MediaCat

Brand Week Istanbul gururla sunar: Şener Şen

Etkinliğin bu yılki onur konuğu olan usta oyuncu, 7 Kasım’da BWI sahnesinde.

Brand Week Istanbul gururla sunar: Şener Şen

Yıl 1964, Şener Şen 23 yaşında. Küçücük rolüyle, ilk filmi Hizmetçi Dediğin Böyle Olur’la karşımıza çıkıyor. Bir gece vakti penceresinden içeri daldığı odada ziyaretine geldiği genç kadınla dans etmeye başlıyor. Pikapta, The Swinging Blue Jeans’in Hippy Hippy Shakes parçası çalıyor. 2017 yılındaysa bir Yol Ayrımı’nda buluyoruz onu. Bu kez 76 yaşında. Babasından devraldığı bohçayı, kaderi, mirası geride bırakırken, Jorge Luis Borges’in yaşlılığında kaleme aldığı Anlar şiirini okurken işitiyoruz onu: “Yeni baştan başlayabilseydim eğer” diyor, “daha çok risk alır, daha çok hata yapardım”. Karısıyla, çocuklarıyla vedalaşırken, bu kez Doğu coğrafyasından bir bestecinin, Angelika Akbar’ın müziği var geri planda.

İlk film ve son film arasında geçen zamanda filmler gibi Türkiye’nin de müzikleri değişti. Kadınlar, erkekler, ilişkiler, kentler, geçmiş ve gelecekler değişti. Türkiye’nin başrolleri, kötü adamları değişti. Eski değerler eskidi, yenileri ortalığı saçtı savurdu. 54 yılda kaç Türkiye geldi geçti… İşte her bir Türkiye resmi için farklı bir Şener Şen oluştu seyir defterimizde. Sinema hayatının 54’üncü, 1958’de başlayan sanat aşkınınsa 60’ıncı yılını kutlamaya geliyor Şener Şen; Brand Week Istanbul’un sınır tanımayanları arasında, onur konuğumuz olarak bize katılıyor. İlk kez böylesine kitlesel bir etkinliğe katılan büyük ustaya, konuşmacımız, daha doğrusu hikâye anlatıcımız olarak bize destek ve sonsuz ilham verdiği için teşekkür ediyoruz.

Şener Şen’i tanımak, tanıyıp da büyümek

Brand Week Istanbul gururla sunar: Şener ŞenDerler ki, babası Ali Şen, beyazperdeyi değil öğretmenlik yolunu işaret etmiştir Şener Şen’e. Daha güvenceli, daha kalıcı olduğunu düşündüğünden belki. Hani Halikarnas Balıkçısı’nın bir öyküsü vardır; Aganta Burina Burinata. Herkesin balıkçı olduğu sahil kasabasında, bilinmezlerle, tehlikelerle dolu olduğu için oğullarına balıkçı olmayı yasaklayan balıkçı babaların kitabı… Denizin çağrısına hangi oğul kulak tıkayabilir oysa? Bazen işler tersine döner; hayat, sanatı taklit ediverir işte. Şener Şen de baba dinlemez “mor külhani”ler kervanına katılır. İyi ki de katılır ve onlarca karaktere hayat verir.

Şener Şen, sinemanın tiyatroculardan sinemacılara devredilerek birçok yapım şirketinin kurulduğu ve endüstrinin profesyonelleşmeye başladığı yılların tanığı değil yalnızca. Yeşilçam melodramlarını da gördü, naif anlatıların yerini toplumsal gerçekçi senaryolara bırakışını da… Sonrasında toplumun çözülüşüyle sinemanın gözü Türkiye tarihinde ilk kez yeni bir figüre, “birey”e odaklanırken, Şener Şen yine oradaydı. Yani, takvim yaprakları yeni dönemleri ve yeni değer sistemlerini gösterirken, Şener Şen yepyeni rollerde ve karakterlerde farklı bir memleket hikâyesini görünür kıldı.

Neler öğrenmedik ki bu karakterlerden… Feodal iktidarın kentin anonim siluetlerinde kaybolduğu köyden kente geçişi; neoliberal dünya düzensizliğinde hayatta kalmak için çevrilen dalavereleri; sanatsal özenin kolaycı şöhret karşısındaki mağlubiyetini ve nesli tükenen toplumsal değerleri Züğürt Ağa’yla, Muhsin Bey’le, Vecihi’yle, Banker Maho’yla gördük. Eğer bunlar işin sosyolojisini oluşturuyorsa; -başarısız- beden geliştirme teknikleriyle yüreği büyük yumruğu küçük Badi Ekrem ya da tıraş bıçağını mahalle kahvesinde doğrudan pazarlayabilme usullerinin mucidi Ziya ise genel hayat bilgisi derslerinden geçer not almamıza vesile oldu. Her bir ders, Türkiye’yi anlamak için yeni bir kılavuz anlamına geliyordu. Türkiye’yi anlamak; tansiyonlarını, dönüşümlerini tanımak mı istiyorsunuz? Öyleyse 1970’lerden bu yana çevrilen tüm Şener Şen filmlerine göz atın; yıllara yayılmış bilimsel kamuoyu araştırmaları kadar net bir yakın tarih anlatısı çizecektir zihninizde.

