Young Lions’tan Türkiye’ye bir Altın ödül

Türkiye’de başlayan, Cannes’da başarıyla sonuçlanan bu süreci sizden dinlemek isteriz.

Selda Öztürk: Güzel bir hikâyesi var aslında. Lokal taraftaki yarışma için başvuru sürecinde, başvuru döneminin bitmesine bir gün kala, akşam mesai sonrası Sedef’le çalışırken bana bir mesaj geldi. MediaCat’in paylaşımı Sedef’in karşısına çıkmıştı ve “Başvursak mı?” yazıyordu. Ben de çok uykulu bir halde sadece cevap vermemiş olmamak adına “Aslında kazanılabilir, biliyor musun?”  gibi bir cevap verdim. Ve ertesi gün, başvuru sürecinin son gününde başvurumuzu yaptık lokal yarışma için. Lokal yarışma sürecinde, ilk Young Lions’ımız olduğu için çok heyecanlıydık ama o zaman, o 24 saatte bulduğumuz fikir bizi heyecanlandıran ve “bununla bir şey olacak” diye hissettiğimiz bir fikirdi. Sonra, buraya geldiğimiz süreçte çok da beklemediğimiz ters köşe bir brief aldık. Daha zorlu bir brief’ti globaldeki ama şöyle bir şey var ki çalıştığımız marka link kurabilmek adına avantajlı bir nokta oldu. Güzel bir link kurduğumuzu düşünüyoruz. Bir şey bekliyorduk, bir şey olacağını düşünüyorduk ama birinci olacağımızı düşünmüyorduk. O kısım sürpriz oldu.

Sedef Selcan Özcan: Ben ilk günden beri çok çok heyecanlıydım ama zaten Türkiye’de birinci olduğumuzu öğrendiğimizde çok çok mutlu olmuştuk. Buraya gelmek, tüm o heyecanlı süreç, böyle bir ortamda olmak, yani global bir platformda olmak çok daha büyük bir gurur. Verilen brief’le yaptığımız iş gerçekten hem duygusal olarak hem de bizim bireysel olarak çok düşündüğümüz, üstüne eğildiğimiz bir brief ve bir proje oldu – Lines of Resistance.

Yani sadece mesleki olarak değil, bireysel olarak da bizim için biraz göz açan farklı bir deneyim oldu. Hayal gibi şu an.

Burada aldığınız brief’i anlatır mısınız?

SSÖ: Amerika’da The Braille Institute var, görme sorunları yaşayan insanlara çok uzun zamandır destek olan bir platform. Şöyle bir sorunları var: İnsanlar Braille Institute’un sadece görme engelli insanlara özel bir oluşum olduğunu düşünüyor ancak bu platform, görme sorunları spektrumundaki herkese yardımcı olan bir platform. Burada da onlara bir farkındalık kampanyası yaratmamız gerekiyordu.

Özellikle “low vision” dediğimiz, görme yetisi az olan insanlar, bu durumu kabullenmeyip, “Hayır, ben o kadar kötü değilim, ben iyiyim” gibi bir inkâr sürecinde oldukları için, bu adaptasyon sürecini kendileri için daha da zorlaştırıyorlar. Bizim amacımız, burada yaptığımız farkındalık kampanyasıyla, Lines of Resistance ile anlatmak istediğimiz, “Hayır, bu duruma adapte olmak o kadar korkutucu bir şey değil ve Braille Institute senin yanında”. Aynı şekilde markamız Neutrogena ile birlikte bir iş yaparak, böyle bir çıkarımda bulunduk.

SÖ: Evet buradaki brief’te, birazcık daha eşitlik ya da politika üzerine konuları bekliyorduk. O yüzden böyle bir brief gelince şaşırdık, nasıl bir yerden, neyi kuracağız ve nasıl çalışacağız diye. Tabii eşitlik ve politika gibi konularda daha eğlenceli ve daha çarpıcı tek mesajla, günün sonunda iyi bir iş çıkardık diye düşünebiliyorsunuz ama bu taraf birazcık daha duygusal yönde de kaldı. Brief üzerinde çalışırken, baştan sona tüm linki, markayla strateji arasındaki bağlantıyı doğru kurduğumuzu hissettik. Bu da şunu gösteriyor zaten, olay tek başına yaratıcı fikir değil, eğlenceli ve çarpıcı bir şey çıkarmak değil, başından sonuna doğru bir iş çıkarmak. O yüzden de içimiz rahattı.

SSÖ: İçgörümüzden de bahsedeyim ben kısaca. Proje fikri şöyle aklımıza geldi ve yola çıktık: Görme zorluğu yaşayan insanlar bir şeyi görmek için, bir kamera focus’u gibi gözlerini kısma, kaşlarını kaldırma gibi yüz kaslarını çok fazla kullanıyorlar. Araştırma sonuçları gösteriyor ki bu da kırışıklık oluşumunun çok ciddi nedenlerinden biri. Lines of Resistance da oradan geldi aslında. Yaptıkları hareketlerden dolayı oluşan kırışıklıkların durumu kabullenmeme göstergesi olduğu, durumu kabullenme ve adaptasyon süreci başladığında yüzlerinin de rahatlayacağı fikriyle yola çıktık.

Cevaplaması en zor olan soruya geçelim. Şu an nasıl hissediyorsunuz?

SSÖ: Hayal gibi, yani gerçekten hayal gibi.

SÖ: Gerçekten, inanması güç.

SSÖ: Çok mutluyuz. İlk yola çıktığımızda “Olur mu?” dediğimiz bir şeydi. İkimiz de gerçekten stratejik ve hırslı insanlarız açıkçası ama bizim için büyük bir rüyaydı hani. Şu an olmuş olması hayal gibi geliyor.

SÖ: Kısa listede olamayacağız galiba, olacak mıyız olamayacak mıyız düşüncesi geldi. Sonra kısa listeyi görünce “İlk üçte olabiliriz” diye düşündük ama birinciliği beklemiyorduk. O yüzden üçüncü ve ikinci açıklanınca bir stres geldi, galiba olmadı diye. Kısa listeye girip de ilk üçte olamamak biraz üzücü olacaktı. Birinci olmayı beklemiyorduk, o yüzden açıklanma anı inanılmaz bir andı.

SSÖ: Lines of Resistance o sırada bizim gözlerimizde de oluştu diyeyim.

Cannes’a gelip jüri karşısında sunum yapmak başlı başına bir deneyimdi; çok değerli pazarlamacıların oturduğu koltuklardı jüri ve şu an her şey gerçekten sürreal.