Sürdürülebilirlik artık bir tercih değil, iş yapmanın yeni normu. Bu dönüşümde girişimciler, inovasyon ve yaratıcılıkla hem sektöre yön veriyor hem de dengeli bir ekonomik yapıya katkı sağlıyor.
Dünya nüfusu gittikçe artıyor. BM tahminlerine göre 2050’ye geldiğimizde 10 milyara yaklaşacak. Bu artışa doğru hızla ilerlerken su, toprak, enerji gibi temel kaynakların tüketimi de hızla artıyor. Geçmişten bugüne aşırı ve bilinçsizce tüketimin gezegen üzerinde bıraktığı olumsuz etkileri hiç olmadığı kadar fazla hissediyoruz.
Bugün yaşadığımız iklim krizleri, kuraklıklar, orman yangınları ve biyolojik çeşitliliğin kaybı, geçmişteki aşırı ve bilinçsizce tüketimin sonuçları olarak artık göz ardı edilemeyecek kadar görünür durumda. Ve iş dünyası, yalnızca bir üretim ve tüketim merkezi olarak değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir geleceğin şekillenmesinde kritik bir aktör olarak öne çıkıyor. Şirketlerin doğa ile uyumlu iş modelleri geliştirmesi, sadece çevreye değil, aynı zamanda uzun vadeli ekonomik istikrara da katkı sağlıyor. Sürdürülebilirlik artık bir tercih değil; değişen tüketici talepleri, regülasyonlar ve yatırım trendleriyle birlikte, iş yapmanın yeni normu.
Bu dönüşümde, inovasyon ve yaratıcılığı teşvik ederek hem faaliyet gösterdikleri sektöre yeni bir soluk getiren hem de daha iyi ürün, hizmet ve fiyat avantajı sağlayarak dengeli bir ekonomik yapı kurulmasına önayak olan girişimcilerin oynadığı rol oldukça hayati. Nitekim Borderstep İnovasyon ve Sürdürülebilirlik Enstitüsü ve Alman Girişim Şirketleri Federal Birliği tarafından yayımlanan Green Startup Monitor 2024 araştırması, Almanya ölçeğinde, zorlu bir piyasa ortamına ve belirsiz finansman seçeneklerine rağmen yeşil girişimlerin sürdürülebilir bir ekonomi için önemli rol üstlenmeye devam ettiğini gösteriyor.
Almanya’da yeşil ekonomiyle özdeşleşme oranı 2023 yılında olduğu gibi yüzde 47 seviyesinde sabit kalırken, yeşil girişimlerdeki kadın kurucuların oranının yeşil olmayan girişimlere (yüzde 17) kıyasla yüzde 24 daha yüksek olması da dikkat çekici bir bulgu olarak değerlendiriliyor. Ayrıca liderlik pozisyonlarındaki kadınların oranı yeşil girişimlerde (yüzde 30) yeşil olmayanlara (yüzde 23) kıyasla daha yüksek.
Yeşil girişimler, üniversitelerden ve araştırmalardan inovasyon transferinde yüzde 58 ile başı çekiyor. Bu oran yeşil olmayan girişimlerde yüzde 47 seviyesinde.
Çalışmaya göre yeşil girişimler, yeşil olmayan girişimlere kıyasla sanayi, iş dünyası ve üniversitelerle daha sık (yüzde 71) işbirliği yapıyor. Bu oran yeşil olmayan girişimlerde ise yüzde 58. Bu da ekonominin sürdürülebilir dönüşümü için bilgi alışverişinde önemli bir rol oynadıklarını ortaya koyuyor.
Sürdürülebilir işletmelerin, Alman startup ekonomisindeki tüm girişimlerin 3’te 1’ini oluşturduğunu söyleyen araştırmaya göre yeşil startup’ların oranı yüzde 29 seviyesinde. Bu oran bir önceki yıla göre hafif bir düşüş göstermiş olsa da, raporda bu durum mevcut ekonomik ve finansal belirsizlik ortamında şirketlerin kısa vadeli stratejik uyum arayışlarıyla ilişkili olabileceği şeklinde değerlendiriliyor.
