MediaCat

Biz tam olarak ne yaşadık?

Sobraz İletişim Kurucusu Soydan Canbaz’ın kaleminden “Cannes Lions 2022’nin en duygusal seansında yaşanan ama anlatması güç anlar…”

Biz tam olarak ne yaşadık?

İlk seansı kaçırmak için kendimi ikna etmek üzereyim. Son günün getirdiği bir göz ve kulak doygunluğu ile beden yorgunluğu galip gelmek üzere. Kendimi yataktan düşürüp mecbur bırakıyorum. All Players Welcome oturumu için adımlarım hızlanırken, bir yandan önceki gün festival alanı çevresinde fosil yakıt reklamlarına karşı protestosunu yapan Greenpeace bugün de alanda mıdır diye meraktayım. Gitmişler.

Beş gündür “Daha ne kadar kahve içebilirim?” soruma tam yanıt bulamadımsa demek, bir kahve daha parlatıp Lumière’e doğru kutlu yürüyüşe geçiyorum. Kahve sırasındaki azalmanın benzeri salonda da kendini gösteriyor. İnsanlar gitmiş, gitmeye başlamış ya da oturuma doymuş.

Dentsu Lab Tokyo Kreatif Direktörü Naoki Tanaka ve Yapımcı Yoshie Kris sahneye gelmeden önce Cannes Lions uygulamasından oturumun açıklamasına göz atıyorum:

Gerçek hikâyeler

“İnsanlar olarak hepimizin farklı özellikleri var –bazılarını iyi bazılarını kötü olarak görüyor bazı özelliklerimiz hakkında ise hiç düşünmüyoruz. Ancak çoğu zaman bu özellikle sadece bakış açılarımızdan kaynaklı. Oysa tüm farklılıklarımız olumlu bir güce dönüşme potansiyeline sahip. Kreatif Direktör Tanaka, Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları’nda yer alanlar da dahil olmak üzere teknolojik açıdan deneysel projelerden elde ettiği deneyimini paylaşmak için burada. Tanaka’ya bu oturumda Yoshie Kris, MASA ve PONE gibi özel konuklar eşlik ediyor. Birlikte, farklılıklarımızın sonsuz bir yaratıcılık dünyasının kapılarını nasıl açabileceğini tartışacaklar. Fikirlerini, iki ALS’li sanatçının Cannes Lions izleyicileri için hazırlanan ve dünyada ilk kez gerçekleştirilecek bir performansıyla aktaracaklar.”

Merakım artarken Naoki seansı açıyor ve Dentsu Lab Tokyo’nun deneysel bir teknoloji stüdyosu olarak iletişim alanında yürüttüğü çalışmalardan bahsediyor. Tanaka’nın anlattıkları tam da ilk gün LinkedIn oturumunda anlatılan sektörde yaratıcı yetkinlikler ve teknoloji yetkinlikler arasında değişen denge dağılımını düşündürtüyor.

Sahneye koltuk değneğiyle gelmiş olan Yoshie koltuğundan söze giriyor. Yoshie, Slow Label isimli sosyal girişimin direktörü. Slow Label engelli bireylerin aktif katılımıyla kapsayıcı ve uyum içinde bir dünya yaratmak için sanatın coğrafyaları ve disiplinleri aşan gücünden yararlanıyor. 20’li yaşlarına gelmeden en büyük hayalinin adını koyuyor; bir Olimpiyat töreninin sanat yönetimini yapmak. Yoshie, geçirdiği kemik kanseriyla hayatına yeni bir yön verirken hayalinden vazgeçmiyor. Naoki ve Yoshie’nin yolları Tokyo 2020 Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları’nda kesişiyor.

Covid-19 nedeniyle bir yıl ertelenen Tokyo Paralimpik Oyunları’nın açılış töreni 2021 Ağustos’unda seyircisiz olarak gerçekleşiyor. Naoki ve ekibi her ülkenin milli marşının ritim analizini ülkenin bayrak renkleriyle birleştirdikleri Değişim Rüzgârları adlı açılış gösterisini hazırlıyor. Böylece 163 ülkenin sporcuları AI sayesinde hazırlanan bu gösteriyle rüzgâr olup açılış töreninde esiyor. 4 milyarın üzerinde insan zaten sığamayacakları bu stadyum dışından bu gösteriye ortak oluyor. Yoshie ise hem Paralimpik Oyunları hem de Olimpiyatlar için engelli sanatçıların yer aldıkları özel bir açılış ve kapanış gösterisinin gerçekleşmesi için 2016 yılında Rio’da bu alanda elde ettiği tüm tecrübeyi ortaya koyuyor.

İkilinin konuşması sırasında izlediğimiz görüntülerle salondaki nefesler yerini sessizliğe bırakmışken artık gözyaşlarının habercisi burun çekmeler duyulmaya başlıyor. Bir tür yeni “duygusal alkış” gibi salonun karanlığından yükselen bu iç çekişlerin henüz başlangıç olduğunu bilmiyoruz tabii.

Bu noktada hikâyeye ekran aracılığıyla canlı bağlantıyla MASA (Masatsugu Muto) ve PONE (Guilhem Gallart) dahil oluyor. ALS hastası olan bu iki müthiş isim, Tokyo ve Paris’ten aramıza canlı olarak katılıyor ve göz hareketleri aracılığıyla kumanda ettikleri yazılımlarla salondaki izleyiciyle konuşuyorlar.

Neden sahnedeler?

Dentsu Lab Tokyo’nun kendileri gibi ALS’li insanlar için geliştirdiği özel bir yazılımla, sadece göz hareketleriyle müzik yapabiliyorlar. Biz dünyada ilk kez ALS’li iki sanatçının dünyada üç şehri birbirine bağlayan canlı müzik performansının tanığı oluyoruz. Gösteri başladığında özel koltuğunda ve yatağında olan iki ismin gözlerine odaklanan kamera ve buradan ortaya çıkan efsane eserle artık hepimiz aynı performansın parçasıyız.

Müzik o an için hıçkırıklarımızı bastırıyor gibi ama bittiğinde gizleyecek bir şeyimiz yok. O sırada Naoki yazılımın bugün itibarıyla açık kaynak olarak dünyaya hediye edildiğini duyuruyor. Salon ayakta, çığlıklarla alkışlarken MASA’nın gözünden bir damla yaş aktığını görüyoruz, PONE teşekkür ediyor.

Festivalin en iyi oturumlarından birinde yaratıcılığın temsil ve katılım dezavantajıyla mücadele eden bir topluluğu nasıl sahnenin yıldızı yapabileceğine şahit oluyoruz. Teknoloji ve yaratıcılık birleştiğinde ne kadar insani hikâyeler anlatılabildiğine tanık oluyoruz.

Salondan çıkarken Berkant (Avcı) ile karşılaşıyorum. “Biz şimdi tam olarak ne yaşadık?” der gibi bakıyoruz birbirimize. İkimiz de uzun süre cevabı söze dökemiyoruz, tıpkı PONE ve MASA gibi bir süre sadece gözlerimizle anlaşıyoruz.

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.