecek. Dahası artık ebeveyn olmak için başka birine ihtiyaç olmayacak. Bu da aile kurumunun tümüyle değişmesi anlamına geliyor.
Bir iyimser bir de kötümser iki senaryoya değinen Webb’in iyimser senaryosunda, 2037’de en iyi ihtimalle insanlar sentetik etlerle beslenirken, hayvanların mutlu yaşayabileceği, her şeyin genetiğinin değiştirildiği ancak bu değişikliklerin iyi amaçlara hizmet ettiği ve ölümün neredeyse isteğe bağlı olduğu bir dünya var.
Kötümser senaryoda ise iklim krizinin iyice derinleştiği, sentetik biyolojinin sunduğu imkânların yanlış ellere geçtiği, DNA’larımızın korsanlar tarafından ele geçirildiği, kendilerine fidye ödenmezse genetik bilgilerimizi ve tüm biyolojik verilerimizi yayınlamakla tehdit ettikleri bir gelecek bizi bekliyor.
1993’te Çinli bir bilim insanının ikiz bebeklerin genlerinin yapılarını değiştirmesi tıp dünyasında büyük bir infiale yol açmıştı. Ancak bugün teknolojinin hızını takip etmek bile neredeyse imkânsız hâle geldi. Şanslıysak bu tür teknolojiler ahlaksız insanların eline geçmez. Geçmesi durumunda nesiller boyu devam edecek tehlikeli sonuçlar doğabilir.
Ama her durumda analog ve sentetik insanların bir arada yaşadıkları distopik ve korkutucu bir dünyaya hazırlanmamız gerekecek galiba.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.