OECD’nin 12 Şubat’ta, “Fostering Convergence in SME Sustainability Reporting” başlığıyla yayınladığı rapora göre, dünya genelinde milyonlarca KOBİ’nin net sıfır hedeflerine ve daha geniş kapsamlı yeşil dönüşüme yönelik finansmanının sağlanması, 2030 Gündemi ve Paris Anlaşması gibi sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak açısından temel bir öncelik. Örneğin, temiz teknoloji alanında faaliyet gösteren şirketlerin yüzde 70’ini Birleşik Krallık’taki, yüzde 90’ını ise Finlandiya’daki KOBİ’ler oluşturuyor.
KOBİ’lerin sürdürülebilirliğe geçiş sürecini hızlandırmak için onların ihtiyaçlarına özel olarak tasarlanmış ve finansman koşullarını sürdürülebilirlik performansına bağlayan çözümlere kolay erişim ve bu çözümlerin yaygın kullanımı büyük önem taşıyor. Son on yılda sürdürülebilir finansman çözümlerinin erişilebilirliği önemli ölçüde artmış durumda. OECD, günümüzde dünya genelinde yaklaşık 30 trilyon dolar tutarında varlığın sürdürülebilir yatırımlara yöneldiğini söylüyor.
Dünyanın dört bir yanındaki finansal kuruluşlar, faaliyetlerine çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) faktörlerini entegre etmeye ve portföylerini net sıfır hedefleri, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve diğer sürdürülebilirlik kriterleriyle uyumlu hale getirmeye yönelik taahhütlerde bulunmaya giderek daha fazla yöneliyor.
Rapor yine OECD’nin 2023 yılında kamu kalkınma bankaları ve özel finansal kuruluşlarıyla yaptığı anketi referans göstererek katılımcıların çoğunluğunun iklimle ilgili unsurları operasyonlarına entegre ettiklerini belirtiyor.
Buna göre kurumsal hedeflerin ve planların oluşturulmasında (yüzde 68), Finansman/yatırım fırsatlarının değerlendirilmesinde (yüzde 66), yeşil hedeflere yönelik yatırımlar için özel finansman programları ya da daha avantajlı koşullar sağlanmasında (yüzde 72) iklim unsurlarına yer veriliyor. Finansal kuruluşlar ayrıca, KOBİ’lerin net sıfır ve yeşil yatırımları için özel finansman çözümleri sunmaya da başladılar. Bunların yüzde 69’unu orta ve uzun vadeli krediler, yüzde 67’sini kamu kalkınma bankaları tarafından sağlanan kredi garantileri, yüzde 38’i ise kısa vadeli krediler ve factoring oluşturuyor.
Dünyadaki gelişmelere paralel olarak Türkiye’de de sürdürülebilirlik odağındaki girişimlere olan destekler artıyor. Düşük karbon salımı, enerji verimliliği ve tasarrufu, yenilenebilir kaynaklar, geri dönüşüm, temiz teknoloji gibi alanların yanı sıra kadın girişimcilerin desteklenmesi gibi topluma dokunan etki projeleri de sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriliyor.
Melek yatırımcı ağları, kuluçka merkezleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, TÜBİTAK destekleri gibi ulusal ve Horizon 2050 gibi uluslararası destek mekanizmalarına ek olarak farklı sektörlerde faaliyetlerini sürdüren markalar da yeşil girişimcilere verdikleri desteklerle öne çıkıyor.
Migros Aile Kulübü tarafından verilen sertifikalı mesleki eğitimleri başarıyla tamamlayan kadın kooperatiflerin ürettiği ürünleri satışa çıkan Macrocenter; Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nde üretim bilgisini artırarak daha verimli zeytinyağı üreten, kendi markasını daha da geliştiren ve ödüller alan, eğitime katıldıktan sonra markasını kurarak satışa başlayan mezunlarını bir sonraki derslerde eğitmen olarak konumlandıran ve yeni girişimcilerin yetişmesini teşvik eden Komili; Garanti BBVA Partners girişim hızlandırma programına geçtiğimiz sene itibarıyla teknolojiyi de dahil ederek Garanti BBVA PartnersTech programını başlatan Garanti BBVA da Türkiye ekonomisinin bel kemiği olan girişimcilere sürdürülebilirlik yolculuklarında eşlik ediyor.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.