MediaCat

Pandemi dijital dönüşümü dönüştürdü

TING İstanbul, Dijital Düşünme Raporu 2021’i paylaştı.

Pandemi dijital dönüşümü dönüştürdü

Dijital düşünme şirketi TING İstanbul, ülkemizdeki şirketlerin dijital düşünme, strateji oluşturma ve rekabette güçlenme yolculuklarına rehberlik edecek bilgi ve veriler içeren Dijital Düşünme Raporu 2021’i paylaştı.

Anket çalışmasıyla birlikte sekiz farklı sektörden 146 üst ve orta düzey yöneticinin katılımıyla hazırlanan, pandemi ve etkileri odağında şirketlerin dijital dönüşüm yolculuklarındaki davranışlarını ve stratejilerini inceleyen araştırmanın raporu bir önceki yıla kıyasla önemli değişimlere işaret ediyor.

Geçtiğimiz yıl Türkiye’deki şirketlerin ve yöneticilerin ne kadar dijital düşündüklerini, dijital dönüşüme hangi mesafede durduklarını derinlemesine inceleyen rapor, verileri karşılaştırmasının yanı sıra pandemi ekseninde değişen yönelimleri de analiz ediyor.

Düşünsel kriterlerden uygulamaya dair kriterlere geçiş

Halihazırda dijital dönüşüm stratejisine sahip şirketlerin yüzde 85’inde pandemiyle birlikte yatırım ve uygulamaların hız kazandığının görüldüğü raporda, şirketlerin yola hasarsız devam edebilmeleri için çevik yönetim yaklaşımının benimsenmesinin ve hızlı karar almanın bir zorunluluk haline geldiği belirtiliyor. Raporda dijital düşünme kriterlerinde geçen seneye kıyasla dikkate değer bir farklılık da göze çarpıyor.

Geçtiğimiz yıl “iletişime açık olmak” yüzde 62,5 ile şirketlerde en geçerli kriter olarak dile getirilirken, bu yıl ilk sırayı yüzde 62 ile “hiyerarşi yerine ortak karar almak ve sürekli iletişim halinde olmak” alıyor. İkinci sırada “iletişime açık olmak” (yüzde 58,7), üçüncü sırada ise “uzun dönemli planlar yapmak yerine deneyime dayalı çözümler üretmek” (yüzde 53,3) bulunuyor. Raporun sonuçlarına göre, düşünsel bir kriterden ziyade uygulamaya dair bir kriterin ilk sırada yer aldığı ve dijital öncelikli davranışların kalıcı olacağı görülüyor.

Dijital dönüşümü ana iş stratejisi olarak belirleyen sektörler çoğalıyor

Araştırmanın sonuçlarına göre, şirketler dijitalleşmenin bir zorunluluk olduğu konusunda belli bir bilince ulaşmış durumda. Elde edilen veriler de geçen seneye kıyasla dijital dönüşümü ana iş stratejisi olarak belirleyen şirketlerin yüzde 72 seviyesine ulaştığını ortaya koyuyor. Aynı zamanda dijitalleşmeyi sadece proje bazlı olarak değil ana iş strateji olarak gören sektör ve şirketler de çoğalıyor.

Ağırlıklı olarak teknoloji, medya ve telekomünikasyon, sağlık ve ilaç, finansal hizmetler, tüketici ürünleri ve perakende sektörlerindeki şirketlerin dijital dönüşümü ana iş stratejisi olarak belirlediği görülürken, bir önceki yıla ek olarak taşımacılık ve lojistik sektörü temsilcileri dijital dönüşümü ana iş stratejisi olarak belirlediklerini ve aksiyon almaya başladıklarını belirtiyor. İnşaat ve altyapı ile enerji sektör temsilcileri henüz bir dijital dönüşüm stratejileri olmadığını ifade ediyor.

Dijital dönüşüm uygulama ve yatırımları pandemiyle hız kazandı

Katılımcıların yüzde 90’ı şirketlerinde dijital dönüşüm sürecini başlattıklarını söylerken, yüzde 10’luk kısım ise bu konuda planlama aşamasında olduklarını söylüyor. Süreci başlatanların oranı geçen sene yüzde 80 iken, bu yıl artışın hızlandığı görülüyor.

Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 95’i pandeminin dijital dönüşüm stratejilerini etkilemediğini, aksine, yatırım ve uygulamaları hızlandırdığını aktarıyor. Dijital dönüşüm yatırımlarını pandemiye rağmen uygulamaya devam eden ve/veya hızlandıran şirketlerin sektörel dağılımına bakıldığında teknoloji, medya, telekomünikasyon, sağlık ve ilaç öne çıkıyor.

Şirketler dijital dönüşümden ne bekliyor?

