MediaCat

“Empati”ye ne kadar açığız?

Akademinin rafine bilgisini popüler kültürle bir araya getiren ve iş dünyasına dönüştürücü mesajlar gönderen Ad Hoc, Kasım sayısıyla raflarda.

“Empati”ye ne kadar açığız?

Ad Hoc’ta bu ay; iyilikten kötülüğe, ekolojiden ekonomiye farklı duygu ve disiplinlerin penceresinde “empati”nin izini sürdük. Çoğu dilde metafor olarak “bir başkasının ayakkabısını giyme” olarak karşımıza çıkan empati, aynı duygular etrafında birleşmeye her zamankinden çok ihtiyacımız olan günlerde, yalnızca insanlar arasında değil, yeryüzünde varlığını hissettiğimiz her canlıyla ortak bir dünya kurmamızı sağlıyor. Empatinin çağında ise yıllar içinde farklı boyutlarıyla tartıştığımız kavrama yeni fikirler eklemeye devam ediyoruz. Ancak geleceğin ve farklı deneyimlerin üretilmesi için yeni yollar inşa ederken içini boşalttığımız kelimeleri de yeniden kodlamamız gerek. Kötülüğün sıradanlığı, iyiliğin yavanlığı ve yaşanan krizlerin doğa-insan ilişkisiyle birlikte…

Sizce, tüm bu ilişkilerimizi korumak ya da yeniden üretmek için empatiye yeteri kadar açık mıyız? Gelin birlikte karar verelim.

  • Ötekini anlamak: Empati mümkün mü?
  • Empati için gerçeklik, gerçeklik için sanal deneyim
  • Empati çağında iyiliğin ve kötülüğün anatomisi
  • Empati-yaratıcılık-inovasyon üçgeninde tasarlanan gelecek
  • Koronavirüs salgınında ne kadar empati yapabildik?

Tarihin derinliklerinden kültürün ticarileşmesine

Kültür disipliniyle başlayalım o halde. Bir iyi bir de kötü haberini ele aldığımız, dünyanın en çok satan bilimkurgu romanı Dune, ikinci kez beyazperdeye uyarlandıysa da filmin gösterimi COVID-19 engeline takıldı. İyi haber ise şu: 2020 itibarıyla 55’inci yaşını kutlayan bu kült eser, irdelediği temalar itibarıyla hâlâ taptaze ve onu hiç tanımayanlar için müthiş bir serüven. Sürpriz-bozanlardan uzak bir “Neden Dune okumalıyım?” derseniz, tüm dünya, Dune’un 55 yıl önce irdelediği tüm temalar etrafındaki mücadelesinin sürdüğünü hatırlatmak isteriz: Su yoksunluğu, iklim krizi, enerji bağımlığı, sayıları azaldıkça kuvveti artan muktedirler, yapay zekâ ve insanın netameli ilişkisi, transhümanizm…

İnce işçilikle üretilen yelpazeler, hayranlık uyandıran birer sanat eseri olmanın yanı sıra farklı kültürlerde farklı anlamlar kazandı ve yelpazeleri geniş bir yelpazede ele almaya başladık. Zenginlik göstergesi oldu, dinî bir sembol olarak anıldı, müzikle buluştu, hatta savaş aracı olarak bile kullanıldı. Bizler de flamenko esintilerinden yelpazelerin diline hatta yelpaze tarihinin derinliklerine indik.

Bugünün bilinçli markaları, insanları harekete geçirmek için onlara hikâye anlatmak gerektiğinin ve hikâye anlatıcılığının kıymetli bir liderlik vasfı olduğunun farkındalar. Hikâyenin ve hikâye anlatıcılığının öneminden dem vuruldukça, gönlümüzde yer eden ve kendimizi özdeşleştirdiğimiz markaların ardındaki özgün hikâyelerin biz de daha çok farkına varıyoruz. Öyleyse soralım: Peki markayı ve hikâyenin gücünü ne kadar anlıyoruz?

Bir diğer başlığa geçelim ve zihni, bedeni ve cüzdanlarımızı sorgulayalım. Kulağa tuhaf geliyor, değil mi? Ancak IBIS World ve Statista’nın verileri global yoga pazarını 88 milyar dolar değerinde olduğunu söylerken “Son senelerde popülerliği artan yoga çok mu ticarileşiyor?” diye sormadan edemedik.

Neler oluyor?

2020 Nobel Kimya Ödülü “genetik makasları” keşfeden iki kadına verildi. Uzun süredir birlikte çalışan iki bilim insanı Emmanuelle Charpentier ve Jennifer Doudna, gen biçimlendirme çalışmasıyla ilklere imza attı. Charpentier, aldıkları Nobel’in ardından yaptığı konuşmada “Bu ödül, umut ediyorum ki, bilhassa bilime yönelmek isteyen genç kızlarımıza olumlu bir mesaj verecektir. Bilimde kadınların ödül alabileceğini, daha da önemlisi yaptıkları araştırmaların etkisinin ne derece mühim olabileceğini onlara göstermenin bir yoluydu” diyerek yeni umutlara kapı açan ifadelerde bulundu

Geocaching, teknoloji temelli olmasına rağmen dünyanın dört bir yanında açıkhavada ve tüm yaş grupları tarafından oynanan, hem fiziksel hem de zihinsel aktiviteyi bünyesinde barındıran bir oyun. özellikle pandemi sürecinde, sosyal mesafenin korunduğu zihinsel ve fiziksel aktiviteyi bir arada içinde barındıran, maliyetsiz ve öğretici bir etkinlik olmasından dolayı rağbet oldukça rağbet görüyor.

Şu anda dünyadaki herkesi doyurmak için gereğinden fazla gıda üretmemize rağmen, gıda sistemlerimiz dengesiz. Açlık, obezite, çevresel bozulma, gıda kaybı ve israfı bu dengesizliğe sebep olan konulardan sadece birkaçı. Sivil Toplum Lideri Viorel Gutu, gıda israfını neden azaltmamız gerektiğini ve FAO’daki yeni gelişmeleri anlattı.

Dijitalleşmenin etkisiyle uzun süredir çalkantılı günler geçiren haber yayıncılığı COVID-19 pandemisi ve sonrasında ayakta kalabilmek için tüm dünyada çıkış yolu arıyor. Pandemi sürecinde en üst seviyede maliyetleri kesmeye odaklanan Tribune Publishing’in 2021 sonrasında kâra geçmesine kesin gözüyle bakılıyor. Üstelik Nasdaq’da işlem gören şirket hisseleri pandeminin başından bu yana neredeyse iki kat değer kazanmış.

Ad Hoc’tan sorular:

  • Dünyanın en mutlu çocukları neden Hollanda’da?
  • Yeni materyalizm: Maddeye dönüş nedir?
  • Farkındalık gözlüğü ile kendini ve hayatı okumak mümkün mü?
  • Zehirden panzehir olur mu?
  • Nedir bu OnlyFans?

Orta Asya’dan Kuzey Ege’ye: Tahtacılar

Pelin Özkan’ın kaleminden Ida dağının eteklerinde eşsiz bir doğal güzelliğe sahip Tahtakuşlar’a uzandık. Bu köy, Unesco dahil dünyadan 36 ödüle sahip Türkiye’nin ilk özel köy ve Etnografya Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor.

Şaman gelenekleri ve Türkiye’nin tüm güzel renkleriyle dolu bu bölgeyi okuyarak gezmek, her ay olduğu gibi insana, ekonomiye, teknolojiye, kültüre yansıyanları keşfemek ve empatinin izlerini yeniden sürmek için Ad Hoc’un Kasım sayısında görüşmek üzere.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.