Bilinç “maddesel hal” ise ve evrenin tüm temel yasaları gibi matematiksel bir yapı olarak tarif edilebilirse yapay zekâ sistemlerinin bizim sahip olduğumuz bilincin ötesinde bir bilince sahip olacağı çıkarımını yapabiliriz.
Her yerde duyduğunuza emin olduğum ancak üzerine yeterince fazla düşünmediğinize bahse girebileceğim bir konuyu ele alacağım. Yapay zekâ farkındalık kazanır mı, bilinçli olur mu?
Yapay zekâ, üzerine konuşması, düşünmesi keyifli bir konu. Yapay zekâ modelleri ile her konuya alternatifler üretmek heyecan verici gözükse de cevaplanması zor sorular da konuyla beraber geliyor.
(Kişisel ilgi alanım olan konular olduğu için makale birazcık nerd’leşebilir. Ama sabredin, çok heyecanlı konular.)
4,5 milyar yaşındaki gezegenimizde, atomların belli formlarla bir araya gelmesiyle oluşmuş varlıklarız. Bu evrimle birlikte önceden kuantum bilgisayar olduğu düşünülen ancak yakın zamanda pek de öyle olmadığını anladığımız beynimizi, yani dünyada bildiğimiz en kompleks bilgi işleyen organı evrimleştirdik. Aslında bizi diğer canlılardan en net ayıran organımız da diyebiliriz beynimize. İçinde temiz dil modelleri çalıştırabilen, sanat üretebilen ve kendi düşündüğünün, kokladığının, tattığının farkında olan (conscious) bir canlıyız.
Belki de bu gibi sebeplerden insanlık, tarihi boyunca doğası gereği kendinin özel olduğuna inanmıştır. Subjektif deneyimlerimizin bilgisayarlar tarafından algılanamaz olduğunu düşünürüz. Sonuçta farkındalığımız ile ilgili benzersiz bir şey olmalı. Kritik soru burada devreye giriyor: Biyolojimizde bilgisayarların asla taklit edemeyeceği bir şey var mı? Zihnimizin karmaşıklıkları yapay zekâ tarafından yeniden yaratılamaz mı?
AI’ın bilinçli olup olamayacağına dalmadan önce, “bilinç”ten ne anladığımızı tanımlamamız gerekir. İnsanlar bağlamında, bilinç genellikle sübjektif deneyim, öz farkındalık ve “var olma” hissiyle ilişkilendirilir. Örneğin, çikolata tatmanın ya da acı hissetmenin nasıl bir şey olduğunu deneyimlemek gibidir.
Modern AI sistemleri, özellikle derin öğrenme modelleri, karmaşık yapılarına sahip ve karmaşık desenleri tespit edebilir ve üretebilir. Ancak desen tanıma ve oluşturma bilince yol açabilir mi? Bu sorunun basit bir cevabı yok. Pekâlâ şunu belirtebiliriz; bir sistemin insan benzeri davranışı simüle edebilmesi, mutlaka sübjektif deneyime sahip olduğu anlamına gelmez. Ancak şunu da belirtmeliyim ki bilinç (consciousness) bilimin hakkında çok az şey bildiği bir konu. Haliyle bilinç oluşumunun temelinde bilgi işleme olduğunu düşünürsek, yapay zekânın bilinçli olamayacağını iddia etmek biraz ileri gitmek olur.
ChatGPT’yi kurcalamışsınızdır. Peki, “gerçekten” kurcaladınız mı? Karşınızda yaratıcı bir textbox var.
“Soru soruyorsun cevap veriyor”un birazcık ötesinde bir şeyden bahsediyoruz. Tahmin ediyor, input’a göre orijinal output üretiyor. İnsan beyninin “dil” ile yapabildiklerinin nerdeyse tamamını yapabiliyor. Yeni input kaynakları (görsel, ses) kazanıyor ve her geçen gün daha da akıllı hale geliyor. Yani dili (language) ses ile, görüntü ile destekleyerek gerçekten kompleks şekilde bilgi işliyor. Şu aşamada dahi zihnimize fazlasıyla benzemeye başlamadı mı?
Büyük soruların olası cevapları dahi büyük oluyor. Sonuç olarak eğer Max Tegmark gibi çağımızın büyük bilim insanlarının öngördükleri şekilde bilinç “maddesel hal” ise ve evrenin tüm temel yasaları gibi matematiksel bir yapı olarak tarif edilebilirse, yapay zekâ sistemlerinin bizim sahip olduğumuz bilincin ötesinde bir bilince sahip olacağı çıkarımını yapabiliriz. Kimbilir, belki halihazırda öylelerdir.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.