Araştırmaya katılan yöneticilerin dijitalleşmeden temel beklentilerinde ilk üç sırayı yüzde 78,3 ile “iş süreçlerinin kısalması”, yüzde 76,1 ile “veri odaklı hale gelinmesi”, yüzde 73,9 ile “müşteri beklentilerinin daha iyi karşılanması” alıyor.

Dijitalleşme beklentileri arasında “büyümenin hızlanması”, “gelirlerin artırılması” gibi kriterlerin yüzde 50 seviyeleri ve altında kalması, dijitalleşmenin pandemi döneminde daha stratejik bir boyutta ele alındığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Dijital dönüşüm sürecini başlatan şirketlere beklentilerinin karşılanıp karşılanmadığı sorulduğunda ise kriterlerdeki değişim dikkat çekiyor. Yüzde 76,1 olan “veri odaklı hale gelinmesi” beklentisinin yüzde 44 gerçekleşme oranıyla geri planda kaldığı görülürken, değişen pazar koşulları, rekabet ve kısıtlamalar neticesinde şirketlerin hayatta kalma stratejilerinin veriye odaklanma konusunun önüne geçmiş olabileceğini gösteriyor.

Dijital dönüşümde şirketler en çok hangi süreçlere ağırlık veriyor?

Uzaktan çalışmayla şirketlerin çalışma şekilleri değişirken, müşterilerin beklentileri de farklılaşıyor. Daha kısa zamanda, doğru veriyle müşteri beklentilerini en iyi şekilde karşılayacak adımların atılması gerekliliği çok daha ön plana çıkıyor. Bu da şirketlere dijital dönüşüm sürecinde sadece teknolojik yatırımların yeterli olmadığını, aynı zamanda şirketlerin yönetim ve iş yapış şekillerinin de bu sürece paralel olarak şekillenmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Araştırmada, çalışan memnuniyetinin artırılması ve bunun yaratacağı domino etkisiyle müşteri memnuniyetine katkı sağlanması için dijital dönüşümde hangi süreçlere öncelik verildiği de önemli bir veri olarak karşımıza çıkıyor. Katılımcılar bu konuda yüzde 74,5 ile pazarlama ve iletişimi ilk sıraya alırken, yüzde 54,5 ile ikinci sırada satış geliyor. Üçüncü sırayı ise yüzde 49,1 ile insan kaynakları ve muhasebe/finans paylaşıyor.

Şirketlerin dijital olgunluk seviyeleri

Şirketlerin dijital olgunluk seviyelerini belirlemek için geliştirilen Dijital Düşünme Skoru’na bakıldığında, tüketici ürünleri ve perakende sektörü temsilcilerinin, şirketlerinin dijital olgunluğunu çoğunlukla orta seviye olarak değerlendirdiği görülüyor. Teknoloji, medya ve telekomünikasyon sektöründe önemli bir çoğunluk dijital olgunluğun yüksek seviyede olduğunu belirtirken, finansal hizmetler sektöründe de yine çoğunluk dijital olgunluğu yüksek olarak tanımlıyor. Sağlık ve ilaç sektöründen katılımcılar şirketlerinin dijital olgunluğunun orta seviyeyi geçemediğini belirtirken, üretim sektöründe de seviye orta olarak karşımıza çıkıyor. Otomotiv sektöründe dijital olgunluğun henüz orta seviyeye dahi ulaşamadığı görülüyor.

Dijital dönüşümde CEO etkisi

Araştırmada dijital dönüşümün başarısı için tüm şirketin bir liderin öncülüğünde birlikte hareket etmesi, süreci benimsemesi ve bu yönde hareket etmesi gerektiği konusu öne çıkıyor.

Dijital dönüşüm süreçlerinin liderliği konusunda geçen yıl ile bu yıl arasında önemli bir değişim dikkat çekiyor. Geçen seneki araştırmanın katılımcılarının verdiği yanıtlar, aslında dijital dönüşümün öne çıkan bir liderinin olmadığını ortaya koymuştu. Oysa bu yılki sonuçlara göre, şirketlerin yarısına yakınında (yüzde 47) dijital dönüşümün liderliğini CEO’lar üstlenmiş durumda. Bu oran geçen yıla göre önemli bir değişime işaret ediyor. Ayrıca araştırmaya göre katılımcıların yüzde 58’inin dijital dönüşüme ayrılan bütçesi geçen seneye göre artmış durumda.

Şirketler dijitalleşmeden ne anlıyor?