Şener Şen karakterlerini çalacak kadar çok sevmek

“Ancak zengin çelişkileriniz varsa üretken olabilirsiniz” diye yazmıştı Alman düşünür Friedrich Nietzsche, Putların Alacakaranlığı kitabında. Toplumsal katmanın tüm uçlarından temsilini sunduğu karakter manzaralarıyla, Türkiye sinemasında pek az insan Şener Şen kadar çoklu, çelişkili bir kariyer üretebilmiştir. Her sinemaseverin gönlünde bir Şener Şen karakteri yatar. Haşmet Asilkan (Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni), Ali Haydar Suruç (İkinci Bahar), Şakir Serengil (Çiçek Abbas), Nazım öğretmen (Gönül Yarası), Mesudiyeli Mesut (Milyarder), Şener (Arabesk), Baran (Eşkıya), Maho Ağa (Kibar Feyzo) ve Şeref (Amerikalı) derken aradan geçen yıllara rağmen hâlâ anlata anlata tüketemeyiz bu tiplemeleri.

Bu da bizi sosyoloji ve hayat bilgisi kadar önemli bir başka meseleye, “yaratıcı uygulama” adını verdiğimiz pratiklere getiriyor. Aşkı ve toplumsal dönüşümleri dramla aktarmaya alışmış bir toplumda bu temaları mizahla iletmek ya da üçkağıtçı tipolojileri sevilir kılmak ayrıksı yetenekler… Ancak yetkinlikler piramidinin en tepesinde senaristten yönetmene, roman yazarından reklamcı ve pazarlama yöneticisine kadar tüm kreatiflerin arzu nesnesi olan o sahici karakteri yaratabilme ve topluma kabul ettirme iradesi bulunuyor. Şener Şen, bu iradeye başarıyla beden veren bir oyuncu oldu bugüne dek. O kadar net resimler çizdi ki, bizler ileteceğimiz mesajlar için bu karakterlerin kimi zaman az gelişmiş kimi zaman güncellenmiş kopyalarını kullandık. Yani, Şener Şen tiplemelerini çalacak, kendi yerimizi onlarla tayin edecek kadar çok sevdik.

“Konumlandırma” kurallarını askıya almak

Brand Week Istanbul gururla sunar: Şener ŞenŞener Şen, seslendirmeden senaristliğe, yapımcılıktan oyunculuğa kadar 138 dizi ve sinema filmine ve 11 tiyatro oyununa destek verdi bugüne dek. 1985 yılından itibaren aralarında Hürriyet gazetesi, Artema, Pamukbank, Akbank ve TTNET’in yer aldığı pek çok marka için kamera karşısına geçti. 2015 yılında rol aldığı son reklam filminde ise Aygaz Otogaz vardı reklamveren koltuğunda. “Yola çıkacak olsam” temalı reklam filminde, kariyerinin başındaki bir tiyatro öğrencisine, yüzlerce yapımda rol almış aktörün ardındaki gerçek insanı anlatır ve bir zamanlar öğretmenlik yaptığı köye götürür onu. Sanat yaşamını şu sözlerle özetler Şener Şen: “Bu topraklarda ne kadar uzağa gittiysem, o kadar yakınlık gördüm.” Karakterlerin ve mekânların sınırlarını aşan, konakladığı tüm bedenlerde samimi ve inandırıcı olmayı başaran, konumlandırmayı ve aynı kalmayı hiçe sayan bir aktör de elbette modern markaların iletişimi için en stratejik değerlerden biri.

Al Pacino’nun sahici aktörlüğü özetleyen sözlerini hatırlayın: “Ben her zaman doğruyu söylerim, yalan söylediğimde bile.” Şener Şen de bizim topraklarımızın en doğrucu yalancıları arasında… Aynı zamanda, uluslararası hikâye kuramcılarının da belirttiği gibi, dünya çapındaki aktörlerimizden biri.

Sanat ve hayat arasındaki diyaloğun, toplumda karşılığı olan karakter temsillerinin, kurgusal bir iletişimin gerçek bir mesaj aktarımına dönüştüğü bilgeliğin ve Kasım sonunda başlayacak olan yeni projelerinin sunumuyla Şener Şen, 7 Kasım günü saat 17:05’te Brand Week Istanbul‘un ana sahnesinde bizlerle olacak. Sanatın işlevi, gerçekliğe tutulan bir ayna ya da gerçekliği parçalayıp yeniden şekillendiren bir çekiç olmak arasında gidip gelirken, siz karar verin hangi Şener Şen’in sizi, toplumu ve Türkiye’yi en iyi anlatacağına…

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.