MediaCat

Çalışmanın geleceği

MediaCat Live yayınlarında bu hafta yeni çalışma kültürü ve liderliğin yeni hali konuşuldu.

Çalışmanın geleceği

Karantina dönemi pek çoğumuza yeni alışkanlıklar, yeni farkındalıklar kazandırdı. Bu farkındalık ve alışkanlıklardan etkilenen alanlardan biri de çalışma kültürüydü. Hal böyleyken, Akbank’ın katkılarıyla hazırlanan yeni MediaCat Live yayınında, deneyimlediğimiz bu yeni koşulları dikkate alarak çalışmanın geleceğini masaya yatırdık.

Konferansın Yeni İnsan Yeni İş Yeni kültür başlıklı ilk panelinde Ticari ve Kültürel İnovasyon Tasarımcısı Canay Atalay’ın moderatörlüğü ve Expertera Kurucusu Alp Sezginsoy, McKinsey & Company Partner Bengi Korkmaz ile Egon Zehnder Yönetici Ortak & Danışmanı ve Yazar Murat Yeşildere, Akbank İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Pınar Anapa’nın katılımlarıyla hızlandırılmış dijital dönüşümün çalışma kültürümüzde yarattığı değişime adapte olma süreci ve yeni nesil liderlik konuları ele alındı.

Yaratıcı Orkestrasyon başlıklı ikinci paneldeyse Unilever Türkiye Ev Bakım Kategorisinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Leyal Eskin Yılmaz, Yönetmen Ozan Açıktan ve WPP Senior Advisor Tuğbay Bilbay, MediaCat Genel Yayın Yönetmeni Pelin Özkan’ın moderatörlüğünde bir araya geldiler.

Konferanstan çıktılar şöyle:

  • Şirketler yeni çalışma koşullarına kendilerini hızlıca organize eder hale buldu. Birlik ve beraberlik içinde çalışmak çok daha kolaylaştı.
  • Markalar için çeviklik kaslarının sınandığı bir dönem oldu. Bu süreç liderlerin de reflekslerini değiştirmesini zorunlu kıldı. Çünkü yenilmez liderlerin devri sona eriyor. Bu dönemde kırılganlıklarını ifade edebilen, yetersiz bilgilerle mükemmel karar almaktansa mevcut durumu başarıyla yönetebilen liderlerin fark yarattığını görüyoruz. Verilerin dışında öngörerek karar verme cüretini gösteren liderler ön plana çıkacak. Kısacası şefkatli liderler ön planda olacak. Bu da markaların amaç, anlam, mana konularını daha sık konuşmasını sağlayacak.
  • Markalar için de yeni bir süreç başlıyor. Tüm paydaşlarına dokunan, sadece kârı değil farklı alanlardaki ihtiyaçları da maksimize eden markalara ihtiyaç var. Sosyal sorunlara el atan değil o problemin kaynağına doğrudan giden markaların zamanı. Bu, öte yandan aktivist liderlerin yükselişine de bir basamak oluşturuyor. Ancak bu, Türkiye’deki liderlik kavramıyla henüz eşleşmiyor. Türkiye için bu geçişin sancılı olacağı öngörülüyor.
  • Yeni dünyada pazarlamanın ötesine geçmek, “etkiyi nasıl yaratabiliriz?” sorusuna odaklanmak gerekiyor. Artık tüketiciler için markanın ne sattığının bir önemi yok, markanın neyi savunduğu ön planda. Bu, yeni işgücünü oluşturan gençler için de hâlâ çekici.
  • COVID-19 döneminde daha iyi bir dünya için gerek bireysel gerek kurumsal boyutta önemli sorumluluklar üstlenildi. Sorumluluk alanlarından birinin de dezavantajlı gruplar özelinde olması büyük önem taşıyor. Zira bu süreç en çok da kadınlar, engelliler ve mülteciler gibi bu zamana kadar istihdamda zorlanan kitlelerin hayatını zorlaştırdı. Pozitif ayrımcılığı, henüz hasarla karşılaşmadan düşünmeye başlamak lazım. Sonuç olarak COVID-19’un bu gruplar üzerinde yarattığı olumsuz etkileri bertaraf edebilmek, mikro değil makro ölçekte çözümler üretmeyi gerektiriyor. Kamunun olduğu kadar iş dünyasının da bu problemin çözümünde elini taşın altına koyması bekleniyor.
  • Kentlerin eski çekiciliği ortadan kalkıyor. Kırsal yükseliyor ve bu yükseliş bir kültürle beraber geliyor.
  • Önümüzdeki 10 yılda çok daha fazla sosyal ve teknoloji yetkinliklere sahip çalışanlar gerekecek. Türkiye’nin yetenek dönüşümünü hayata geçirmek için ise ilgili tüm paydaşların işlerinin geleceği kapsamındaki girişimlerde işbirliği yapması oldukça önemli.
  • Geliştirmemiz gereken becerilerden biri de empati. Daha iyi bir birey olmanın önünü açacak bir yetkinlik bu. Bunun kurum kültürü üzerinden yaygınlaştırılması ve eğitim politikalarında öne çıkarılması oldukça önemli.
  • Otomasyonun iki yönü vardır: verimlilik artışını güçlendirerek mevcut yaşam standartlarının sürdürülmesini sağlamak ve aynı zamanda da bazı işleri dönüştürerek yeni iş potansiyelleri yaratmak. Örneğin, son 25 yıl içinde ABD’de yaratılan yeni mesleklerin üçte biri, 25 yıl önce mevcut bile değildi.
  • Otomasyon hâlihazırda çeşitli iş aktivitelerinin yerini almaya başladı. McKinsey&Company’nin İşimizin Geleceği araştırmasına göre dünya genelinde mevcut teknolojiler işlerin yüzde 50’sinin otomasyonla yapılmasına olanak sağlayacak nitelikte. Türkiye’de ise mevcut teknolojilerle mesleklerin yüzde 60’ında yapılan işin üçte birinden fazlası otomatize edilebilirken sadece yüzde 2’sinde tamamen otomasyon sağlanabiliyor.
  • Sosyal medya uygulamaları yeni bir estetik anlayışı geliştirdi. Olayların neden-sonuç ilişkilerinde bir kayma yaşanıyor. Hikâyelerin giriş, gelişme ve sonuç örgüsünde sonuç bölümü kısmen kalkmaya başladı. Buna karşılık neden-sonuç örgüsünün olduğu içeriklerin seyircisi hâlâ var ama platformların artışı bu tercihin artık seyirciye bırakılmasını sağladı, yani seyirci artık daha özgür davranıyor.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.