TING İstanbul Kurucu Ortağı & Strateji Lideri Can Yıldızlı

Türkiye’de dijitalleşme uzun zamandır bir süreç olarak görülüyordu. Şirketler ekonomik nedenlerle strateji ve planlamaları kısa dönemli olarak, dijitalleşme odağını ise belirli operasyonlarda ya da belirli birimlerin odağında yürütüyordu. Aslında dönüşümün ortak hedeflerle ve uzun vadeli stratejik planlamalarla belirlenmemiş olması da zaman kaybı, patinaj ve kültürel olarak erozyona neden oluyor. Dijitalleşmenin bir zorunluluk olduğu 2020 yılında pandemiyle birlikte kendini gösterdi. Şirketlerin dijitalleşme konusunu işin merkezine alması, iş yapış yöntemlerini değişen ve gelişen teknoloji, insan ve pazar şartlarına uyumlu bir şekilde devamlı olarak güncel tutması gerekliliği daha net anlaşıldı. Şirketlerin dijitalleşmenin getirisi olan “yıkıcılık”la yüzleşmemek, değişen düzene adapte olabilmek için eski alışkanlıklarından sıyrılmaları gerekiyor. Nitekim perakenden sanayiye tüm şirketler dijitalleşmenin getirdiği düşünme ve iş yapış şekillerini kendi endüstrilerine uygun bir şekilde uygulamanın yollarını arıyorlar.

Diğer yandan ülkemizde oldukça başarılı örnekler de var. “Global düşün yerel hareket et” fikriyle hayata geçmiş, global ölçekte de değer görmeye başlayan gurur duyduğumuz projeler söz konusu. Ülkemizden dünyaya açılmış, büyük yatırım şirketleri tarafından yatırım almış ya da satın alınmış girişimlerin ortak yanına baktığımızda kendini farklı pazarlarda büyütmeyi becermiş ve farklı tüketici davranışlarını kavrayabilmiş şirketler olduğunu görüyoruz. İletişim çağı sınırları yakınlaştırırken, farklı pazarlardaki gelişmeleri anlık olarak takip etmeyi ve hızla adapte olabilmeyi sağlıyor. Bunlara örnek olarak oyun sektöründen Peak Games’i, Getir’in Avrupa yapılanmasını verebiliriz. Bu modellerde de görüyoruz ki başarı tüketici, pazar ve teknolojiyi doğru analizle gerçekleşiyor.

Bu örneklerden de yola çıkarak, Türkiye’de yeni nesil şirketlerin dünyayla paralel ilerlediğini söylemek mümkün. Dijital merkezli şirketlerin doğal olarak daha başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Yeni nesil şirketlerde entegrasyon, köklü şirketlere göre görece daha hızlı. Özellikle e-ticaret sektörü hem rekabetin getirdikleri gereği hem de teknolojinin hızı sayesinde dijital düşünmeyi en iyi benimseyebilmiş sektör. Ancak diğer yandan köklü şirketlerde de bu süreçleri 2-3 yılda uygulayabilen başarılı örnekler de mevcut. Buna ek olarak kamuda da e-fatura, e-arşiv gibi konularda Türkiye çok önde. Genel olarak baktığımızda regülasyonun yoğun olduğu ilaç sektörü bile pazar koşullarına hızla adapte olarak projeler gerçekleştiriyor. Üç sene öncesine göre dijitalleşmede daha fazla enstrüman katmış durumdayız.

Bugünden ileriye baktığımızda organizasyonların sadece yazılım ekiplerini ya da küçük proje ekiplerini değil, organizasyonun tamamında dijital düşünmesi, organik ve doğal bir iş yapış modeli için tüm yapısını buna hazırlanması, çalışan performans sistemleri gibi İK süreçlerini de aynı paralelde yeniden düzenlenmesi bir sonraki adım olacak. Kültürel kodlarımızda dijital düşünmenin birçok noktasına yatkınız. Çeviklik ve yalın üretim prensipleri aslında toplum olarak kültürümüzde olan unsurlar. Şirketlerin de projeleri hayata geçirme aşamasında başarılı oldukları ortada. Doğru strateji ve projeyi belirlemek kadar çeviklik ve yalın üretimi daha sistemli hale getiren şirketler başarılı olacaklar. Pandemiyle bu unsurlar zaten öne çıktı. Bunları daha stratejik bakış açılarıyla, yeni iş yapış yöntemleri ve rekabetçi dünya pazarını gözeterek etkin hale getirmek için büyük fırsat alanı var.

Tekno stres olarak adlandırılan, teknolojinin yarattığı stresten kurumu arındırmak, değişim sürecini destekleyen, yeni iş modellerine geçişe uyum sağlamayı ve çalışanların bakış açılarını değiştirmeyi başaracak yönetim takımları kurmak ve değişim yönetimi projelerini “kültür değişimi” olarak ele almak çok önemli olacak. Liderlik de bir diğer önemli husus. İyi bir liderlik dijitalleşmenin başarısını üç katına çıkarıyor.

Dijital Düşünme Raporu 2021’i buradan inceleyebilirsiniz.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.