Birbirinden farklı sektörlerde yer alan ve "Sağlıklı Marka" olma yolunda çalışmalar gerçekleştiren firmalarla hazırladığımız söyleşi dizimize Canped ile başlıyoruz.
Advertorial 19.08.2019 - 09:24 | MediaCat
Sağlıklı markaların tanımını geçen ay yayınladığımız röportajda kısaca sizlerle paylaşmaya çalıştık. Her ay birbirinden farklı sektörlerde yer alan ve “Sağlıklı Marka” olma yolunda çalışmalar gerçekleştiren firmalarla söyleşilerimize başlıyoruz.
İlk röportajımızda, sektöründeki farklı dinamikleri cesaretle uygulayan ve PR çalışmalarında da kendilerine hizmet vermekten büyük mutluluk duyduğumuz, Canped markasından iki önemli ismi ağırladık.
Yetişkin ve hasta bezinde Türkiye’nin ilk tercih edilen markası olan Canped, mesane pedi sektöründe gerçekleştirdiği çalışmalarla nasıl bir “Sağlıklı Marka” yarattı? Pazarın dinamiklerini ve bu başarılarının altında yatan olmazsa olmazlarını sizler için konuştuk.
Röportajın kısa versiyonunu yazımızda okuyabilir, uzun versiyonunu ise aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz.
Ontex Türkiye Bölge Pazarlama Müdürü Can Aydınlık: Tüketici alışkanlıklarını iki açıdan ele almak gerekiyor. Birincisi tüketiciyle iletişim kurduğumuz kanallar ve tüketicinin bu kanalları takip etme alışkanlıkları, kullanma alışkanlıkları ve beklentileri. Bunlar tabii sadece bizim sektörde değil tüm sektörlerde hızlı bir şekilde değişiyor.
Bununla birlikte bir de tüketim alışkanlıkları var. Yani aldığı ürünü nasıl kullandığı, onunla neler yaptığı tarafı. Hasta bezi Canped açısından baktığımız zaman tüketim alışkanlıkları çok hızlı bir şekilde değişmiyor. Hatta bu da bizim sektörün çözmesi gereken problemlerden biri diye düşünüyorum.
C.A: Uluslararası anlamda baktığımızda Ontex, sürdürülebilirlik konusunda birçok proje yürütüyor. Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanma konusunda yenilikler mevcut. Biraz daha Türkiye özeline geldiğimiz zaman özellikle Canped ile biz sosyal sorumluluğa çok önem veriyoruz.
C.A: Hasta bezi pazarı değişimin çok yavaş olduğu bir alan. Sadece tüketicilerin kullanım alışkanlıklarında değil ürün tarafında da değişim yavaş ilerliyor. Her sene yeni ürün gelmiyor. Bu ürünlerin Ar-Ge çalışmaları uzun yıllar sonucunda yapılıyor. Önümüzdeki yıllarda da bizim uluslararası anlamda da geliştirdiğimiz yeni güzel ürünlerin belki birkaçını piyasaya vereceğiz.
C.A: Her markada olması gereken en önemli özellik tüketicisini çok iyi bilmesi, çok iyi tanımasıdır. İkinci olarak; marka tüketicisini anladıktan sonra ortaya çıkaracağı değeri tüketicisine iyi anlatabilmelidir. Üçüncü sıradaysa, özellikle bizim de çok odaklandığımız konulardan biri olan sosyal sorumluluk projeleri geliyor.
Mesane pedi pazarına sosyal sorumluluk projemizle katkıda bulunduk.
Canped Marka Müdürü Gamze Bekereci: İdrar kaçırma sorunu yaşayan kişiler de “Hayatımızı kaçırıyoruz” cevabını anketlerde vermişlerdi. Biz de buradan yola çıkarak tüm Türkiye’ye seslendik ve dedik ki; “Hayatta kaçırdığınız anları, fırsatları bizimle paylaşın, bir derttaş olalım bir anlatalım bakalım ne kadar ortak yönümüz var.”
Farkındalık projemiz buradan çıkarak tüm Türkiye’nin ve 27 ünlü ismin hikayelerini anlattığı “Hayatı Kaçırma Sen, Bir Yolu Var İstersen” kitabına dönüştü.
G.B: Markamız halihazırda zaten pazarda en çok tercih edilen ve en çok satılan üründü. Bizler kategori birinciliğiyle pazardaki tüm markaları kucaklayan ve herkese ortak bir fayda sağlayacak bir işe imza attık. Daha fazla insanı bilinçlendirdik. Ürün ve diğer medikal çözümler hakkında bilgi sahibi yaptık. Tek markanın faydası yerine tüm pazara katkısı olan bir iş ortaya çıkarmış olduk. Hatta biraz ileri gittik sanırım sadece tüketiciyi bilgilendirmekle kalmadık ayrıca yatırımcılarında ilgisini çekmiş olmalıyız ki pazara iki yeni marka daha kazandırdık.
G.B: Bu farkındalık projesi en başta bahsettiğim gibi çok doğurgan bir proje ve her sene güzelleşiyor. Bu senede il il gezeceğimiz sadece dijitalde ya da televizyonda bahsetmekle kalmayıp birebir insanlara dokunacağımız bir proje haline getirdik.
G.B: İlk olarak; bir markada her bir çalışanın aynı amaç ve hedef için çalışması gerekiyor. İkinci sıradaysa tüketicilere markamızı ne kadar doğru anlattığımız, marka olarak tüketicilere ne değer sunduğumuz soruları geliyor. Bu anlamda iletişim çok önemli. Üçüncü sıradaysa markaların samimi olması var.
Artık dijital iletişim insanları tek yönlü iletişimden kopardı. İnsanlar çift yönlü iletişim istiyor, marka konuşsun ben fikri satın alayım demiyorlar… Ben sorgulayayım, ben markaya soru sorabileyim, eleştirebileyim ve cevap alabileyim istiyorlar. Haliyle samimi bir dil gerekiyor. Markalarda “ben gerçekçi miyim? Sunduğum işte samimi miyim?” diye sık sık kendilerine soru sormaları gerekiyor.
Siz de markanızın sağlıklı olduğunu düşünüyorsanız hello@dilanbaransel.com adresine e-posta atarak Sağlıklı Markalar’a konuk olabilir, Dilan Baransel Sağlık İletişim Danışmanlığı hakkında detaylı bilgiye Dilanbaransel.com adresinden ulaşabilirsiniz.