ABD seçimlerini Trump’ın kazanması teknoloji, girişim, yatırım, yapay zekâ gibi bazı ekosistemler için belirleyici sonuçlar doğuracak gibi gözüküyor, evet. Açıkçası piyasaların biraz hareketlenmesi ve girişim ekosisteminin düzelmesi adına daha hayırlı gözüken sonuç buydu. Peki gerçekten de öyle mi olur dersiniz?
Civilization oynuyormuşuz gibi düşünelim bir saniyeliğine… Dönem 2020’ler, seç oradan bi’ Norveç, bi’ Kanada; oyun ayarı easy olurdu herhalde değil mi? Bir de bizi düşünelim; politik durum, eğitim seviyesi, finansal zorluklar, doğal afetler… Bize oyun “varsayılan” ayarında hard’da geliyor. Biz ne yaparsak yapalım hard’da başlıyoruz. Ben bunun birçok konuda insanımıza avantaj sağladığını düşünsem de toplama baktığınızda hemen her konuda daha imkânsız olduğumuzu görebiliyoruz. Bizde başarılı olmak, dünya çapında iş çıkarmak, efendim işte Bayern Munich’i yenmek çok kolay olmuyor. Kapıştığınız rakipler, bulunduğunuz lig, etrafınızdaki yetenek havuzu ve insanların yaklaşımı genelde bizi her konuda en üst ligden geride tutmaya yetiyor.
Girişim, yatırım dünyasında da durum farklı değil. Hatta orda durumlar daha da sert bile diyebilirim. Yatırımcı gözüyle girişimlere baktığında kurucu ortaklarında Stanford’lı beş tane 200 IQ genç görmüyorsun genelde. Fikirler daha toy, az biraz lokal başarı iddiaları var ve ölçeklenmeleri için doğru ortam genelde ülke içerisinde yok. Girişimci perspektifinden baktığında ise durum daha da vahim. Dünyanın en iyi fikrine de sahip olsan yetenek, kaynak, inanç gibi noktalardan gol yeme ihtimalin o kadar yüksek ki bir yerden sonra kendi inandığın fikir bile imkânsız hale gelebiliyor. Bu yüzdendir ki başarılı olmasını geçtim ortaya çıkan startup sayısında bile Amerika’nın 50’de 1’i gibi bir yerlerde dolanıyoruz. Bizden çıkan unicorn sayısı üç, ABD’den 653, Avrupa’dan 200… Özellikle şu sıralarda bir de finansal durumlar, anlık faiz durumları göz önüne alındığında girişimci için doğru yatırımı bulmak gerçekten samanlıkta iğne aramak gibi.
Tam da böyle bir ortamda Amerikan seçimlerine girdik ve Trump kazandı. Trump’ın kazanması teknoloji, girişim, yatırım, yapay zekâ gibi bazı ekosistemler için belirleyici sonuçlar doğuracak gibi gözüküyor, evet. Açıkçası piyasaların biraz hareketlenmesi ve girişim ekosisteminin düzelmesi adına daha hayırlı gözüken sonuç buydu.
Peki gerçekten de öyle mi olur dersiniz?
Trump’ın zaferi, yapay zekânın büyüme tarzını belirleyecek bir kasırganın başlangıcı olabilir. Dümeni kimin tuttuğu belli: Trump, serbest piyasa rüzgârlarını arkasına alırken, Biden’ın daha “ebeveyn gözetimli” yaklaşımı terk edildi. Bu süreçte yapay zekâ, korunaklı bir serada değil vahşi doğada büyüyen bir çocuk gibi, ne bulursa öğrenecek ve sınırlarını zorlayacak. Geçenlerde okuduğum çarpıcı bir benzetmedeki gibi: “Yapay zekâ artık her şeyin serbest olduğu bir evde büyüyecek.” Peki bu, bir dahi mi yetiştirir yoksa başına buyruk bir sorun makinesi mi yaratır? İşte asıl soru bu.
Trump’ın özgürlükçü politikaları, özellikle teknoloji ve girişim dünyasında bazı faydalar sağlayabilir. Yapay zekâdan bahsedersek; regülasyonların gevşemesi inovasyonu hızlandırabilir ve ABD merkezli yeni ürünlerin dünya pazarında etkisini artırabilir. Ancak bu hikâyede Türkiye’ye düşen rol biraz karmaşık. Düşünün ki oyunda ABD “Science Victory” peşinde koşarken biz hâlâ “Survival Mode”da kalıyoruz.
Trump’ın döneminde büyük teknoloji şirketleri üzerindeki regülasyon baskılarının azalması, Silikon Vadisi’nden yepyeni girişimlerin doğmasına zemin hazırlayabilir. Ancak bu girişimlerin büyümesi ve yayılması, bizim gibi ekosistemlerde rekabeti daha da kızıştırabilir. Örneğin, ABD’de regülasyonlar kaldırıldı diyelim; yapay zekâ alanında ABD’nin geliştirdiği bir ürün, Türkiye’deki bir startup’ın hedeflediği pazarı veya konuyu kolayca domine edebilir. Bu, kendi girişimcilerimizi daha da zorlu bir mücadeleye iterken aynı zamanda global standartlarda düşünmeye de zorlayabilir.
Bir örnekle açıklayalım: Diyelim ki Türkiye’de bir fintech startup’ı, AB’de ve Biden Amerikası’nda daha yavaş gerçekleştirilebilecek yapay zekâ destekli bir finansal planlama aracını hızla ve başarıyla geliştirdi. Yeni senaryoda ABD’de regülasyonlardan kurtulan benzer bir girişim, aynı alanda çok daha hızlı büyüyerek Türkiye pazarına girebilir. Bu durumda bizim startup ne yapacak? Ya ürünü daha global bir standarda taşıyacak ya da kendi pazarını kaybedecek.
Hem Batı’dan hem Doğu’dan çok geride olduğumuz bir konu teknoloji üretimi. Avrupa’daki katı regülasyonları duyduğumda seviniyordum; bizim için fırsat alanı var, ilginç tool’lar geliştirip bir yer edinebiliriz diye. Trump’ın zaferinin teknoloji ekosistemine kısa vadede can vereceğini kabul etmekle birlikte uzun vadede ülkemizdeki girişimci, özellikle de AI ekosistemi için ne ifade edeceği konusunda karamsarım. Yazıyı her zaman geldiğim yere gelerek noktalıyorum, amaaan diyorum, ne de olsa hard’da oynuyoruz, buluruz bir yolunu…
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.